Kitap Günleri Haftası

KİTAP GÜNLERİ HAFTASI
Bandırma Belediyesi’nin düzenlediği geleneksel, 6. Kitap günleri haftasının son gününe, 29 Eylül 2024 gününe de sağ salim ulaşmış bulunmaktayız. Ünlü yazarların imza günlerinde kitaplarını imzalamaları, kitap satışlarına yönelik stantlar arasında dolaşan meraklı ve okumaya istekli gençler, söyleşiler, şiirler, müzik dinletileri, iktidarı eleştiren düşünce ve siyaset adamlarıyla, ajitasyonlar, komedyenler derken, kentin yegâne toplanma alanı olan Cumhuriyet Meydanı’nda dolu dolu geçen bir kültürel haftayı daha geride bırakmış olduk.
Kitap fiyatlarının aşırı artışı; mücevher satışından alınmayan verginin kitap satışlarından alınması; okumak, aydınlanmak isteyen insanların genellikle dar gelirli ailelere mensup kişiler olmaları; işsiz gençler olmaları; satış için açılan onlarca tezgâhlardaki binlerce okunası kitapların, kitapseverler ile buluşmalarını engelleyen faktörler olmuştur ne yazık ki! Koliler dolusu kitaplar, yayınevlerinden çıkıp geldikleri gibi, kolilere doldurularak, geldikleri yerlere geri dönmüşlerdir. 
Arz ve talebin dengeye geldiği durumlar, plansız ekonomi olan, tek amacı kar elde etmek üzerine kurulu kapitalist üretim tarzında, oldukça istisnai durumlardır. Kitap satışlarında da arz seviyesi oldukça fazla iken, gelir seviyesi düşük tüketici kesimin talepleri yetersiz kalmaktadır. Belediyelerin toplu alımları, kitapları bedelsiz dağıtmaları da olmasa,” Kitap Haftası Günleri” anlamını yitirecektir. Domates üretiminde de, çay üretiminde de, fındık üretiminde de, kavun-karpuz üretiminde de bu durum, arz/talep uyumsuzluğu, hemen her gün haberlerde karşımıza çıkmaktadır. Üretici, maliyet fiyatlarını dahi kurtarmayan ürünlerini sokaklara dökerek isyan etmektedir. Tüketici, üretim fiyatlarının katbekat üzerinde fiyatlarla tüketim ürünlerine ulaşabilmektedir.
Plansız, programsız üretime, ekim ve dikime, bir de gelir seviyelerindeki uçurum eklendiğinde, insanların yüzlerinin gülmeleri zorlaşmaktadır. Asık yüzlerden oluşan toplumun gazının alınması gerektiği içindir ki, Müjdat Gezen gibi, Cem Yılmaz gibi komedyenlere çok iş düşmektedir. Güldürürken düşündüren komedyenler, düşünmekten bunalmış ve de düşünce sıkıntısı çeken insanlarımızı bir nebze de olsa rahatlatmaktadırlar. Kitap Günleri’nin dışında, ancak televizyon ekranlarından ve sosyal mecradan izleyebildikleri güldüren, ya da düşündüren, trajikomik durumun etkilerini dağıtan insanları yakından görmek, onlarla aynı atmosferi paylaşmak, günlük sıkıntıları geçici de olsa unutmalarına yardımcı olmakta, hayatın akışına bir renk katmaktadır.
Bir öneri olarak sunmak isterim ki, Kitap Günleri Haftası, daha yaygın bir mecrada uygulanırsa, sadece Bandırma Belediyesi değil, Erdek Belediyesi de dâhil edilerek, Kapıdağ köylerinde kitap stantları açılırsa; bir gün Karşıyaka, diğer gün Çakıl, bir diğer gün Şahinburgaz’da söyleşiler düzenlenirse,  kültürel faaliyetlerin yaygınlaşması, etkinliğin etki alanını çok daha genişletmiş olacaktır. Köylerin statüsünü değiştirerek, onları mahalle yaparak, onlardan su, elektrik, emlak vergisi, çevre temizlik vergisi toplayarak, onları kent seviyesine taşıdığını zannetmek, köylere belediye hizmetlerini taşıdığını iddia etmek, kültürel açıdan kentle kırsal alandaki farkı kapattığını zannetmek yanılgısına düşmekten başka bir şey değildir.
 Bilindiği gibi, “Kır ile kent”, “kafa emeği ile kol emeği” arasındaki farkın kaldırılması, sosyalist düzenin şiarlarındandır. Kapitalist düzende bu hiç mümkün değildir ya, hiç değilse vergisi alınan hizmetlerin köylere de taşınması gerekmez mi? Dalyan’da bir köy evine 2.500 TL su –hem de arıtılmamış, bulanık su- faturası gelmekte, Çakıl Köy ’ün hemen dibinde, deniz kenarına tonlarca çöp –atık- bırakılmakta, deprem bölgesi olmasına rağmen, Karşıyaka ve Çakıl’da apartmanlaşmaya, daracık sokaklara, çarpık yapılaşmaya izin verilmektedir. Vergileri köyden, kentten toplayıp, hizmeti dar alanda tutmak doğru bir yaklaşım değildir. Cumhuriyet Meydanı’na sıkıştırılmış kültürel faaliyetlerin alanını genişletmek ve Belediyenin asli faaliyetlerinin yaygınlaşmasını beklemek hakkımızdır, diye düşünmekteyim. 
Sedat PAMUK, 29.09.2024, Tatlısu/Bandırma