Emeklilerin Hayal Kurma Özgürlüğü De Kalmadı

EMEKLİLERİN ARTIK HAYAL KURMA ÖZGÜRLÜĞÜ DE KALMADI ! 

Memleket'te Sosyal Güvenlik Kurumları'ndan (SGK) Emekli olma bahtiyarlığı na ulaşan ve yaşamının kalan dönemiyle ilgili planlama yapıp, hayaller kuran yurttaşların, "istisnaları hariç" Kahir Ekseriyeti için Hayal kurmak, artık Hayal olmuş durumdadır.
90'lı yıllarla birlikte IMF ve Dünya Bankası'nın Sosyal Güvenlik Sistemi'nin giderlerinin kısılması noktasında ki telkin ve baskıları doğrultusunda, İktidarlar tarafından dayatılan ve adına da Reform! denilen Sosyal Güvenlik Sistemi'nde yapılan kısıtlayıcı düzenlemeler, 
Emeklilerin bugün yaşanmakta olan Yoksulluk ve Yoksunluk sürecinin başlangıç noktasıydı. 
İşte bugün gelinen noktanın artık, yaşamlarımızla ilgili 
Hayal kurma özgürlüğümüzün bile kalmadığı ve Hayal Olduğu gerçeğiyle yüzleşmek durumundayız.
Sosyo-Ekonomik anlamda biz Emeklilerin yaşamakta olduğu bu çöküş sürecimiz bir sonuçtur.
Üstelik te, Sınıfsal özünden koparılmadan ele alınması gereken, gerçekçi ve doğru hedeflerle güçlendirilen, Mücadele Perspektifi ve programı doğrultusunda,
Siyasi manüpülasyonlara kapılarını kapatan, ben merkezci=dayatmacı popülist anlayışları reddeden,
Ortaklaştırılmış Bir Mücadele Hattı zorunluluğunun, artık kendini dayattığı bir süreçtir. Ve bu süreç zaman yitirilmeden ve sloganlara indirgenmeden görülmeli ve içselleştirilebilmelidir.
Kuşkusuz, bugün yaşadığımız sürecin, Örgütlü Mücadelenin başlangıç aşamasına yani geçmişe doğru bakıldığında,
93' yılı itibarıyla tartışılmaya başlanan, 95 yılında bir Mücadele Aracına dönüşen Emeklilerin Örgütlü Mücadele Hattının, yaklaşık 30 yıla yayılan mücadele deneyimi ile ilgili, belleklerimizi yoklayıp sorguladığımızda, yaşananlardan Dersler çıkarmamız gerektiği, gün gibi aşikar olup, orta yerde durmakta ve geçmişten bugüne bu süreçlerin içinde yer alan öznelerin, tarihsel sorumluluklarını hatırlamalarını gerektirmektedir.
12 Temmuz 1995 tarihinde, “Özgürlük ve Demokrasi Mücadelesinden emekli olunmaz” diyen ve Emeklilerin Toplu İş Sözleşmesi talebini önceleyen ve 149 emeklinin imzasını taşıyan kuruluş dilekçesi Ankara valiliğine verildiğinde, yaşanan coşkunun ortaya çıkardığı Sinerji ve örgütlenme kararlılığı ile gelişen örgütlü büyüme, bugün ne halde dir? O günden bugüne ne tür gelişmeler yaşanmıştır?
Hangi gelişmeler bugün kü dağınıklığın ortaya çıkmasında rol oynamıştır?
Neden hala daha, sanki bunlar hiç yaşanmamış gibi, "Mücadelenin esas sahibi Bizim Dükkandır!, buyrun gelin" anlayışı sürdürülmektedir?
Oysa ki sorun bellidir ve özü itibarıyla da sınıfsal dayatma içermektedir.
Yukarıda ki basit sorularla ilgili hemen herkesin pek çok gerekçesi ve sözü olabilir.
Ancak bugün bunun hiçbir, Kıymeti Harbiyesi de Yoktur.
Yaşadığımız bu süreçte sorulması gereken tek soru, Emekliler insani yaşam koşullarına Nasıl Ulaşabilirler? sorusudur.
Burjuva siyaset mekanizmalarının uzun yıllardır "iktidara biz gelince" söyleminin peşine takılarak mı? ve bu yolu reddederek,
Birleşik Ortak Mücadele Aracının yaratılması sürecine fiilen katılarak mı?
Emekli Yurttaşların Karar vermesi gereken husus budur.
Tersi Otuz yıllık sürüklenme halimizin devam edeceği gerçeğini de unutmadan.

03-08-2024