Marmara Denizi Ölüyor (mu)?

MARMARA DENİZİ ÖLÜYOR(mu?)

Fikret ÇAĞIN.

Değerli okurlar, bilindiği gibi çevreye duyarlı insanlar her yıl 5 Haziran Dünya ÇEVRE gününde bölgelerindeki çevresel olumsuzlukları dile getirir çözümleri için topluca demokratik eylemler yaparlardı.

Ancak ülke yöneticileri bu eylemleri görmezden, duymazdan gelmeye öyle alışmışlardı ki, bizler ne yaparsak yapalım umursamıyorlardı.

Ülkemize nasip olan dünya mirası hükmündeki  eşsiz güzelliğe sahip ‘MARMARA DENİZİ’mizi sanayi ve evsel atıklarla fosseptik çukuruna dönmesinin sonucunu, uyarılara rağmen düşünemiyorlardı.

Halbuki yıllar önce, Balıkesir Milletvekillerimiz, Bandırmalı Sayın Namık HAVUTÇA ve Sayın Ahmet AKIN, Marmara denizindeki yok oluşu görmüş, bilimsel verilerle TBMM' de defalarca dile getirmiş ve bu konuya partizanca değil Ülkece, İnsanca yaklaşılmasını önermişlerdi.

Çünkü tehlike büyüktü MARMARA DENİZİ ölüme gidiyordu.

Ne var ki tehlike sahih ve ciddi bile olsa öneri muhalefetten geliyorsa, "ABI HAYAT" (ölümsüzlük şurubu) bile olsa içmezük zihniyetiyle öneriler dikkate alınmamış hep reddedilmişti.

Lakin Marmara denizi de artık daha fazla bu kirlenmeye tahammülünün kalmadığını, ölüme doğru gittiğini ilan edercesine ‘MÜSİLAJ’ SALYA salmaya başladı.

5 Haziran Dünya ÇEVRE Gününe yakın günlerde meydana gelen bu olay, zaten her zaman teyakkuzda olan çevreye duyarlı çok sayıda insanı endişelendirdi ve harekete geçirdi, çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlik olup 5 Haziranda Cumhuriyet Meydanında ve sahil kenarında eylemlerde bulundular.

‘BANDIRMA DEMOKRASİ PLATFORMU’nun ‘MARMARA NASIL KURTULUR isimli eyleminde bilimsel verilere dayanan basın açıklamasındaki çözüm önerileri, göz ardı edilemeyecek değerdeydi, ama o önerilerin, ucunda para yoksa anlaşılamaz, uğraşılamazdı.

Para deyince, bu noktada bir bilimsel veri paylaşmak istiyorum.

DENİZ HIYARI: Deniz hıyarı, denizlerdeki kirliliği yiyerek beslenir, bir tek deniz hıyarı günde 350 kilogram, yılda 120 ton kumu ağır metallerden arındırır.

Oksijen sağlayan deniz çayırlarını temizler, filtre görevi görür, deniz tabanını santim santim tarayarak havalandırır, ekosistemi güçlendirir.

Denizlerin çöpçüsüdür, denizlerin olmazsa olmazıdır, bu nedenle deniz hıyarlarını avlamak yasaktır, Yunanistan’da da yasak ama bizde kotalı olarak serbesttir.

Cezası az getirisi çok olduğundan kaçak avlanmalarla neredeyse denizlerimizdeki deniz hıyarlarının tamamı avlandı, satıldı, kilosu 150 lira, eh işin ucunda para olunca malum bizim ğlkemizde akan sular HES olur.

Bu Talan’a, bu duyarsızlığa, birçok sivil toplum örgütleri, akademisyenler, Turizmciler çevreye duyarlı binlerce insan yalvardı, yapmayın, etmeyin bu bir denge unsurudur, bozmayın doğal dengeyi dedilerse de umursayan olmadı.

Buralarda yapmaya çalıştığımız eylemleri ve önerileri de her zaman olduğu gibi yine umursamayacak ve baştan savacaklar gibi geliyor bana, Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Murat KURUM konuyu ele alacaklarını söylüyor, bekliyoruz göreceğiz.

BANDIRMA BELEDİYESİ de ‘SIFIR ATIK, MAVİ HAREKATI’ adıyla 5 Haziran Dünya ÇEVRE gününde sahildeydi, denizden kısacık bir sürede dalgıçlar marifetiyle iki ton çöp çıkarmışlar, ve denizde ellerinde çöp torbalarıyla resim çektirmişler, "BU ÇÖPLER BİZİM!" yazmışlar.

Evet beyler o çöpler bizim!. Sizin mesajınız nedir, biz yine çöpümüzü denize atarız, seneye 5 Haziranda Belediye gelir yine kıyıları temizler mi anlamalıyız? Yoksa, sahilde ve tüm kentte meydana gelebilecek çevre kirliliklerine karşı daha etkin kontrol ve denetimler yapılacağını mı anlamalıyız?.

Hani şu yaya kaldırımların işgali bir türlü düzeltilemedi de, ayrıca şehrin en işlek yerlerinde, adeta yerlerde çilek, dut, vs. gibi yıkanması güç meyveleri etiket hokkabazlığı ile halkı aptal yerine koyarak satan ve haksız rekabete neden olan vergisizlere, birçok sokağı balık sularıyla kokutanlara ne düşünülüyor? Bunlar çevre sorunu değil mi? Desek çok densizlik mi etmiş oluruz…

Tüm İnsanların temiz ve sağlıklı ÇEVREDE yaşamaları dileklerimle Esen kalınız

07-06-2021- FİKRET ÇAĞIN - BANDIRMA