Aldous Huxley ,Güzel Yeni Dünya ve Mustafa Mond

Kayahan Uygur

 

Kayahan Uygur : Atatürk’ten övgüyle bahsedilen kitaba Türkiye'de ambargo

“20’inci yüzyılın en önemli romanlarından birinde dünya lideri Atatürk’tür” desem şaşıran çok olur. Hâlbuki asıl şaşılacak olan tüm dünyada çok okunan ve ilgi gören bu romana Atatürk’ün ülkesinde adeta ambargo uygulanmış olmasıdır.

 

25 Şubat 2024 09:30Son Güncelleme: 25 Şubat 2024 09:30

Aldous Huxley’in Türkiye’de “Cesur Yeni Dünya” adıyla yayınlanan “Brave New World” adlı kitabı bizde nedense okurlardan ve kamuoyundan adeta gizlenmiş, Atatürk’ün bu kitaptaki yeri ise bir iki değinme dışında hiç ele alınmamıştır.

 

Atatürk’ten övgüyle bahsedilen kitaba Türkiye'de ambargo - Resim : 1

Aldous Huxley

 

KİTABIN GERÇEK ADI

Bu arada kitabın adıyla ilgili bir anımsatma yapayım. Bu ad Shakespeare’in “Fırtına” adlı oyunundan alınmıştır. Oyundaki bir tiratta “Ah, harika! Ne kadar güzel yaratıklar var burada! İnsanlık ne kadar da güzel! Ah, böyle insanların bulunduğu bu dünya dünyaların en güzeli!” deniliyor. Huxley, kitabının adını bu ironik satırlardan alarak “Güzel Yeni Dünya” koymuştur

Shakespeare döneminde “brave” sözcüğü “güzel” anlamında kullanıldığı için Türkiye hariç bütün dünyada kitabın adı çevrilirken cesur değil “güzel” ya da “iyi” sıfatı kullanılmıştır. Zaten kitapta anlatılanlarla “cesaretin” bir ilgisi de yoktur.

EN BÜYÜK 20 ROMANDAN BİRİ AMA TÜRKİYE’DE BİLİNMİYOR

Fransızca’da “dünyaların en iyisi”, Almanca’da “yeni güzel ülke” anlamları taşıyan başlıklarla yayınlanmış olan bu kitap Modern Library’ye göre geçen yüzyılda İngilizce olarak basılan 100 kitap arasında ilk sıralardadır.

Atatürk’ten övgüyle bahsedilen kitaba Türkiye'de ambargo - Resim : 2

 

Yeni Güzel Dünya kitabının İngilizce ve Fransızca baskıları.

20’inci Yüzyılın bitişinden 1 yıl önce Fransa’da yayınevleri ve gazeteciler tarafından yapılan 200 kitaplık bir liste üzerinden 17 bin kişinin katıldığı bir ankette ise aynı kitap 21’inci sıradadır.

BBC, The Observer ve Le Monde tarafından yapılan listelerde de benzer sonuçlara varılmıştır.

1932 yılında gelecek üzerine bir çeşit karşı ütopya olarak yazılmış olan “Güzel Yeni Dünya”, batılı edebiyat eleştirmenleri tarafından George Orwell’in 1949’da yayınlanan 1984 romanıyla karşılaştırılmıştır. Türkiye’de ise Orwell’e tapınırcasına hayranlık duyulurken, Huxley’den söz bile edilmemiştir. Oysa 1984 romanı Orwell’in sağlığında yaşayarak tanıdığı Nazizm ve Stalinizm rejimlerinin özelliklerini karikatürize etmekten ibaretti. Ve bunun için olağanüstü bir hayal gücüne dayanan derin bir öngörü de gerekmiyordu. Hâlbuki Huxley’in “Güzel Yeni Dünya” eseri hem insanlığa temel eleştiriler içeriyor, hem de mevcut totaliter rejimlerin yerini alacağını söylediği teknolojik gösteri ve haz toplumunun işaretlerini gerçek bir kâhin gibi anlatıyordu.

Orwell’e hayranlık ve Huxley’e ilgisizliğin sadece Türkiye’de olması da oldukça ilginçtir. Amerikan Modern Library’nin sıralamasında “Güzel Yeni Dünya” 5’inci iken 1984 romanı 13’üncüdür. Fransız Le Monde’un tercihine göre ise Huxley’in eseri 20’inci Orwell’inki 21’incidir.

Bu garip durumun elbette bir açıklaması vardır. Bunun bir nedeni Orwell’in kitabının insan toplumunun geleceği üzerinde bir fikir egzersizi olmaktan çok Soğuk Savaş döneminin Sovyet rejimine karşı bir propaganda broşürü özellikleri taşımasıdır. Kendisi bizzat İngiliz istihbarat elemanı olan Orwell’in fikirleri ve eserleri tüm dünyada benzer çevrelerce yayılmış, desteklenmiş ve örneğin Hayvanlar Çiftliği adlı eseri İngilizce öğretilen kolej çocuklarının el kitabı olarak kullanılmıştır.

HUXLEY BİR KÂHİN GİBİYDİ

Aldous Huxley ise bir aşağı orta burjuva olan Orwell’in (gerçek adı Eric Blair) tersine aristokratik bir kesimden gelmekteydi, reklama, desteğe ve kullanılmaya gereksinimi yoktu. Ailesinde Nobel ödüllü bilim insanları da bulunan Huxley, Blair gibi bir sömürge memuru çocuğu olarak değil edebi ve felsefi bir çevrede büyümüştü.

Huxley’in kitabındaki ana fikre göre insanlığın geleceğinde açık baskı ve şiddet kullanan rejimler değil merkezinde teknoloji bulunan toplumlar yer alacaktır. Ekonomik kuralların önceliği insanlara bitmeyen bir tüketim çılgınlığı sağlayacaktır. Gösteri toplumu ve keyif verici maddeler ise her şeyin ekonomiye bağlandığı sistemin sıkıntılarını insanlara unutturacaktır.

Huxley’in zamanında DNA, tüp bebek, başkasının yerine hamilelik, genetik mühendisliği henüz bilinmiyordu, gelişmiş Batı toplumlarında uyuşturucu madde henüz bugünkü gibi yaygın değildi, tüketim toplumu emekleme aşamasındaydı. Ama bunların hepsine Güzel Yeni Dünya’da rastlıyoruz. Fordçuluk adı verilen 2’inci sanayi devrimi Ford fabrikalarındaki seri üretimle başlamış ve öte yandan bunun olumsuz etkileri de 1929’daki büyük krizle ortaya çıkmıştı. O günün entelektüel dünyasında totaliter sistemlerin eninde sonunda galip geleceği ve dünyanın sağ ve sol görünümlü kutuplara ayrılacağı fikri ağırlık kazanmıştı. İşte bu algıya karşı Aldous Huxley’in cevabı şiddet ve baskıya dayanan ideolojilerden akıl yoluyla uzaklaşmaktı ve buna önderlik edecek kişi de Mustafa Kemal Atatürk gibi biriydi.

HUXLEY’İN ATATÜRK TERCİHİ

Huxley “Güzel Yeni Dünya kitabındaki karakterler için kendi dönemindeki tanınmış kişilerin adlarından ve soyadlarından oluşan tamlamalar yapmıştı. Örneğin genç erkek kahramanlardan biri Bernard Marx, kadın kahraman da Lenina Crowne idi. Romanda Güzel Yeni Dünya’nın lideri ise Mustafa Mond’du. Burada Mustafa, Mustafa Kemal Atatürk’ten, Mond ise ileri teknoloji vizyonuna sahip bir sanayici olan Alfred Mond’un soyadından gelmekteydi.

Atatürk’ten övgüyle bahsedilen kitaba Türkiye'de ambargo - Resim : 3

Mustafa Mond

 

Huxley, kitabında Atatürk’ten gerçekçi bir devlet adamı ve dünya lideri olarak söz ediyor. Yazarın gelecek için düşündüğü dünya tasarısını elbette herkes beğenmeyebilir, nitekim Batı dünyasında sağdan ve soldan Huxley’e bu konuda eleştiriler yapılmıştır. Fakat Huxley’in sağ ve sol totaliter akımlara karşı tek seçenek olarak gördüğü bir dünya devletine ancak Atatürk’ün liderlik yapabileceğini düşünmesi Türkiye için bir övünç kaynağıdır.

Atatürk’ten övgüyle bahsedilen kitaba Türkiye'de ambargo - Resim : 4

Mustafa Mond: Mustafa Kemal ve Alfred Mond

 

Huxley’in dünya devleti 9 yıl süren “değerler” savaşlarından sonra ortaya çıkar. Büyük sıkıntılar getiren bu savaş sonrasında toplumların elit kesimleri yer kürenin bir bölümünde bir devlet kurarlar, geri kalan yerleri de “vahşilere” rezerv bölgesi olarak bırakırlar. Yeni devlette doğumlar laboratuvarlar çerçevesinde planlı, insanlar arasındaki ilişkiler romantik değil akılcıdır, yaşlanma ortadan kaldırılmıştır. Olaylara karşı duygusal davranmak iyi karşılanmaz.

ATATÜRK’E ÖVGÜLER

Mustafa Mond, Batı Avrupa’nın yöneticisi olarak dünyanın onda birini kontrol eder. Kitabın başlarında Mustafa Mond’un tüm tarihi iyi bildiğini, geniş bir kültüre sahip olduğunu görür fakat bir yandan da rejimin destekçisi olduğunu, onun ilkelerini savunduğunu sanabilirsiniz. Ama ilerleyen satırlarda anlarsınız ki o herhangi bir rejime ikna olmuş biri değildir, sadece gerçekçidir. Eski toplumlarda görülen aşırı özgürlüğün sonunda daha sert bir baskı rejimine yol açacağını düşünür. Kitabın sonunda önemli figürlerden iki muhalife arkadaşça davranır, onları bilim insanlarının toplandığı ve her türlü konunun tartışılabildiği özgür bir ortama, bir adaya yerleştirir.

Atatürk’ten övgüyle bahsedilen kitaba Türkiye'de ambargo - Resim : 5

Huxley’in eserinde Mustafa Kemal son derece ince zevkleri olan ve iyi kalpli bir insan olarak anlatılır. Kentli ve hiper zekâya sahip biridir. Dünya devletinin ve “toplum, aidiyet, istikrar” felsefesinin savunucusudur. Romandaki figürler arasında denetlediği toplumun belirgin doğası hakkında bilinç sahibi olan tek kişi olarak öne çıkan odur. Toplumun ulaşması gereken hedefler için nelerden vazgeçilmesi gerektiğini de bilen biridir. Toplumsal mutluluğun azami düzeye çıkarılması için bazı fedakârlıklar yapmak uygun olabilir. Kitabın son bölümünde Mustafa Mond’un yabanıl yaşamı ve romantizmi seçen John ile yaptığı tartışma oldukça ilginçtir.

“Güzel Yeni Dünya” Aldous Huxley’in şaheseridir. Döneminin en önemli İngiliz entelektüellerinden olan Huxley daha sonra ABD’ye gitmiş, orada da verdiği konferanslar ve özellikle film senaryolarıyla ününü küresel planda iyice arttırmıştır. Asıl siyasal tavrı savaş karşıtlığı olan Huxley 1950’lerde Hint felsefesi, manevi deneyler, doğa dinleriyle uğraşmış, bir dönemin Hippi felsefesine ve Vietnam Savaşı karşıtlarına önderlik etmiştir. Huxley, 50’ler ve 60’larda özellikle Amerika’da bütün bir kuşağı peşinden sürüklemiştir. Aldous Huxley ağır bir gırtlak kanserinden acı çekerken bir ötenazi eylemiyle yaşamına son vermiştir, bu tarih garip bir rastlantı eseri John Kennedy suikastının yapıldığı gündür: 22 Kasım 1963

KÜLTÜR KRİZİ İÇİNDEYİZ

Huxley, eserinde öngördüğü toplumun 2540 yılında gerçekleşeceğini yazmıştı. Ancak 1950’lerin sonunda yapılan bir röportajda “bu tahminin değişip değişmediği” sorusuna “sanırım tahmin ettiğim koşulların gerçekleşeceği tarih daha da yakınlaştı” cevabını vermişti. “Güzel Yeni Dünya” son yıllarda yaşanan olaylarla içeriği arasındaki benzerliklerden dolayı yeniden dikkat çekmeye başladı. Bugüne dek hiç sinema filmi yapılmayan eser sonuncusu 2020’de yapılan 3 ayrı diziye konu oldu. Son TV dizisi Peacock tarafından ünlü aktörlerin katılımıyla yayınlandı ve ABD’de geniş bir kitleye gösterildi, daha sonra İngiltere’de Skynews’da izlendi. Yeterli felsefi derinliğe ulaşamayan bu dizi eleştirmenleri tatmin etmedi, bu nedenle şimdi Huxley hayranları bir sinema filmini sabırsızlıkla bekliyorlar.

Atatürk’ten övgüyle bahsedilen kitaba Türkiye'de ambargo - Resim : 6

Güzel Yeni Dünya dizisi

 

Tüm bu bilgiler “Güzel Yeni Dünya” romanının neden Türkiye’de ambargoya uğradığını anlamamıza yetiyor. Huxley başkahraman olarak seçtiği Atatürk’ten ilham almamış olsaydı, en azından bunu belli etmeseydi eseri 1984 kadar olmasa da onunla kıyaslanabilecek bir ilgi uyandırırdı. Ancak maalesef şiddetli “öz nefret” duyguları bulunanlar ve kendi kahramanlarının dünya tarafından benimsendiğini duymak, öğrenmek bile istemeyenler bu eseri Türk okurundan gizlediler. Türk edebiyatından “Türkçe edebiyat” diye söz edenlerden başka ne beklenebilirdi ki? 20’inci yüzyılın en temel eserlerinden bir olan Güzel Yeni Dünya’ya sırf Atatürk nedeniyle gösterilen uygulanan bu ambargo yaşadığımız kültür krizinin derinliğine işaret ediyor.

01-03-2024/KAYAHAN UYGUR