On bin yıllık yaşam kaydı bulunan PARADEİSOS ve Manyas Kuş Gölü çevresinde yaşanan göçler Gökhan Kasapoğlu 'nun yönetmenliğinde belgeselleştirildi.Göçlerin Gölü belgeseli yurt dışı yarışmalara gönderilecek.
Manyas Gölünde yer alan Bandırma Kuş Cenneti içinde Gökhan Kasapoğlu tarafından çekilen GÖÇLERİN GÖLÜ adlı belgesel sadece kuşların değil aynı zamanda bölgede yaşanan dramatik insan göçlerini de gün ışığına çıkarıyor.. Projenin danışmanlığını ünlü sinema yönetmeni Tunç Başaran'ın üstlendiği belgesel projesinde Bandırma'nın tanınmış gazeteci ve yazarlarından Kaan Bingül'de metin yazarı olarak yer alıyor. Belgeselde Manyas gölü etrafında kalan son Kazak ailesiyle yapılan ilginç roportajlarda Kazak ailesi fertlerinden Valedo,Anna ve oğulları Misha'nın aile olarak yaşadıkları dramatik süreçte yer alıyor.
Bandırma Belediyesininde sponsorlardan biri olarak olarak destek verdiği projenin hazırlıkları 2 yıl önceden başlatıldı. Çekimleri yaklaşık 4 aydır devam eden Göçlerin Gölü adlı belgeselde Manyas Kuş Gölü çevresinde son 200 yıl içinde yaşanan dramatik sonuçlara yol açan insan göçlerine de yer veriliyor. Proje aynı zamanda gölün kültürel ekolojisi üzerine yapılan ilk belgesel çalışması olacak. Danışmanlığını ünlü yönetmen Tunç Başaran’ın yaptığı projede, ünlü sinema oyuncusu Ahmet Mekin’de yer aldı. Çekimler, Manyas Kocagöl, Bandırma Gölyaka, Bereketli, Yeni Sığırcı, Kuşcenneti ve Ergili köylerinde gerçekleştirildi.
İnsanların yaşadığı en acı gerçeklerden birinin göç olduğunu vurgulayan projenin Yönetmeni Gökhan Kasapoğlu, “Gölde kuş göçleri üzerine o kadar durulmuş ki insan göçleri ikinci planda kalmış. Halbuki son 200 yılda Rusya'da zorla göç ettirilen Hristiyan Don Kazaklarından, 93 Muhacirlerine, Kafkas göçmenlerinden dünyanın en büyük insan takası olan mübadiller bölgeye yerleşmişler" diye konuştu.
Proje ile ilgil,i düşüncelerini ifade eden Kasapoğlu, “ Manyas Gölü ve çevresi , kaderleri göç olanların yollarının kesiştiği bir yer. Kuşlar için göç ne kadar güzelse insanlar için bir o kadar acı. Günümüzde bile göçlerin insanlar üzerinde yarattığı olumsuz etkileri görüyoruz. Bizim amacımızda göl çevresindeki insanların göç sonrasındaki yaşamlarına tanıklık etmek" dedi.
Amaçlarının uluslararası festivallere katılarak bölgenin tanıtımını yapmak olduğunun altını çizen Kasapoğlu, “Bandırma Kuşcenneti 2500 yıllık bir geçmişe sahip ve dünyanın en eski milli parkı. Bölgedeki insan hareketlerinin de geçmişi binlerce yıl öncesine dayanıyor. Bu hikayeyi herkese anlatmak istiyoruz” diye konuştu.
Projenin metin yazarı Kaan Bingül gölün çevresindeki göç hareketinin 2500 yıldır devam ettiğini belirterek, “Bu bir tesadüf mü bilmiyorum ama binlerce yıldır gölün çevresine göçle gelen farklı kültürden, farklı inanışlardan insanlar bir arada huzurla yaşamışlar. Bu günümüzde bile rastlanılması çok zor bir olay. Geçmişe bakarsak gölün hemen yanındaki Daskyleion Antik Kentinde Frigler, Lidyalılar, Persliler ve Makedonyalılar aynı şehirde yaşadılar. Bugün ise Hristiyan Ortodoks Don Kazakları, Pomaklar, Çerkesler aynı bölgede yaşıyorlar” diye konuştu.
Çekimlerin çok zor şartlar altında gerçekleştirildiğini ifade eden Görüntü Yönetmeni Kurtuluş Yılmaz, “Özellikle gölde yaptığımız çekimlerde inanılmaz zorlandık. Sabah erken saatlerde açıldığımızda siste kaybolduğumuz zamanlar oldu. Kuşların göçüyle birlikte insanların göçünü kusursuzca aktarabilmek için 4 aydır aralıksız çalışıyoruz. Göl bizim yeni evimiz oldu.
'Göçlerin Gölü' belgeseli nin müzikleri Bandırma Rapsodi Müzik Uygulama Merkezi tarafından gerçekleştirildi.