Üniversite Rektör Değişimi ve Tanrı Beni Yarattı!

ÜNİVERSİTE REKTÖR DEĞİŞİMİ ve TANRI BENİ YARATTI !
ORTAK HİTABET...(?)

Bandırma 17 EYLÜL Üniversitesi Rektörümüz Prof. Süleyman ÖZDEMİR idi, şimdi ; Prof. İsmail BOZ...
Neden bu değişimi gündeme alıp, yazı konusu yaptım ?
Gelen Rektör de, giden Rektör de... birer beyanat  mesaj yayınlamışlar. AKP Balıkesir Milletvekilimiz Ali Taylan ÖZTAYLAN da ; bu değişime dair bir beyanat yayınlamış da... Beyanatlardaki ortak bir hususa dikkat çekmek için, bu konu gündemime girdi ve benim için tensiben, bir yazı konusu oldu.
Mevcut giden Rektör 1-; Prof. Dr. Süleyman ÖZDEMİR
Diyor ki ;  “.....Bu vesileyle beni bu göreve layık gören sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ a YÖK Başkanımıza ( Prof. Dr. Erol ÖZVAR) en derin minnet ve şükranlarımı sunarım.”
Gelen Rektör 2- ; Prof. Dr. İsmail BOZ
Diyor ki ;   “..... Cunhurbaşkanı sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın tensipleriyle, Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Rektörlüğüne atandım.  Şahsıma bu değerli görevi tevdi eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’a YÖK Başkanımız Prof. Dr. Erol ÖZVAR’a teşekkürlerimi arz ediyorum.”
Balıkesir AKP Milletvekili Ali Taylan ÖZTAYLAN da...3-
Diyor ki ; “ Cumhurbaşkanımızın ( Recep Tayyip ERDOĞAN) tensipleriyle, bugün yayınlanan Resmi Gazete ile Bandırma 17 Eylül Üniversitesi  Rektörlüğüne, Prof. İsmail BOZ atanmıştır. “

* VE TANRI BENİ YARATTI !  Bunu niye kattım ? Biliyorsunuz, Ve Tanrı Kadını Yarattı, Ve Tanrı Beni Yarattı... diye dilimize yerleşmiş mitolojik deyimler, mottolar vardır. Mete Han dan günümüze gelen Türk Silahlı Kuvvetlerinde de, ‘TANRIMIZA HAMD OLSUN’ diye yemekler yenirken yapılan, ‘ŞÜKÜR’ deyimi vardır. Yani, diğer canlıları bilmem de, İNSANOĞLU dediğimiz canlıların, zaman zaman ‘YARATICIYA ŞÜKÜR’  fiilleri ile, karşılaşıyoruz değil mi ?  YARATICIYA ŞÜKÜR !
İşbu şükür eylemlerinin,  bir kişiye yapıldığı örnekleri ise, diktatörlük rejimlerinde diktatöre karşı yapıldığını mutlaka duymuşuzdur. Mesela STALİN, Sovyetler Birliğinde bir diktatördü değil mi ?
Sovyetler Birliği için 1930’lar, Josef Stalin’in devlet başkanı olarak ülkesinde terör estirdiği yıllardı. Ülkesini Lenin tarafından kurulmuş komünist sistemin, parti genel sekreterine tanıdığı tek adamlık gücüyle, tam 30 yıl yönetmişti Stalin.
NAZIM HİKMET RAN... Dedesi Polonya yahudisi olan ve Osmanlı'nın kucak açtığı ama nankörlük ve hainlik yapmakta zirvede olan bir büyük şair ! NAZIM HİKMET VERZANSKİ 'nin taptığı Stalin hakkında söylediği sözleri hatırlarsak... Profesör, Türk Dili alimi Ahmet Bican Ercilasun'un derlediği bu konu hakkındaki bazı kayıtlar, aşağıdaki gibidir.
“ Moskova Radyosu dün akşamki yayınlarında, kızıl şair Nazım Hikmet’in Moskova’ya vardığını ve hava alanında beyanatta bulunurken “beni yaratan Stalindir” diye bağırdığını bildirmiştir. Gene Moskova Radyosuna göre;  kızıl şair, Stalin’i göklere çıkaran şu sözleri de sarf etmiştir :
‘- gözlerimin ışığını Stalin'e borçluyum, her şeyimi ona borçluyum, o beni yarattı, o beni yaşatıyor.’
(Cumhuriyet, 30 haziran 1951 https://normalsozluk.com/b/nazim-hikmet-in-beni-stalin-yaratti-demesi--2...  )”
Şimdi burada... bu araştırma bilgisini, Nazım Hikmet e kızın diye koymadım. O da, ironi yapmış, o da sürgüne gittiği yerdeki diktatöre, biatını göstermiş. Kızarız, kızmayız severiz ,o başka...
Konumuz, iki rektörün görev değişimi ve bu değişimde sarf edilen sözler ve bir siyasetçinin de, aynı minvalde,  olaya sunduğu katkı !

Bu beyanatlar yerinde mi...?  Bakalım bakalım !
TÜRKİYE 22 yıldır tek parti iktidarını yaşıyor. CBHS ile de, TEK ADAM dönemini yaşıyoruz. TEK ADAMI destekleyenlerin olması, ÇOK ADAM ve demokrasi anlamına, maalesef gelmiyor. Üniversitedeki bu görev değişimi, sadece yaşadığımız yerdeki bir basit örnek olduğu için, gündemime aldım. Türkiye’nin pek çok kurumunda ve her yerde, artık neredeyse herkes... yaşadığı zenginliği, yaşadığı yüksek sosyal statüyü, TEK ADAM a bağlıyor, dinimizde nasıl BESMELE çekiyorsak, bu kişiler de her beyanatlarında TEK ADAM a minnet, tek adama şükran ve ; tek adama teşekkür ederek sözlerine başlıyorlar. Atama kararnamesinde TEK ADAM ın imzası olanların, bunu yapmasını yadırgasam da, biraz normal karşılıyorum da... zenginliği ve (müdürlük-başkanlık v.d) statüsünde TEK ADAM ın dolaysız katkısı olmasa da, bu şekilde MİNNET-ŞÜKRAN ifadelerini duymaya, neredeyse alıştırıldık. CB nına minnet şükran ifade etmeyenler, adeta hemen... afaroz edilecek durumdalar !
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş ilkelerinde, liyakat vardı mesela...diplomalar yeterli değildi ve o işi, en iyi yapabilecek kapasite-yeterlilik aranılıyordu ve buna da kariyer deniliyordu. Öyle ya, kariyeri yeterli ve yaptığı işe LAYIK olanlar, yöneticilerimizdi veya müteşebbis ve akıllı insanlarımız doğru ve dürüst iseler, zengindi.

Peki şimdi öyle mi ?
Giden rektörümüzün özgeçmişine baktım. ( Gelen rektörümüzün de ilginç bir özgeçmişi var.)  Hoca, okumuş, çalışmış ve bir takım titrlere, kendi çabasıyla ulaşmış gibi gördüm dü. Ama, bu beyanına bakınca ; geçmişte CV sine yazdığı bütün ünvanları, neredeyse sadece Cumhurbaşkanımız ve AKP Genel Başkanından almış gibi göstermiş kendini.  Bilemem...! Belki de CV sinde yazdıklarının hepsinin imzası Cumhurbaşkanına ait, AKP Genel Başkanına ait olabilir. Kişi, onunla var olmuştur belki !
Üniversite deyince ben, okulu bitirenin master yaptığını, doktora yaptığını, asistanlıktan başlayıp DOKTOR, DOÇENT, PROFOSÖR ünvanlarını aldığını sanıyordum. Saygı duyuyordum. Bu ünvanların sıradan bazılarına dağıtıldığını, ne yalan düşünmüyordum.
Kişiyi, Profösör yapan da, DEKAN-REKTÖR yapanın da, kendisinin olduğunu düşünüyordum mesela. Öyle ya, çalıştınız çabaladınız, araştırmalar yaparak branşınızı pekiştirdiniz ve artık siz bir dalın Profösörü oldunuz...?

Ama, öyle değilmiş !
Gelen profösörü de, giden profosörü de o makamlara getiren, adeta yaratan... bizzat sayın Recep Tayyip ERDOĞAN mış ki ; bu zat-ı muhteremler, edindikleri ünvanlar için nasıl minnet gösterisinde bulunacaklarını...  şaşırmış vaziyetteler.
Sundukları, minnet ve şükran gösterilerini izlerken, kendimi düşündüm. Öyle ya, benim ilk-orta-lise-üniversite tahsillerimi yaptığım zamanlarda, ilkokul mezunu olarak tarlada çalışırken, ortaokul mezunu olarak ömür ayranı işletmelerde garsonluk yaparken, Sanat Okulu mezunu olarak Fabrikalarda çalışırken de... aklıma gelmedi birilerine şükran sunmak, öğretmenlik yaparken de bunlar aklıma gelmedi.  
O zamanlar başbakanlar  vardı Başbakan kim, Cumhurbaşkanı kim, Milli Eğitim Bakanı kim, YÖK Başkanı kim gibi... Hiçbirini hatırlamıyorum arkadaş ! Hatta, siyaset yaptığım dönemleri de düşündüm. Partinin genel başkanına böyle bir övgü, böyle bir şükran ve minnet ifadeleri sergiledim mi diye ? Sayın TÜRKEŞ, sayenizde Ülkü Ocakları Başkanı, MHP İlçe Başkanı, Bandırma Belediye Başkan Adayı oldum... demedim mesela. Sayın IŞIKLAR, sayenizde KAMUSEN Başkanı oldum da demedim. Pek çok gazetede köşe yazarlığı yaptım, asla... ama asla, gazetenin patronuna yönetmenine, sayenizde YAZAR oldum falan da demedim. Çünkü ŞÜKRAN ve MİNNET, herkese gösterilecek bir şey değildir, benim kanımca...
Bu usülün, bu üslubun... TSK ndeki komutanların görev değişikliğinde, okul müdürlerinin değişiminde, fabrika şirket veya işletmelerdeki veya bakanlık kurumlarındaki görev değişikliklerinde de... kullanıldığını bir düşünün şimdi ! Mafya babaları da kullanabilir bu üslubu... O zaman ne yapacağız mesela ! Bu üslubu kullananlar bizden, kullanmayanlar... vatan haini mi diyeceğiz ?
Peki bu üslubun kullanılmasına göz yumanlar, seyredenler, kanıksayanlar, sizi ne yapmalı arkadaş ? Siz bir de aydın, bir de muhalif, bir de toplumsal önder, öğretmeniz, siyasetçiyiz falan diye geçiniyorsunuz değil mi ? 
Ve...TANRI BENİ YARATTI diye de, veya TANRI ONU YARATTI diye de bir gösteri , hiç yapmadım. İşbu koca koca Profosörler, milletvekilleri v.d  bu kadar minnet içine düşmüşlerse, (düştükleri bir karanlık kuyudur.) yazık ki artık liyakatları ve o caf caflı kariyerleri, artık kalmamıştır. AKADEMİ terimi de bitmiştir artık. AKADEMİK TİTR terimi de... çöpe gitmiştir.
TENSİP  artık kariyerdir, tensip artık liyakattır, hatta tensip... artık diplomanın ta kendisidir. Bu şartlarda,  bir sosyal statü düşünüyorsak, bir zenginlik düşünüyorsak diploma ve yetenek yerine, TENSİP nasıl alınır ? Onu öğrenmemiz gereklidir. Beni okutan babaya, öğretmene, okuduğum okula müdürüne minnet duymayacağım ama ;  beni TENSİBEN, yani tercih ettiği için...  ona minnet duyacağım?

 Akademik titr, kariyer, liyakat kelimelerinin... TDK Sözlüğünden çıkarılması veya revize edilip, güncellenmesi gereklidir arkadaş

. 02/12/2023  /RAMAZAN NARİN - NOGAYTÜRK