Bandırma Verem Savaş Dispanseri'nden Farkındalık Uyarısı

77. VEREM EĞİTİMİ VE FARKINDALIK HAFTASI

Her yıl Ocak ayının ilk haftasında verem eğitimi için çalışmalar yapılmaktadır. Bu yıl da 07–13 Ocak 2024 tarihleri arası, ‘‘Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası’’ olarak etkinlikler gerekleştirilmektedir.

Bandırma Verem Savaş Dispanseri, 03.01.1963 yılında kurulan Verem Savaş Derneğine ait binanın zemin katında hizmet vermektedir.

Tüberküloz hastalarına dernek/dispanser işbirliği ile hizmet verilmekte, maddi durumu yerinde olmayan tüberküloz hastalarına Bandırma Verem Savaş Derneğimizin desteği ile gıda yardımı ve parasal yardım yapılmaktadır. Bunun dışında maddi durumu yerinde olmayan tüberküloz hastalarına devlet tarafından da düzenli maaş bağlanmaktadır.

Dispanserimiz bölgesi Bandırma, Erdek, Manyas, Gönen ve Marmara ilçelerinden oluşmakta olup bölge nüfusumuz 316,454’dir. 31.12.2023 tarihi itibariyle toplam 58 tüberküloz hastası dispanserimiz kaydına alınmış olup bunlardan 28 tanesinin tedavisi halen devam etmektedir. Dispanserimiz kaydındaki tüberküloz hastaları doğrudan gözetim yöntemiyle (DGT) tedavi edilmektedir.

DGT, görevlendirilmiş bir kişinin hastanın yuttuğu her doz ilacı gözlemlemesi ve bunu izlem formu üzerinde kayda geçirmesi işlemidir. Bu yöntemde hastanın her doz ilacı içtiğinden emin olunmaktadır. Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) yakınında oturan hastaların DGT’leri, ASM doktorunun kendisi veya tarafından belirlenmiş gözetim elemanlarınca yapılmaktadır. Hastanın ilaçları yapılan gözetim planına uygun olarak; ASM biriminde, hastanın evinde veya belirlenmiş başka bir yerde gözetimli olarak içirilir. Yakınlarında hiçbir sağlık kuruluşu olmayan hastalar için muhtar, din görevlisi, öğretmen vb. kişiler eğitilerek gözetmen olarak görevlendirilmektedir. Hasta yakınının objektif olamayacağı düşünülerek aile üyelerinin gözetmen olarak seçilmesi, en son tercih edilmektedir.

Verem, bulaşıcı bir hastalık olup tedavi edildiğinde iyileşebilen, tedavi edilmediği takdirde ise ölümle sonuçlanabilen toplumsal bir hastalıktır. Verem mikrobu çoğunlukla akciğerlerde hastalık oluşturmasına rağmen kemik, eklem, beyin, böbrek, omurga, sindirim sistemi, sinir sistemi gibi organ ve sistemlerde de hastalık oluşturabilir. Vücutta en çok akciğerlere yerleşen verem mikropları çoğalarak yaralar oluştururlar. Daha sonra da akciğeri eritmeye başlarlar. Tedavi edilmezse ölüm gerçekleşir. Verem mikropları, mikrop saçan hastaların aksırma, öksürme ve konuşmaları ile etrafa saçılırlar. Etrafa saçılan mikroplar hava akımı olmayan yerlerde iki saat kadar havada asılı kalabilirler. Sağlam insanlar asılı kalma esnasında mikropları soluyarak akciğerlerine alırlar. Verem, ortak kullanılan yiyecek, giyecek ve eşyalarla bulaşmaz. Mikrobu alan hastada yetersiz ve düzensiz beslenme söz konusu ise yani vücut direnci düşükse hastalık hemen belirtilerini göstermeye başlar.

İlk etapta halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, zayıflama, kuru öksürük, gece terlemesi ve balgam çıkarma görülür. En son aşamada ise kan tükürme görülür. Bu belirtileri kendinde gören insanlar Verem Savaş Dispanserlerine başvururlar. Şüpheli şahıslar burada bir dizi aşamadan geçirilirler. Akciğer filmi çekilir, verem testi (PPD) yapılır, kan testleri yapılır ve en son olarak mikroskop altında balgam incelemesi yapılarak içerisinde verem mikrobu aranır. Yapılan tetkikler neticesinde verem hastalığı saptanan kişilerin tedavileri Verem Savaş Dispanserlerince ücretsiz olarak yapılır.

Şu an için dünyada verem hastalığının tedavisinde kullanılan beş çeşit ilaç mevcuttur. İlaçlar düzenli kullanıldığında verem hastalığının tedavisi altı aydır. Bu süre duruma göre daha da uzayabilir. Tedavi 2-3’üncü haftaya ulaştığında hastanın bulaştırıcı özelliği sona erer. Korunmanın birinci aşaması verem aşısı (BCG)’dır. Ülkemizde verem aşıları iki aylık bebeklere koruma amaçlı olarak bir doz uygulanır. Aşılama dışında yapılabilecekler arasında ise şunları sayabiliriz. Verem mikrobu güneşli ve havadar yerlerde yaşayamadığından havasız ve kapalı yerlerde uzun süre kalınmamalı, ortam sık sık havalandırılmalıdır. Dengeli ve yeterli beslenilmeli, yeterli uyumaya dikkat edilmeli, mümkünse sigara ve içki kesinlikle içilmemelidir.

Yerlere tükürülmemeli, tükürenler uyarılmalı, öksürürken ve hapşırırken ağız mendil veya elle kapatılmalı, hasta odalarında uzun süre bulunmaktan kaçınılmalıdır. Veremden korkmak, veremi gizlemek yerine en küçük belirtide dahi en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edilmelidir.

Tüberküloz hastalığının etkeni nedir?

** Tüberküloz hastalığının etkeni Mycobacterium tuberculosis complex basilleridir

** Yavaş çoğalan, kültürde 2-6 haftada üreyen ve oksijenli ortamda yaşayan bir basildir.

** Asit ile boya vermediğinden aside dirençli basil (ARB) denilir.

Tüberküloz hastalığı nasıl bulaşır?

** Basilin kaynağı, hiç tedavi görmemiş veya düzenli tedavi olmamış akciğer ve larinks (gırtlak) tüberkülozu olan hastalardır.

** Hasta insanlardan öksürme ve hapşırma ile ortama yayılan mikrobun solunum yolu ile alınması sonucu hastalık bulaşır. ** Balgam yayması pozitif olan ve akciğerinde kavitesi bulunan hastalar daha fazla basilsaçarlar.

** Tüberküloz hastasıyla aynı ortamda bulunma süresi, ortamın büyüklüğü ve havalanma düzeyi basilin bulaşmasında önemli olan faktörlerdendir.

** En sık bulaşma, hastanın aile bireylerine ve yakın çalışma arkadaşlarına olur.

** Düzenli ilaç kullanımı ile basil sayısı çok kısa sürede azalır. Hastaların çoğunda, ortalama 2-3 haftada bulaştırıcılık yok olur.

Tüberküloz enfeksiyonu ile tüberküloz hastalığı arasındaki farklar nelerdir?

**Tüberküloz enfeksiyonu, tüberküloz basilinin vücutta sessiz olarak durduğu; hastalık şikayetlerinin bulunmadığı, hastalığın klinik, laboratuvar ve radyolojik bulgularının görülmediği durumdur.

** Tüberküloz enfeksiyonu, basilin vücuda girmesinden 8-10 hafta sonra tüberkülin deri testi (TDT) yapılarak tespit edilebilir.

** Tüberküloz enfeksiyonu olan kişilerin yaklaşık %10’unda, yaşamlarının bir döneminde tüberküloz hastalığı gelişebilir.

** Tüberküloz hastalığı, tüberkülozla ilgili klinik belirti ve bulguların ortaya çıktığı durumdur.

** Vücut direncini düşüren durumlar, bağışıklığı etkileyen hastalıklar ve etkenler hastalığın ortaya çıkmasında rol oynar. ** HIV/AIDS, vücut direncini en çok düşüren hastalıklardan biri olduğu için tüberküloz ile HIV/AIDS birlikteliği sıktır.

** Diabetes Mellitus, kronik böbrek yetmezliği, bazı kanserler, ilaç ve alkol bağımlılığı, tütün kullanımı ve silikozis de vücut direncini düşürerek tüberküloz hastalığının ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. ** Bebek ve çocuklarda, vücut direnci düşük olduğundan, hastalığa yakalanma riski erişkinlere göre daha fazladır.

** Tüberküloz hastalığı en çok akciğerlerde görülmekle birlikte (%60-70) saç ve tırnak hariç tüm doku ve organları tutabilir. ** Hastalığın en sık görüldüğü diğer organ ve dokular; plevra, lenf bezleri, kemikler, böbrekler ve beyin zarıdır. Tüberküloz hastalığının belirtileri nelerdir?

**Genel yakınmalar; halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, ateş ve gece terlemesidir.

** Solunum sistemi yakınmaları; öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, kanlı balgam, göğüssırt- yan ağrısı ve nefes darlığıdır. ** Diğer organları tutan tüberküloz hastalığında ilgili organa ait bulgular görülebilir. Örneğin; Larinks tüberkülozu ses kısıklığı yapabilir.

** İki-üç haftadan uzun süren ve non-spesifik antibiyotik tedavisi almış olmasına rağmen klinik yanıt alınamayan öksürük varlığında tüberküloz hastalığından şüphelenmek gerekir. Tüberküloz tanısı nasıl konulur?

** Hastalığın kesin tanısı, balgamda tüberküloz basilinin görülmesi ile konulur. Basilin mikroskopta görülmesi ya da kültürde üremesi gereklidir. Son yıllarda yaygınlaşan moleküler tanı testleri de geçerli tanı araçları arasında yer almaktadır.

** Hastalığın bulguları yavaş gelişir. Hastanın klinik ve radyolojik bulguları, hastalıktan şüphelenmeyi sağlar.

**Tüberkülin deri testi (TDT)’nin pozitif olması vücutta basil olduğunu gösterir. Bu durum tüberküloz enfeksiyonu veya tüberküloz hastalığını işaret edebilir. Dolayısıyla TDT, tüberküloz hastalığının kesin tanısında kullanılmaz.

Tüberküloz hastalarının bildirimi ve kaydı zorunlu mudur?

** Tüberküloz, bildirimi zorunlu bir hastalıktır.

** Tanıyı koyan tüm sağlık kurum ve kuruluşları, hastalarını, 24 saat içinde İZCİ veya UTS sistemine kaydederek bildirimde bulunmalıdır.

** Tanı konulan tüm tüberküloz hastalarının verem savaşı dispanseri kaydına alınması gereklidir. Tüberküloz hastalığının tedavisi nasıl yapılır? ** Tüberküloz tedavisi, tüm sağlık kuruluşlarında Bakanlığımız tarafından yayımlanmış olan “Tanı ve Tedavi Rehberi” ile belirlenmiş standartlara uygun olarak yapılır.

** Yeni tüberküloz hastalarının tedavisi; iki ay 4’lü ve dört ay 2’li ilaçla olmak üzere 6 ay sürmektedir.

** Tedavide kullanılan bütün ilaçlar, ilgili sağlık kuruluşları tarafından ücretsiz verilir.

** İlaçların düzenli kullanılması tedavinin başarısı için oldukça önemlidir. ** Hastanın, tercihen bir sağlık personelinin gözetiminde ilaçlarını almasışeklinde uygulanan “doğrudan gözetimli tedavi (DGT)” düzenli ilaç kullanılması için en uygun yoldur.

** Tedavi sonlandırılana kadar, hastanın aylık takiplerinin verem savaş dispanserinde yapılması uygundur. İlaca dirençli tüberküloz nedir? ** Tedavide kullanılan ilaçların eksik alınması ya da düzensiz kullanılması halinde, tüberküloz basili ilaçlara direnç kazanabilir.

** Dünya Sağlık Örgütünün tahminlerine göre yeni tüberküloz olgularının %3,3’ü ve önceden tedavi görmüş olguların ise %17,0’si Rifampisine dirençli ya da çok ilaca dirençlidir.

** Dirençli tüberkülozun daha ileri aşamasında bazı ikinci seçenek ilaçlara da direnç gelişmekte olup bu duruma yaygın ilaç direnci denmektedir.

** İlaca dirençli tüberküloz hastalığının tedavisi zor ve daha uzun süreli olup tüm dünyada önemi gittikçe artmaktadır.

** Ülkemizde dirençli tüberküloz hastalarının tedavisi, referans hastane olarak tanımlanmış olan Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İzmir Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi yanı sıra bazı üniversite hastanelerinde yapılmaktadır. Temaslı muayenesi ve koruma tedavisi neden gereklidir? ** Bulaştırıcı dönemde olan tüberküloz hastası ile aynı ortamda bulunan ve tüberküloz basiline maruz kalan kişilere “temaslı” denir.

** Tüberküloz hastasının temaslıları verem savaş dispanserlerinde ücretsiz olarak muayene edilir ve gerekli tetkikleri yapılır.

** Hasta olduğu tespit edilen temaslılar tedavi edilir. Hasta olmayan fakat enfeksiyon ya da hastalık riski taşıyan temaslılar koruma tedavisine alınır. ** Koruma tedavisi tek ilaçla ve 6 ay süreyle yapılır. Verem aşısı kimlere uygulanır?

** Tüberküloz hastalığından korunmada BCG (Bacille Calmette Guerin) aşısı kullanılmaktadır.

** BCG aşısı, doğumdan sonra ikinci ayını bitiren bebeklere aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır. ** BCG aşısı, belirlenen zamanı içerisinde yapılmaması halinde, tüberkülin deri testi (TDT) sonucuna göre 6 yaşa kadar uygulanabilir. ** BCG aşısı, özellikle çocuklarda ağır seyreden tüberküloz hastalığını (menenjit ve miliyer TB) önlemede etkilidir.

Tüberküloz hastalarına hangi hallerde şartlı nakdi yardım verilir?

** Tüberküloz hastalığı, sağlığın yanı sıra ekonomik ve psiko-sosyal kayıplara da neden olmaktadır. ** Bu sebeple, tüberküloz hastalarının desteklenmesi ve tedavi uyumlarının sağlanması gerekmektedir

** Ülkemizde, Bakanlığımız ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı arasında yapılan protokol kapsamında, tüberküloz hastaları için “Düzenli Nakdi Yardım Programı” başlatılmıştır.

** Program kapsamında, ekonomik ve sosyal güçlük yaşadığı “Sosyal yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı” tarafından tespit edilen tüberküloz hastalarına, ilaçlarını DGT ile düzenli bir şekilde alması koşuluyla tedavi süresince nakdi yardım verilmektedir.

Dünyada tüberküloz hastalığına dair güncel veriler nelerdir?

** Tüberküloz halen dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir.

** Dünyada yaklaşık iki milyar insanın tüberküloz basili ile enfekte olduğu tahmin edilmektedir.

** Bu insanların %5-10’unun yaşamlarının bir döneminde tüberküloz hastası olma riski bulunmaktadır.

** Tüberküloz genellikle ekonomik olarak üretken yaş grubundaki erişkinleri tutmaktadır.

** DSÖ Küresel Tüberküloz 2023 Raporuna göreCOVID-19 pandemisi kaynaklı tanı ve tedavi hizmetlerine erişimdeki aksaklıklar nedeni ile 2020 ve 2021 yıllarında tüberküloz tanısı alan ve tedavi edilen kişi sayısındaki azalma, ölen kişi sayısı ve hastalık yükü üzerindeki olumsuz etki, 2022 yılında küresel çapta yaşanan iyileşme ile tersine dönmeye başlamıştır. Ancak 2022'de de tüberküloz, dünyada tek bir enfeksiyon etkeni kaynaklı ölümlerin içinde COVID-9'dan sonra ikinci sırada yer almaya devam etmiştir. Tüberkülozla mücadele kapsamında küresel tüberküloz hedefleri kaçırılmış ya da hedeften sapmıştır.

** 2022'de dünya çapında yeni TB tanısı alan kişi sayısı 7,5 milyon olarak bildirilmiştir. Bu sayı, DSÖ'nün TB’yi küresel olarak izlemeye başladığı 1995 yılından bu yana en yüksek sayı olup, 2019'daki 7,1 milyonluk COVID-19 öncesi temel seviyenin (ve önceki tarihsel zirvenin) de üzerindedir (2020'de 5,8 milyon, 2021'de 6,4 milyon). 2022'deki sayı, muhtemelen önceki yıllarda tüberküloz geliştiren ancak COVID-19 kaynaklı aksaklıklar nedeniyle tanı ve tedavisi geciken kişileri içermektedir.

** 2020 ve 2021 yıllarında yeni tüberküloz tanısı alan kişi sayısındaki küresel azalmanın büyük bir kısmını (≥%60) oluşturan Hindistan, Endonezya ve Filipinler 2022'de toparlanarak 2019 seviyelerinin üzerine çıkmıştır. 

10-01-2024 /BANDIRMA VEREM SAVAŞ DERNEĞİ