Bandırma Üniversitesinin açılışında ilginç detaylar ve Öztaylan’a Yapılan Haksızlık

Bandırma Üniversitesinin İlginç açılışı ve Öztaylan’a Yapılan Haksızlık

Bandırma uzun zamandan beri  hayalini kurduğu üniversiteye sonunda kavuştu.  
Açılış töreninde üniversitemizin rektörü Prof. Dr. Süleyman Özdemir  yaptığı konuşmada gelecekle ilgili olarak önemli ve güzel bir tablo çizdi. 17 Eylül Üniversitesinin bir çok benzerine göre iyi bir alt yapısının (!) olduğunu söyleyen Dönmez, öncelikli amaçlarının  bu alt yapı üzerine kurulacak olan sistemle Bandırma 17 Eylül Üniversitesini Türkiye ve dünyada önemli bir üniversite haline getirmek olduğunu söyledi. Bu Bandırma için önemli bir durum. Özellikle Üniversitelerin kentin gelişimine olan sosyo-ekonomik katkıları düşünüldüğünde ilk etapta 17 Eylül üniversitesinin Türkiye genelinde kabul görür  hale getirilmesi Kentimize de mutlaka önemli katkılar sunacaktır. Tabi ki üniversitemizin şu an önemli eksikleri bulunuyor. Bunların giderilmesi ve ideal işleyen kusursuz  sistemin kurulması zaman alacaktır ama üniversite yönetiminin bunları yaparken de Bandırmanın iradesiyle ortak hareket etmesi gerekiyor. Ne yazık ki şu ana kadar aldığımız bilgiler ve ortaya çıkan görüntü bunun böyle olmayacağını gösteriyor. Bu konuya yazının ilerleyen bölümlerinde tekrar döneceğiz ama öncelikle açılış törenin de herkesin ilgisini çeken iki önemli konuya değinmek gerekiyor. 

**
Üniversitemizin rektörü Prof. Dr. Süleyman Özdemir uzun sayılabilecek açılış konuşmasında üniversitenin tarihinden yapılması hedeflenenlere kadar pek çok konudan bahsetti. Konuşması esnasında teşekkür ettiği Balıkesir Valisi Mustafa Yaman’a sonrasında birde plaket verdi ama ortada çok önemli bir eksik vardı. Defalarca üniversitenin hangi kanunla kurulduğunu dile getiren Özdemir o kanun teklifini veren Cemal Öztaylan’a teşekkür etmedi. Bu törende ki en dikkat çeken durumlardan bir tanesiydi. Vali Yaman bunu fark etmiş olacak ki yaptığı konuşmada Öztaylan’a dönerek teşekkür etti.  Ancak  bu  ondan önce 17 Eylül üniversitesi Rektörünün görevi olmalıydı. Unutuldu mu? Yoksa bilerek mi böyle bir şey yapıldı?  Bu konuda bir şey söylemek zor olsa da Üniversitenin kurulması için kanun teklifi veren ve üç ay gibi bir sürede bunun gerçekleşmesini sağlayan  Cemal Öztaylan’a  beklentimiz  hak ettiği  bir plaket  idi  bir teşekkür  bile edilmemesi doğrusu dikkatlerden kaçmadı.. 

**
Bir diğer önemli konu açılışta ilk dersi vermesi için davet edilen BİST (Borsa İstanbul) yönetim kurulu başkanı Dr. Talat Ulussever’in yaptığı konuşma oldu. Özgeçmişi okunurken ileri derecede İngilizce bildiği söylenen Ulusseverin Osmanlıca’ya yakın konuşması herkesin dikkatini çekti. Rektör Süleyman Özdemir’in Türkiye genelinde tercih edilen bir üniversite oluşturacağız sözünün ardından ilk dersi veren daha doğrusu kendi deyimiyle gelenlerle  “hasbihal” eden Dr. Talat Ulussever’in böyle bir dili siyasette Osmanlıca tartışmalarının yapıldığı bir dönemde kullanması dikkatlerden kaçmadığı gibi eminiz ki  benim gibi oraya gelen herkesin kafasında üniversite nereye gidecek? Sorusunun oluşmasına neden olmuştur.  En ilginç ve düşündürücü olanı da Aydın ve Münevver insan arasında ki farklılıkları anlatan ve bu ülkenin kahramanlarına sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Ulussever’in yaptığı konuşma boyunca Cumhuriyetin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten bir kere bile bahsetmemesi oldu . Bunlar üniversitemizin açılışında dikkatimizi çekenler ama konuşulması gereken asıl başka konular mevcut. 
Evet Üniversite kuruldu ve açılışı gerçekleşti ama şu ana çok önemli eksiklikleri mevcut. 

**
Üniversitenin oluşum sürecinde yapılması gereken pek çok şey var. Öğrenci otomasyonu ve Elektronik Belge Yönetim Sisteminin kurulmasının tamamlanması önemli gelişmeler. Bununla birlikte yılbaşına kadar öncelikle temizlik, güvenlik ve yemek ihalelerinin tamamlanması gerekiyor.  Öğrencilerin geçmiş yıllarda çektikleri mağduriyetlere dair çok sayıda  elimizde veri var. İhalelerde mutlaka kalite fiyat  dengesi baz alınmalı.  Üniversite arazisinin genişletilmesi de önemli öncelikler arasında sayılabilir. Yine yerleşke planının yapılması diğer hazırlıklar için bir ön şart niteliğinde. Bu plan aracılığıyla üniversite yerleşkesinin eldeki toprak parçasına nasıl yerleştirileceği ve gelecekteki büyüme alanları ve üniversitenin kentle nasıl bir ilişki içine olduğu da belirlenecek. Ardından da öncelikle Merkezi Yemekhane, Merkezi Kütüphane ve Rektörlük binası başta olmak üzere ilk hizmet binalarının ihalelerinin yapılması ve inşaatlarının başlaması gerekiyor. Bu süreçte tüm binalara aynı anda başlamak mümkün olmadığı için, (aynı anda üç bina yatırımına izin var, biri bittikten sonra diğeri başlayabiliyor) bu konuda da stratejik davranılması gerekiyor. Çünkü kuruluş kanununda yer alan birimlerin binaları, (Denizcilik Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Uygulamalı Bilimler Fakültesi, Ziraat Fakültesi) sırada beklerken Açık ve Kapalı Spor Sahaları ve Kültür ve Kongre Merkezi gibi ihtiyaçlar da bekleme listesinde yer alıyor.

**

Burada bahsettiklerim fiziksel anlamda ihtiyacı duyulan alanlar. İnsan kaynağı planlaması ve üniversitenin hangi alanlarda uzmanlaşacağı hakkında alınacak kararlar gelecek için büyük önem arz ediyor.  İnsan kaynağı bağlamında üniversitenin hemen hemen boş konumda olan idari kadrolarının liyakat sahibi isimlerle güçlendirilmesi gerekmektedir. Liyakat sahibi olmakla kastedilen yeterli eğitime sahip, konusunda bilgili, tecrübeli ve aynı zamanda yeni üniversitenin kurulması sürecinde fedakârca çalışmaya hazır olan kısaca çalışkan kişilerdir. Başta daire başkanlıkları atamaları olmak üzere hemen her kademedeki atamalarda bu ilkenin dikkate alınması gerekmektedir.     
Üniversitenin nüvesini İİBF oluşturmaktadır. Meslek sınavlarında kendi alanlarında iyi dereceler alan mezunlar yetiştiren İİBF’nin gelecekte kadrosunun güçlenmesiyle üniversitenin lokomotif kurumu olması olasıdır. Buradaki birikim gelecek için önemli bir sermayedir. Ancak yeni fakülte ve enstitü gibi birimlerin kurulması bir o kadar zorlu ve meşakkatli bir süreç olacaktır. İhtiyaç duyulan yönetmelik, yönerge ve diğer düzenlemelerin hazırlanması yönetimin her birimini oldukça meşgul edecektir. 

**
Ancak üniversitenin hangi alanlarda uzmanlaşacağı ve nasıl büyüyeceği konusu hem yerel paydaşların katılımı ve dile getirecekleri ihtiyaçları, hem de ulusal seviyede gözlemlenen arz ve talep seviyeleri göz önünde bulundurularak karara bağlanmalıdır. Özellikle bölge ekonomisine yönelik branşlara öncelik verilmesi rasyonel olacaktır.  Kamuoyunda var olan birden büyüme talepleri uzun vadede sıkıntı kaynağı olabilir. Bu nedenle hızlı büyüme yerine kaliteli büyüme hedefine öncelik verilmesi oldukça önemlidir. Hızlıca yeni bölümler açmak yerine açılan bölümlerde yetkinleşerek ilerlemek kaliteli bir büyümeyi sağlamak açısından çok önemli görünmektedir. 
Üniversite özellikle coğrafi konumu nedeniyle akademik kadro temininde büyük bir zorluk yaşamayacaktır. Akademik kadronun oluşturulması sürecinde ki genel sıkıntımız burada da kendisini gösterecektir kuşkusuz. Görevlendirmelerde   liyakata önem verilmesi ve özellikle alınacak kişilerde araştırma-yayın açısından aranacak niteliklerin yüksek tutulması üniversitenin uzun vadedeki başarısını ciddi anlamda etkileyecek olması konusunda herkesin hemfikir olduğunu söyleyebilirim..  

**
Daha burada sayması mümkün olmayan  irili ufaklı pek çok iş daha var ve sözün özü, kurucu rektör Prof. Dr. Süleyman Özdemir’i zorlu bir süreç bekliyor. Hem çok çalışması , birlikte olacağı çalışma arkadaşlarını iyi seçmesi , rasyonel çalıştırması, hem de yerel-merkezi seviyelerdeki kaynakları harekete geçirmesi  için  tüm bürokratik  ilişkilerde pozitif duruş göstermesi gerekecek.

 Sözün özü  zorlu bir sürecin kaptanı olarak pek çok şey ona bağlı.