ESASEN KAYBEDEN MİLLET Mİ, YOKSA PARTİLİ (PARTİLER) BELEDİYE BAŞKANLARI MI?
İnsanın hanesi ne kadar kullanışlı ve güzelse yaşam kalitesi o kadar artar.
İyide hanemiz sadece evden ibaret mi?
Asla! Yaşadığımız ev, apartman, sokak, mahalle, şehir ve memleketimiz hepsi küçükten büyüğe doğru birer "hane"mizdir.
Hanelerimiz ne kadar kullanışlı ne kadar rahat yaşam sunuyorsa bizlere bir o kadar mutlu bir hayat süreriz.
Bu hanelerden bulunduğumuz şehirlere odaklanırsak;
Mesela ağaçtan, yeşillikten ve parklardan yoksun ve trafik sorunu olan bir şehirde yaşayan halkın mutluluk oranı ile her tarafı yeşillikler ağaçlar ile donatılmış, çocukların rahatça oynayabildiği parkların olduğu bir şehirdeki insanların mutluluk oranı aynı mıdır?
Şehirlerimizin güzelleşmesini sadece belediyelere ve belediye yönetimlerine bağlıyorsak büyük bir yanılgı içindeyizdir.
Bilinçli ve demokratik bir seçmen olamıyorsak belediye ve belediye yönetimlerine suçu tamamen yüklemenin bir manası yok.
*
Biliyorum yerel seçimlere bir yıldan fazla bir zaman var.
Fakat zamanın ötesinde ve partilerin üstünde bir seçmen ehliyetimiz olmadığında hem zamana yenik düşüyoruz hem de partilere boyun eğiyoruz.
Seçim zamanı yaklaştığında genellikle aklımızdaki partiler ve partilerin çıkaracağı başkan adayları oluyor.
Benim partim kazansın veya falanca parti kazanmasın. Bu bakış açımız futbol takımı tutma geleneğinden farklı değil.
Partilerin ve çıkarmış olduğu adayların elbette önemi vardır, fakat gücünü partiden alan, partinin gücünü kullanan adaylar değil, liyakati ve niceliği sayesinde mensup olduğu partisine güç veren adaylar önemlidir.
*
Millet olarak belediye seçimleri için seçim zamanı geldiği zaman A,B,C partilerinden birisine ağırlıklı oy verilerek adaylardan birisini belediye başkanı seçiyoruz.
Oy çoğunluğu ile seçtiğimiz adayla birlikte çoğunluk mutluluk içinde bir dönemin geçeceğine inanıp mesrur oluyor!
Fakat adayın seçilmesi ile iş bitmiyor. Asıl bundan sonra iş başlıyor.
Yukarıdaki demokratik toplumdan kastım burası içindir. Yani demokrasi sadece seçmek ve seçilmek olmadığı gibi, insanların sadece oy kullanarak demokratik olduğunu zannetmesi büyük bir hezeyandır.
Seçilen yönetimin yaptığı hizmetleri hakkıyla teslim etmek ve yapmadığı hizmetleri de neden yapmadı diye adil bir şekilde sorgulamak önemlidir. Yönetime geri bildirim veren, istek şikayetleri kadar memnuniyetini de dile getiren toplumlar demokratik olur. Sadece seçim sonuçları ile demokrasi görevi asla bitmiyor...
*
Seçim sonrası görevimiz olduğu kadar seçim öncesi de görevlerimiz var.
Bazen olur ki; seçilen belediye başkanı kurumsal yapı işleyişinde çok yetkin olmayabilir ama belediye kadrosu profesyonel olur ve belediye başkanına görev süresi içerisinde içten destek verir mutlaka yerleşim yerine iyi hizmetler yapılır,hem seçilen belediye başkanı, hem de belediyenin mevcut kadrosu çok iyi olup, uyum içerisinde ekip ve başkan el ele vererek o yerleşim yerini halka dönük müthiş projelerle uçururlar.
Ve en son olarak bazen olur ki; ekip çok liyakatli değildir ve bununla beraber ister belediye başkanı liyakatli olsun isterse liyakatsiz olsun o zaman muhtelif yerleşim yeri hizmet cihetiyle kökten kaybetmiş olur.
Üçüncü durum sonucunda bulunduğu yerleşim yerine yeterli hizmet alamayan millet bu defa farklı bir partiye oy vererek sözde başarısız gördüğü belediye başkanını seçtirmeyerek ceza verdiğini düşünüyor.
Oysa asıl cezayı millet kendisine vermiş oluyor.
(Bir dönemi heba ettirerek)
İnsanlar belediye başkanını 2.defa en fazla seçtirmemekle beraber (sözde cezalandırarak) kimse neden hizmet sağlamadın diye hesap soramıyor?. Ama kaybedilen yıllar tamamen milletin oluyor.!
Esasen yukarıdaki; ilk iki sebep çok nadir denk geliyor. Umumiyetle üçüncü şık göz önüne alındığı zaman belediye seçimleri çoğunlukla hüsranla sonuçlanıyor.
*
Bilinçli ve demokratik bir toplum olma yolunda zamana ve partilere yenik düşmeyelim...
Hüseyin Tekkol /Bandırma/ 08-10-2022