ODTÜ Üniversitesinin ve Bahçeşehir Üniversitesinin İstanbul'un trafiği ile ilgili hazırladıkları "İstanbul'da insanlar işe git gel günün ortalama 3 saatini trafikte geçiriyorlar "şeklindeki raporunu duyduktan sonra
Aklıma Cunda'da bir estaurantta Ayvalık'ı küçümseyen bir İstanbul'lu ile yaptığım ağız dalaşı geldi.
O zaman masalar şimdiki gibi içeri çekilmiş değil deniz kenarındaydı
yaz sonu falandı , herkesin elini ayağını çektiği bir dönemdi.
Ayvalık merkezde canım sıkıldı atladım Cunda'ya gittim.
Bir iki meze kavun peynir karadiken (Deniz kestanesi) ve bir duble rakı denizi seyrediyorum.
Deniz çarşaf gibi hiç kıpırtı yok , tek dalgalanma karabatakların dalıp çıkıp balık koşturmalarından kaynaklanan hafif su kıpırtıları.
Derken yan masaya bir çift geldi.
Mezelerini söylediler rakılarını söylediler konuşuyorlar.
Benim gözüm denizde ama kulağım ister istemez onların konuşmasında.
Konuşmalarından anladım adam karısına Antalya'ya şirket toplantısına gidiyorum deyip sevgilisini almış Ayvalık'a gelmiş.
Çok olur böyle şeyler Ayvalık'ta.
Bir müddet sonra alkol etkisini gösterdi ve masada gerilim baş gösterdi.
Sebep , kadın ortamın güzelliğinden çok etkilenmiş olmalı ki akşam olan dönüş tarihini erteleyip bir iki gün daha fazla kalmak istedi Ayvalık'ta.
Adam olmaz diyor ille de bu akşam gideceğiz diyor.
Kadın kalalım diyor.
Adam gidelim
Kadın kalalım derken adam ''Ne var burada bok mu var Ayvalık'ta'' dedi.
Eee çizmeyi aştın sen şimdi.
''Beyefendi bakar mısın , ben buralıyım Ayvalıklıyım , buranın yerlisiyim burada doğdum , öyle bok mu var Ayvalık'ta deyip terbiyesizlik yapma yoksa kendini denizde bulursun şimdi'' dedim.
''Beğenmiyorsan niye geldin arkadaş , Ayvalık'ta bir bok yoksa niye oturuyorsun yiyor içiyorsun burada''.
Kadın benim çıkışımdan memnun oldu ki adama çaktırmadan döndü gülümsedi bana.
Adam ayağa kalktı ''Ben gidiyorum geliyor musun'' dedi kadına.
Kadın ''Ben iki gün daha burada kalacağım sen git istiyorsan'' dedi adama.
Ve adam bıraktı kadını çekti gitti.
Sonra ne mi oldu ?
Arkası yarın.
22-12-2023/AYVALIK GÜNLÜĞÜ /HALİL UNCU