Kavaze

Kavaze

Asgari ücret, emekli ve memur maaşları; düşük gösterilen enflasyon oranına paralel belirleniyor. Refah payı ilavesi yapılsa da artan ücretler, pahalılık karşısında yeterli olamıyor. Sabit gelirli, yıllardır geçim sıkıntısı ile inim inim inliyor.

Son enflasyon rakamı, beklentinin üstünde açıklandı.

Düşük enflasyon baz alınarak maaşına zam yapılanlar kaybetti!

Adalet anlayışı yara aldı!

“Adalet, mülkün temeli” sözü boşa çıktı.

**

Durup dururken demezseniz, soracağım:

Hamam ve tuvalet hijyeninde bir numara olan, ruh hastalarına su sesi ve müzikle şifa dağıtan, doğaya saygılı, çok kültürlü, çok sesli, tarikatları devlet işlerine bulaştırmayan, etnik ayrımcılık yapmayan Osmanlı neden çöktü?

Neden Avrupa’nın hasta adamı oldu?

Hatırlayınız, Osmanlı Devleti’nin güçlü olduğu dönemlerde, adalet sistemi bugünün tam tersi işliyordu. Avrupa başta olmak üzere başka toplumların imrendiği, kıskandığı kadar iyiydi. Adaletin yerini: rüşvet, adam kayırma, çıkar, bal tutanın parmağını yalar anlayışı, israf alınca; hukukun üstünlüğü bitti, devlet hızla çöküşün eşiğine geldi, halkın devlete olan güveni zayıfladı.

Devlet ciddiyeti zedelendi.

Avrupa ülkelerine verilen ayrıcalıklar, sanayileşememe, dış borçların geri ödenememesi, tarımın tepetaklak olması da çöküşü hızlandırmıştır. Başka sebepler de eklenebilir, ama temel neden; hukukun üstünlüğünün kaybolması, rüşvet, çıkarcılık, kayırmacılık ve devlet ciddiyetinin törpülenmesidir.

**

Sultan Abdülaziz ve Vezir-i Azam Ali Paşa arasında geçtiği iddia edilen fıkrayı okuyalım.

Padişah, içlerinde vezir-i azamın (başbakan) da olduğu diğer saray ileri gelenleri ile hokkabaz gösterisi seyrediyormuş…

Padişah, vezir-i azama şakayla karışık:

“Paşa şu kavazeyi (hokkabaz külahını) başına tak bakalım, yakışacak mı?” der.

“Ferman efendimizindir” diyen vezir-i azam, koynundan mührü hümayunu (Başbakanlık mührü) çıkarmış ve padişaha uzatarak istifasını sunar.

Bu davranışa bozulan padişah, “Ne oluyor, Paşa?” diye sorar.

Vezir- Azam:

“Devleti Aliye’nizin Sadaret makamını işgal eden (başbakanı olan) adam, bu rütbede kaldıkça başına kavaze koymaz!” diye cevap verir.

Her devirde olduğu gibi Osmanlı’nın çöküş döneminde de devlet ciddiyetine önem veren, adalet kavramına sarılan, hukukun üstünlüğünü sağlamak için mücadele eden ‘Ali Paşa’lar’ olmuştur, ama çöküş önlenememiştir.

**

Fransız düşünür Tocqueville’nin 1940’lı yıllarda yazdığı günümüze ışık tutan satırları ile bitirelim:

“Eşitlik anlayışının temeli olan demokrasi, iktidarı eninde sonunda ele geçirir, ama yasa koyucular demokrasinin kusurlarını düzeltmek yerine onu yönetimden uzaklaştırmaya çalışır.”

09-09-2023/SÜHA ORAL/ ERDEK-TATLISU