KÖLE
Harp Okulu’ndan mezun olan teğmenler, “Mustafa Kemal’in askeriyiz!” coşkusu ardından:
“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız ve şerefimizle öleceğiz. Ne mutlu Türküm diyene!” diyerek geleneksel cümleleri içtenlikle tekrarladılar.
Bu sözlerden korkan KÖLE ruhlu klavyeler, EV ZENCİSİ refleksiyle darbeci arayışına girişti.
MSB kaynakları da inceleme başlatıldığını; kastı, kusuru ve ihmali olan personel hakkında işlem yapılacağını açıkladı.
Hayırdır?
*
Köle ve ev zencisi neydi hatırlayalım.
*
Kölelik: Amerika özelinde, özgürlüğü elinden alınmış kara derili insanların, beyaz derili insana KUL edilmesi, ölümüne çalıştırılmasıydı.
Kendisi de siyah derili olan aktivist- politikacı Malcolm X, evde çalışan kölelerin tarlada çalışan kölelere göre efendilerine daha yumuşak ve korumacı davrandığını iddia etmişti… Oysa; kölenin evde çalışıp yumuşak davranışlı olması ile tarlada çalışıp davranışının sert olması arasında EFENDİ açısından fark yoktu.
Alınıp satılır, emirlere boyun eğer, en küçük karşı çıkışta ırkçı beyaz derililerden oluşan Ku Klux Klan’ın hedefi olur, feci şekilde öldürülürlerdi.
(Ev zencisi deyince beyaz köle İsuara’yı, tarla zencisi deyince Kunta Kinte’yi düşünün ki eziyet kokan, ırkçılık ve küçümseme dolu KÖLELİK kavramı
daha net anlaşılsın. Malum, toplum olarak her şeyi dizilerden öğrenmeyi severiz…)
*
Zaman ilerledikçe tanım değişti.
Köleler, Dünya’nın her yerinde tıka basa yiyerek semiren, han hamam sahibi olup zenginleşen, sömürgeci EFENDİLERİNİ övdüğü sürece kendini “özgür” zanneden insanlardan oluşmaya başladı.
*
Tv dizilerinden örnek verdik, öyle devam edelim.
Kanuni Sultan Süleyman, kızıyla evlenmesi söz konusu olduğunda Rüstem Paşa’yı muayene ettirir. Paşa’nın bitli olduğu, cüzzamlı olmadığı anlaşılınca düğüne izin verir.
Bit, ona “Kehle-i İkbal” (şansı bitle açılan) sıfatı kazandırır. Damat ve sadrazam olduktan sonra Osmanlı’da rüşveti tarifeye bağlayan “Ebvab-ı Rüşvet Fatihi” (rüşvet kapısının fatihi) olur.
Paşa, Saraybosna’dan İstanbul’a getirildikten sonra devşirmiş; zengin, yetkin ve ulaşılmaz mevkide olsa da Süleyman’ın KULU’dur.
*
Ülkemizin siyasetinde, ticaretinde, gazeteleri ve televizyonları gibi iletişim araçlarında, dini inançların hayata geçirilmesinde; geçmişi karanlık, gerici güçlere tapan köleler vardır ve çıkarları haricinde toplumun özlediği her şeyi karalamak onların maaş fişidir.
Atatürk’e, ‘teğmenlere’; laikliğe, çağdaş eğitime karşı çıkışları menfaatlerini kaybetme korkusundan…
Tarih, onları para ve koltuk uğruna ihanet edenler olarak yazmakla kalmayacak, kime kölelik ettiklerini, kimin ev zencisi olduklarının altını çize çize anlatacaktır.
05-09-2024 SÜHA ORAL