Pi Pi Pi

HAKKI BİLİR’İN “Pİ Pİ Pİ” AÇIKLAMASI

Tam kahveden çıkacaktım, soğuktan korunmak için atkısına dolanmış Hakkı Bilir, kapıdan adımını atar atmaz beni gördü (hoş kahvede benden başka kimse de yoktu ya), yanımdaki sandalyeye oturduktan sonra,

-Hadi bakalım, bir orta kahve söyle bana…

“Gideceğim işim var,” desem olmayacaktı, ocakçıya: ”Bize bir çay, bir orta kahve” diye seslendim.

Koltuğunun altındaki gazeteleri masaya bırakıp sordu,

-Sen, PPP yazılıp; Pi Pi Pi olarak okunabilen şeyin ne olduğunu biliyor musun?

-Evet, Public Private Partnerships kelimelerinin baş harfleri. Türkçesi: Kamu Özel Ortaklığı.

-Doğru ama öyle olmayabilir de…

-Nasıl yani? Yanlış mı biliyor muşum?

-Bak sana anlatayım:

Yoksullukla mücadele edilecekti, en büyük sorunumuz pahallılık oldu.

Yasaklarla boğuşulacaktı, yasalara uyulmadığından padişahlık dönemi aranır hale geldi.

Yolsuzluk yok edilecekti, partizanlıkla verilen ihaleler manşetlerde yerini aldı.

Anlayacağın:

Pahallılık

Padişahlık

Partizanlık ile özetlenebilecek ‘PPP’ işte bu kelimelerin ilk harfleridir.

İster, ‘3P’ de; ister İngilizce ‘Three P’ yaz, ‘Tri Pi’ veya Pi Pi Pi oku! Benim için fark etmez.

Gülümsedim, koyu bir muhalif olduğunu bildiğim Hakkı, devam etti:

- Bak, na şuraya yazıyorum… 3Y ile geldiler ama 3P ile gidecekler.

- Sen, şimdi ne zaman gideceklerini filanda anlatırsın ama benim zamanım yok. Lütfen kusura bakma sonra konuşuruz.

-Tamam, sonra konuşuruz. Unutma, 3Y ile geldiler, 3P ile gidecekler…

Kristal’de Tahsin’le buluşacaktım, çayımı birkaç büyük yudumla bitirip kalktım.

Politikanın formüle edilmesinden hiç hoşlanmasam da Pi Pi Pi ile yapılan yolların, köprülerin hastanelerin, hava alanlarının ekonomiye zarar vermesinden herkes gibi rahatsızdım.

Dolmuş beklerken, iğneden ipliğe yapılan zamları düşündüm.

Duraktaki yaşlıca bir hanımefendi, zamlardan bıkmış bir eda ile:

“Dolmuş fiyatları da arttı mı?” diye sordu.

Sustum,

“Bilmiyorum, artmadı ise yakında artacaktır,” diyemedim. Yol boyunca etrafa bakındım, soğuk havadan mı pahalılıktan mı kestiremedim, kimseler yoktu.

Dolmuştan buluşacağımız yerin yanında inip, kapıya doğru yürüdüm. İçeri girmeden tuvalete uğradım; elini yıkayan adamın biri,

“İçerken öde, işerken öde… Buna cüzdan mı dayanır,” diye laf attı, duymazdan geldim.

Telefonum çaldı, Tahsin arıyordu…

-Ben, biraz gecikeceğim, dedi.

-Hayırdır?

-Harçlığım yoktu. 10 dolar bozdurmak için kuyumcuya uğramıştım; hem vakit, hem nakit kaybettim. Bekle, yarım saat sonra yanındayım. “Kur korumalı TL Vadeli Mevduat” hakkında konuşuruz…

-Tamam, ben de yeni öğrendiğim ‘Tri Pi’ nin ne olduğunu anlatırım.

22-12-2021/SÜHA ORAL