TANAP Azerbaycan ve Türkiye kardeşliği
TANAP Azerbaycan ve Türkiye kardeşliği açısından Günümüz dünyasında, politika ile uğraşan araştırmacıların bir çoğu, böyle cümleyi ezberleyerek bir ağızdan söyler,
“Devletler arası arkadaşlık ve ya kardeşlik yoktur sadece çıkarlar vardır”
Biz tabiki, tarafsız baktığımız zaman, tarafların, bazılarının, bu yaklaşıma hakk vericek argümanlarının olmasını ve ya bunun aksine zıt bir argümana sahip başka insanlarıda göre biliriz. Tabiki, böyle farklı yaklaşımların olması, liberalizmin doğurduğu ve biz insan oğlunun da sahip olduğu doğal hakdan başka bir şey değildir.
Peki, bu ilke tüm devletler için geçerlimi?
Bunun için bizlerin, kardeşlik ve çıkar kelimelerinin anlamlarının ne olduğunu bilmemiz gerekmiyormu?
Tabiki, bu gerekli. “Kardeş” kelimesi anlam itibari ile, “aynı karından doğma anlamı vermekdedir”. Bu kelimenin böyle olmasını, politik olarak açıklarsak, ayni kimliyi taşıyan aynı temelden gelen anlamını vermekdedir. Peki biz, bu kelimeyi Azerbaycan ve Türkiye için kullana bilirmiyiz?
Tabiki, Evet.
Uluslararası politikaya baktıkda, bizleri realist akımın savunduğu dünyadan başka bir şey beklememekdedir. Devletlerin kendi çıkarlarını koruması için müttefiğini satması ve ya onu işgal etmesi artık uluslararası politka için sadece sıradan bir olay olmakla kalmaktadır.
II dünya savaşına baksak, Mihver devletler diye bir oluşum karşımıza çıkmakdadır. Hitler-Mussolini, geçen tarihi kanıtlarda, bir-birilerine güçlü saygı duyduklarını hatta devamlı desteklediğini ve kendi devletinin işgale uğrayacağını öleceğini bilmesine rağmen Hitler`e desteyini devam etdirdiğini görmekdeyiz. Buna karşın Hitler, Mussolino Yunanıstanla savaşta mağlub olduğu zaman bile Mussolinoyu desteklemişdir. Sonuçta her ikisinin kaderi ölümle sonuçlanmışdır. Ama bakalım aynı tarihe, Hitlerle-Franko arasıda güçlü ilişki olmasına rağmen, Hitler, Frankoya askeri olarak, İspanyada, baş kaldıranları susturmakda yardım etmiş ama Franko kendi devletinin egemenliğini korumak için yakın arkadaş dediği Almanya`ya hiç bir askeri yardım yapmamışdır. Sonuç olarak. Franko kendi çıkarını korumuş ve Hitler için kendi egemenliğinden olmak istememişdi.
Bu tarihden alıntıları, günümüz müslüman ülkelerindede göre biliriz.
1967 yılı İsrail-Arab savaşı sırasında İsrailin nasıl tek başına diğer devletleri geri püskürtüğünü gördük. Tabiki, İsrail, istihparata ve askeri güçü sahipti. Ama aynı dine inan ve inancı yüksek olanların bu savaşı kaybetmesi ve sonrası sorgulanacak cinsden, ve şu andada müslüman devletler arasında aynı dine aynı kitapa inanmalarına rağmen sadece karşılıklı çıkar söz konusu. Hem avrupa hem asya da bulunan Türkiye-Azerbaycan da aynı kaderi paylaşmaktadır. Bu kader, az önce anlatdığımız gibi “Kardeş” statüsüne sahiptir. Yani, aynı karından gelmesi misali, aynı kader, aynı kültür ve aynı din olması. Tabiki, zamanında diğer üçüncü devletlerin pusu ve oyunları yüzünden, her iki bölgede olan eski devletler zaman-zaman savaşmış ama uygarlıkların modernleşmesi ile bu değişiklik kendisini kardeşlik ve arkadaşlığa vermişdir. Buna ilk örnek verirsek, 1918 yılı yeni kurulan Azerbaycan Demokratik Devleti`ne yapılan Sultan Mehmet Reşet han`ın desteklediği “Kafkaz İslam Ordusu”nu, 1990-1992 yılları arası Süleyman Demirel`in Nahçıvana, enerji desteği, 2002 yılı sonrası Receb Tayyip Erdoğan ve İlham Aliyev kardeşliği ile Azerbaycan`ın enerji politikasının hayata geçirilmesinde Türkiyenin köprü rolü oynaması her iki devletin bir-birine olan ilgisiyle daha da güçlenmişdir. Tabiki bunun yanısıra. Dağlık Karabağ gibi büyük katliamları barından bir sorunun çözümü ve Azerbaycan`ın toprak egemenliğinin korunması için Türkiye büyük güçle, Azerbaycan`ın yanında daim durmuştur.
Türkiye`nin böyle kardeşlik sergilemesi, Türkiyenin olmadığı konferanslarda, Azerbaycan`ın Türkiye aleyhine her hangi bir argümanı nasıl püskürtdüğünü görmekteyiz.
Tabiki, bu kardeşliği daha da güçlü tutmak ve dünya barışını bozucak güçlere karşı her iki devletinde ayakta kalması için güçlü ekonomiye ve enerji yatırımlarına sahip olması lazım. Son olarak, bu kardeşliği daha da güçlendirecek, TANAP projesi tamamlandı.
TANAP hakkında bilgi verirsek,
Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi, TANAP, projesinin amacı, Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz 2 Gaz Sahası ve Hazar Denizi’nin güneyindeki diğer sahalarda üretilen doğal gazın öncelikle Türkiye’ye, ardından Avrupa’ya taşınmasıdır. TANAP, Güney Kafkasya Boru Hattı (SCP) ve Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) ile birleşerek Güney Doğal Gaz Koridorunu oluşturmaktadır. TANAP, Türkiye Gürcistan sınırında Ardahan ili Posof ilçesi Türkgözü köyünden başlayarak Ardahan, Kars, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Giresun, Sivas, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ ve Edirne olmak üzere 20 ilden geçecek ve Yunanistan sınırında Edirne’nin İpsala ilçesinde son bulacaktır. Bu noktadan, Avrupa ülkelerine doğal gaz aktaracak olan TAP Doğal Gaz Boru Hattı’na bağlanacaktır. Proje kapsamında Türkiye sınırları içerisinde biri Eskişehir ve diğeri Trakya’da olmak üzere, ulusal doğal gaz iletim şebekesine bağlantı için iki çıkış noktası yer alacaktır. TANAP Doğal Gaz Boru Hattı sistemi; 19 kilometresi Marmara Deniz geçişi olmak üzere toplam 1850 km ana hat ile Türkiye içerisindeki çıkış noktalarına olan bağlantı hatlarının işletmesinde kullanılmak üzere sayı ve nitelikleri aşağıda belirtilen yer üstü tesislerinden oluşmaktadır: Bunlar TANAP`ın görünen tarafları görünmeyen taraflarındaysa, söylediğimiz gibi, her iki kardeş devletin, barışı bozucak güçlere karşı durması için, her iki tarafında güçlenmesi lazım.
Kardeş olduğu zaman, bir-birini desteklem vardır ya bu o. Bu devletlerin güçlerini zayıflatmak ve bu dev projenin önünü kapamak için bu projeye alternativ olarak, Doğu Gaz Koridoru`nu kurdular. Bu kurulum vasitasıyla, Mısır, GKRY, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin gibi devletlerin katılımıyla, TANAP`a alternativ olucak kemer vasıtasıyla, gazın avrupaya satılması ön görülmekteydi. Ama bu projeninin tutarı fazla olduğundan daha görüşmeler sürüyor.
Sonuç olaraksa, TANAP her iki devletin kardeşliğinin eseridir, her ikisinin kaderidir. Projenin böyle denli, güçlü olması her iki devleti de bölgede etkin role getiricekdir.
Yadigar Nagiyev
26-12-2019/BANDIRMA
EDİT NOTU: Yazı metni Azerbaycan diyalektiğiyle yazılmıştır.