Et+Süt Sorunu = Ot Sorunu

"Hayvancılığın temel karlılığı kaliteli kaba yemin yeterli ve ucuza sağlanması ile mümkündür.

Bu gerçeklerden hareketle 2010 yılında İzmir’de kurulan bir şirket sessiz sedasız Türkiye’nin değil ama Bulgaristan, Gürcistan, Arabistan, Kuzey Kıbrıs, Yunanistan ve son olarak Japonya’ya teknoloji ihraç ederek bu ülkedeki hayvancılık işletmelerinin ot sorununu çözüm getirme iddiasındadır."

ET+SÜT SORUNU= OT SORUNU

 

Çiftçinin derdi saymakla bitmez. Hele ki son dönemde gündemde daha fazla yer işgal eden hayvancılık sektörünün sıkıntıları hiç bitmez. Sektörün en büyük girdilerinden biri yem maliyetleridir. Yem maliyetlerini düşürebilmenin yollarını bulmak zorundayız. Bu konuda birçok çalışmalar yapılmakta yeni modeller geliştirilmektedir. Bilindik bir teknoloji olan topraksız tarım teknolojileri kaba yem üretiminde de yaygınlaşmakta.

Hayvan beslemede kullanılan kaba yem kaynaklarına bakıldığında kaba yem ihtiyacının büyük bir oranı sap-saman olarak adlandırılan serin iklim tahıllarının artıklarından, bir kısmı çayır mera alanlarından, kalan diğer kısmı ise muhtelif yem bitkisi ekimlerinden ve muhtelif silaj çeşitlerinden karşılandığı bilinmektedir. Hayvan beslemede kullanılan yukarda sayılan kaynakların muhafazası, besin madde içerikleri ve sindirilebilirlikleri büyük oranda değişkenlik göstermektedir.

Tarım alanları kullanımı açısından sınıra ulaşmıştır. Yeni tarım alanlarının geliştirilmesi mevcut orman ve mera alanlarının tarıma açılması hem olası değil hem de çevre dengesi açısından doğru değildir. Sanayi toplumuna geçiş, AB ülkelerinin Ortak Tarım Politikaları ve Dünya Ticaret Örgütünün yönlendirmeleri ile ülkemizin tarımsal üretiminde çeşitlilik kaybolmuş, mono-kültür tarım egemen hale gelmiştir. Bu koşullar içersinde yem bitkisi ekim alanlarının arttırılması ve kaba yem açığının kapatılması yakın bir gelecekte olası görünmemektedir.

Özellikle süt ve et verimi yüksek kültür ırkı sığırlardan beklenilen verimin alınabilmesinin temel koşulu onların en az maliyetle ve en iyi şekilde beslenmesine bağlıdır. Özetle; Hayvancılığın temel karlılığı kaliteli kaba yemin yeterli ve ucuza sağlanması ile mümkündür.

Bu gerçeklerden hareketle 2010 yılında İzmir’de kurulan bir şirket sessiz sedasız Türkiye’nin değil ama Bulgaristan, Gürcistan, Arabistan, Kuzey Kıbrıs, Yunanistan ve son olarak Japonya’ya teknoloji ihraç ederek bu ülkedeki hayvancılık işletmelerinin ot sorununu çözüm getirme iddiasındadır.

Bu iddia AB projlerinde de destek bulmuş Bulgaristan’da belli kriterler dahilinde her işletmeye bir Hasılmatik, Yunanistan’da da her adaya bir hasılmatik şeklinde projelendirilmiş ve AB desteğini almıştır.

Hasılmatik nedir?

Hasılmatik kısaca topraksız tarım teknolojilerinden biridir. Hayvan beslenmesinde önemli olan kaliteli kaba yemi, çok ucuz maliyetle; topraksız, gübresiz ve hiçbir kimyasal kullanmadan her gün, kaliteli, taze, besin değeri çok yüksek, sağlıklı ve organik olarak temin etmek için geliştirilen alternatif kaba yem üretim ünitesidir.

Böylelikle, sadece kaba yem üretimi değil, hayvancılık sektörüne kaba yem üretimi için tahsis edilen tarımsal alanların, tekrar insanların beslenmesi için bitkisel üretime kazandırılması gibi çok önemli bir katma değer de sağlamaktadır.

Hasılmatik teknolojisini kısaca tarif edecek olursak serin iklim tahıl tohumlarından topraksız, gübresiz ve hiçbir kimyasal kullanmadan kaliteli kaba yem üretimini gerçekleştiren bir yetiştirme kabinidir. Hayvancılık için yılın 365 gününde yeşil ve taze kaba yem yetiştirmek amacıyla programlanmış olup, arpa ve benzeri tahılların en kısa sürede, en verimli bir şekilde en uygun doğa şartlarını sağlayarak yetiştirmeye programlı otomatik bir sistemdir.

Hasılmatik’ in üretim tekniği bilimsel olarak uzun süredir biliniyor olmasına karşın ilk kez seri olarak üretilen kontinü yem üretimi yapabilen ilk yeşil yem üretimi yapan bir sistemdir. Teknoloji kontinü olarak ilk Avustralya'da üretilmiş, şu anda Avustralya, ABD, İngiltere, Yeni Zelanda ve Kanada' da kullanılmaktadır.

Sistem; Kapalı bir alan içinde montaj için kullanılabilir nitelikte bir çeşme suyu, 220 voltluk elektrik prizine ihtiyaç duymaktadır.

Bugün Japonya’nın ithal ettiği bu teknolojiden acaba Tarım Bakanlığının ne kadar haberi var? Ot sorununu büyük boyutta balya bağlamakla çözeceğini sanan Tarım Bakanlığı her türlü balya makinesi teminini destekleme ve hibe kapsamına alırken, ülkedeki destekleme sisteminin lobiye dayandığının bir göstergesidir.

Ülkemizde ve dünyada her geçen gün artan nüfusu sağlıklı beslemenin yolu laboratuar koşullarında sentetik et üretmek değildir. Yeni tarım sistemlerini uygulamak ve desteklemektir. Türkiye’ topraklarını büyütemeyeceğine göre dikey tarım sistemlerini göz ardı edemez. Dikey tarım sisteminin öncüsü konumundaki Japonya bu teknolojiyi ithal etme ihtiyacı duyuyorsa oturup bir kez daha düşünmek gerekir.

Sayıları 40’lara bulan Ziraat Fakülteleri ve hayvancılık konusunda araştırma yapan bunca enstitüden sadece Ç.Kale Ziraat Fakültesi ve Burdur Mehmet Akif Üniversitesi işin bilimsel ve ekonomi boyutunda çalışma yapmaktadır. Üniversiteler arasında bu sistemin öncülüğünü Ç.Kale 18 Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi yapmıştır.

Son olarak 20 Eylül itibariyle Gönen’de bir çiftlik günlük 3 ton hasıl üreten sistemi kurmuş alternatif yem üretim sistemlerine kapılarını açmıştır.

Bakanlık ve araştırma enstitüleri her zaman olduğu gibi bu konuda da üreticinin gerisinde kalmıştır.

Ama beylere sorarsanız, ülke tarımına çağ atlatmışlardır. Tabi ki rüyalarında…

CEVDET AYAN - BANDIRMA /26-09-2019