Kaynayan Cadı Kazanı ve Bandırmaspor

Kaynayan Cadı Kazanı ve Bandırmaspor

Bandırma'da yaşıyor, bu şehrin ekmeğini bölüşüyor, suyunu içiyor ve günün birinde yaşadığınız kente hizmet etmek adına herhangi bir sosyal sorumluluk projesinde yer aldıysanız, işiniz çok zor. Hele hele siyaset, dernek, oda gibi toplumsal işlerin içinde olup önemli görevler üstlendiyseniz, yandınız. Çünkü Bandırma'da bu işlere gireceğinize gidin ailenizle ilgilenin, torun bakın, memlekete hayırlı insanlar yetiştirin; çok daha faydalı olacaktır. Nedeni ise Bandırma tam bir cadı kazanı gibidir. Ne kadar dürüst ve fedakâr olursanız olun, arkanızdan konuşanlardan, dedikodulardan, iftiralardan, riyakar insanların saldırılarından kendinizi kurtaramazsınız. Gün gelir size bedel ödetirler.

Öncelikle Bandırma'nın nabzını tutan kurumlar birbirleriyle küs, konuşmuyorlar. STK'lar, aşırı egolu eylemlerde bile bir araya gelmemek için büyük özen gösteriyorlar, herkesin derdi başka. Bandırma'da iki gazeteciler cemiyeti var, çoğu kavgalı, selam sabah yok. Kadın derneklerimizde ise laf çok, icraat az; bir araya gelip ortak çözümler üretemiyorlar. Siyaset ise hala çok gergin. 16 senedir Bandırma'da iktidarda olan CHP, Dursuncular ve Tolgacılar diye bölünmüş durumda. Bandırma, yıllardır aynı safta birlikte görev yapmış iki CHP'li başkanın soğuk savaşını izliyor. Geçmişte Dursuncular işten çıkarıldı, şimdi de Tolgacılar işten çıkarılıyor. Ama işe girenler de çıkarılanlar da AKP'li değil; hepsi CHP'li olan bu insanlara oluyor. Bandırma'da dedikodular, söylentiler, yazılanlar, çizilenler havalarda uçuşuyor.

Ahmet Akın ve Dursun Mirza'nın göreve başlamalarından henüz dört ay bile olmamasına rağmen bu kadar kısa bir zaman diliminde çuval dolusu dedikodu olur mu? Eleştiriler çok erken değil mi? Neler neler, yazık çok yazık, bu dedikodular hizmet bekleyen Bandırma'ya hiç yakışmıyor. Neymiş efendim, Bandırma'daki sivil toplum kurumlarının şiddetle karşı çıktığı Yücel Yılmaz'ın askeri çamlık projesini yeni başkan Ahmet Akın aynen gündeme alacakmış. İnanın dedikodu üretim merkezleri iyi çalışıyor, söylenecek bir şey yok.

Bakın, Cemal Öztaylan ve Recep Eraydın başkanlık döneminde muhteşem bir şekilde restore edilip nikah salonu olarak hizmete giren tarihi yapı, Mirza yönetimi tarafından lüks bir restaurant haline getirilecek olup mevcut nikah dairesi ayrı bir yere taşınacakmış. Olur mu olur, yalnız benim tanıdığım Mirza böyle bir tarihi hata yapmaz derim. Tabii ki dedikodular, söylentiler, yazılanlar sadece bunlar değil. Mirza, Bandırmaspor için iyi şeyler düşünmüyormuş. Bandırmaspor'a aktarılan ekonomik kaynaklara göz dikmiş olup Bandırmaspor'un acilen dernek vasfından çıkıp şirketleşmesi gerekir demiş. 

Birincisi, Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza'nın Bandırmaspor'un şirketleşmesiyle ilgili yaptığı açıklama doğaldır. Sayın başkan görüşlerini bildirmiştir. Ayrıca Mirza, Bandırmaspor'a gönül kırgınlığı olsa da iyi bir Bandırmaspor taraftarıdır. Orayı satacak, burayı satacak söylentilerine asla inanmak istemiyorum. Benim tanıdığım Mirza, Bandırmaspor'a zarar verecek işlerin içine kesinlikle girmez, girmemesi gerekir! İkincisi ise Bandırmaspor'un artık dernek olmadığını düşünüyorum. 23 Mayıs 2023'te yapılan genel kurulda Bandırmaspor'un ismi oy birliğiyle Bandırma Spor Kulübü olarak değişmiş olup direkt olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesine bağlanmıştır diye biliyorum. Buna göre yeni çıkan spor yasasında kulüpler şirketleşmesi halinde dışarıdan girecek yatırımcılara şirketin en fazla yüzde kırk beşlik bölümü verilir diye hatırlıyorum. Kısaca şirket yönetiminin çoğunluğu Bandırma Spor Kulübü genel kurul üyelerinde olması gerekir.

Evet, Bandırmaspor'un şirketleşmesi gerekiyorsa, geçmişteki gibi oldu bittiyle değil, her önüne gelenin alıp satacağı ticari amaçlı bir şirketleşme modeli olmamalıdır. Bir kere Bandırmaspor'un ekonomik kaynaklarına zarar verilmeyecek bir şekilde, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor ve Sakaryaspor A.Ş. modellerindeki gibi bir şirketleşme olursa neden olmasın? Bu gibi şirketleşme modellerinde söz sahibi genel kurul üyeleri olup kulüplerin gelecekleriyle ilgili alınan kararlar üyelerin bilgisi dahilinde olmaktadır. Farklı bir şirketleşme modeli olan "gelsin birileri alsın kulübü satsın" modeli, isimleri silinen birçok kulüpte olduğu gibi bizim de sonumuz olabilir. Futbol piyasasında o kadar çok çakma şirket, çakma menajer var ki biri batıyor, biri çıkıyor. Bu adamlar futbol kulüplerini alırlar, satarlar, işleri sadece para kazanmaktır; yoksa satın aldıkları kulüpler yok olmuş gitmiş, umurlarında bile değildir. Belki hatırlarsınız, yıllar önce dönemin ünlü iş insanlarından "Jet Fadıl" lakaplı vatandaş, Siirtspor'u satın alıp Siirt Jetpa Spor yaptığı gibi. Peki sonuç? O yörenin halkına verilen geçici mutluluktan sonra ne Siirtspor kaldı ne de Siirt Jetpa Spor.

Şimdi bu cadı kazanları Bandırma'da ne zamana kadar kaynamaya devam edecek bilemiyorum ama bildiğim tek şey, kulübün ekonomik kaynakları hiç edilmeden, yönetim şeklinin yüzde elli biri genel kurul üyelerinde olacak bir şirketleşme modelini destekleriz. Sadece  ticari amaçlı, rant amaçlı şirketleşme modelleri, ve yok efendim Bandırmaspor tesislerinin olduğu vakıf arazisini , önce Belediye'ye devredelim de sonra sanayi imarına açalım da öyle yaparız, böyle yaparız veririz Bandırmaspor'a bir başka yer, olur biter projeleri ;  59 yıl dernek olarak yönetilen Bandırmaspor'a, koca bir çınara, armasına ve şehrimizin tek marka değerine çok ağır gelecektir. Böyle bir olayın altına ben de dahil kimlerin imzası olursa, tarih gün gelecek hesap soracaktır.

15-07-2024/ SERHAT OZAR/BANDIRMA