Ya Zehirleneceğiz,Ya Aç Kalacağız Yada..Bu Sese Kulak Vereceksin

YA ZEHİRLENECEĞİZ, YA AÇ KALACAĞIZ YADA BU SESE KULAK VERECEKSİN.

   Anadolu'nun uçsuz bucaksız yemyeşil meralarında yemyeşil yaylalarında dünyanın en sağlıklı ve dünyanın en lezzetli eti ve sütü üretiliyor. Her bölgesinde ayrı bir iklim ayrı bir bitki örtüsü olan her bölgesine adapte olmuş birbirinden farklı birbirinden özel küçükbaş ırklara sahip bir ülkedeyiz. 

 Öyle ki Anadolu'nun endemik bitkileriyle beslenen koyun ve keçilerimizin lezzeti dünyaca saygı görür ve kabul edilir. Böyle bir coğrafya da  doğmuş şanslı insanlarız biz.

  Ama yazılarımı takip edenler bilir. Ben pek iyi şeyler yazamıyorum malesef çünkü.. Şu an yerli güçlü ırklar çok büyük bir saldırı altında. Bizi sağlıksız et ve süt ürünlerine mahkum etmek için özel çaba sarfeden bir güç var. Bu gücün elinde her türlü olanak  mevcut ve bu gücün karşısında duran sadece bir avuç idealist çoban var!!. 

          Size bu saldırılardan bir kaç örnek vereceğim bu yazımda bir çoğunuzun kulak aşinalığı olduğu ama konuya bir saldırı çerçevesinde bakmadığınız için  sadece duysanızda önemsemeden geçtiğiniz konu olduğuna eminim.

          Saldırılardan ilki bir algı operasyonuydu şöyle ki; daha neredeyse yüz yıl evvel kurulan ve kurulduğu dönemde halkın belki de % 80 ninin köylü olduğu bir ülkenin torunlarına koyun ve keçi etinin koktuğu öğretildi anlatıldı. Komik gibi gelebilir okuyunca ama  bu algı o kadar çok işe yaradı ki şehir de yaşayan insanların neredeyse hepsi belki de hayatı boyunca keçi etinin koktuğu düşüncesi ile tadına bile bakmadı. Kurbandan kurbana küçükbaş hayvan gören bir nesil yetiştirildi neredeyse.

Sonrasında ilginçtir  bir büyük saldırı da Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk'ün Arkadaşlar!

"Gidip, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez." Onun bizzat sözlerinde   bahsettiği yörüklere ve onların tek geçim kaynağı olan keçilere operasyon yapıldı!. Dediler ki: Bu keçiler ormanlara zarar veriyor .

Ve hiç araştırmadan sormadan soruşturmadan ormanları keçilere kapattılar dostlar.

Ardından ülke keçi varlığını neredeyse kuruttular ne yazık ki şimdi geldiğimiz noktada keçilerin ormanlara zararından daha fazla yararı olduğu ortaya çıktıysa da.. Biliyormusunuz  hala ormanlar keçilere kapalı?? 

 Ve bu yazımda bahsedeceğim son saldırı  yerli hayvan ırklarımıza yapıldı ve de  yapılmaya devam ediyor.

Küçükbaş hayvan üreten ve yaşadığı sıkıntılardan bunalmış bir çıkış yolu arayan üreticilerimize yüzyıllardır besledikleri hayvan ırklarının verimsiz  oysa yurt dışından getirdikleri koyun ve keçi ırklarının çok daha verimli olduğunu söyledikleri   külliyen büyük bir yalanı dayattılar. Böyle bir  süreci yaşıyoruz maalesef. Bizim neredeyse yüzde yüz meraya dayalı beslenen yazımın başında bahsettiğim hayvan ırklarının yerine mera kabileyeti çok zayıf ahırda kapalı besi ile ancak verim alınabilen hayvanları bize empoze ediyorlar.

Ve gelelim en hassas konuya.

Şu an hayvan yemlerin de kullanılan ham maddelerin GDO lu olduğunu söylememe gerek yok diye düşünüyorum. Yazının resminde gördüğünüz şu an piyasada kuzu beslenmesinde kullanılan ve çok kaliteli sınıf  bir yemin -( düşük kaliteli olanları siz düşünün artık)-çuvalına iliştirilen yemin içeriğidir.   Ve içeriği okursanız firmalar GDO lu vede ithal ham madde kullandıklarını da gizlemiyorlar zaten yani bizi ithal hayvanları GDO lu ithal yemlerle besleyen bir nevi taşeron haline getiriyorlar.

 Sonuç: Bu saldırı bizi tam dışa bağımlı hale getiriyor. Son derece sağlıksız ve lezzetsiz ürünlerin halka sunulmaya zorlanıyor. Zehirleniyoruz ve bunun bir üst bilincin işi olduğu ayan beyan ortada. Son Katar krizi dünyaya ve bize gösterdi ki para yenilebilecek bir şey değil. Katar paraca o kadar zengin bir yer ama  ambargo sırasında Türkiye'den uçaklarla yiyecek yardımında bulunduk. O kuru paralar doyurmadı onları. Yarın Allah göstermesin bir savaş yaşansa daha fazla dışa bağımlı hale gelirsek ne olacak.

Aç kalacağız aç.

   

MEHMET METİN CANER- BANDIRMA -KAYACIK -17-03-2017