İş Bankası ve Hukuk Devleti

İŞ BANKASI VE HUKUK DEVLETİ

Türkiye İş Bankası, bankacılık sektörünün en eski ve köklü bankası. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluş Felsefesini temsil ediyor. Atatürk kokuyor adeta. Kurtuluş sonrası Kuruluşu simgeliyor.
Yıkılmış, yakılmış, toplu iğne bile üretemeyen yıkılan bir imparatorluğun küllerinden doğan Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin MİLLİ BİR EKONOMİ SİMGESİ.
Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası, Atatürk'ün direktifleriyle İzmir Birinci İktisat Kongresi'nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924 tarihinde kuruldu.

Atatürk, İş Bankası’nın kurucusu Celal Bayar’a “Git Osmanlı Bankası'ndan 250 bin lirayı al, bu işe başla” diyor. İşte Kuruluş sermayesi 250 bin lira ile başlayan ve bugün Türkiye ve dünya bankacılık sektöründe iştirakleri ile milli ekonominin en prestijli kurumlarını yaratan, öz sermayesi ve iştirakleri ile Cumhuriyet rejiminin gururu olan, buram buram ATATÜRK kokan bir ekonomik gurur tablosudur Türkiye İş Bankası.

Bugünlerde ise Atatürk‘ün vasiyetname ile hisselerini, oradan gelecek gelirin tamamını, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumuna tahsis etmek şartı ile CHP’ye bıraktığı hisseler konuşuluyor.
AK Parti 18 yıllık ver kurtul sat kurtul ekonomik politikaları ile sata sata bitiremediği bütün kurumları kuruluşları sattıktan sonra sıra İş Bankasına geldi. Tam da bu pandemi sürecinde milletten IBAN numarası istendiği bir sırada, saray talimat veriyor, “İş Bankasındaki CHP hisselerinin hazineye devri için çalışma başlatın” diyor. Peki böyle bir hazineye devretme hangi hukuk kuralına dayandırılacak? Hazinenin, şahısların, kamu ya da özel tüzel kişilerin mal iktisap etmesinin yolları, ilgili kanunlarımızda düzenlenmiş, dolayısıyla bu durum nasıl kılıfına uydurulacak? Daha önce bu müsadere denenmiş ve hukuk duvarından dönmüş.

Peki vatandaş olarak soralım CHP İş Bankası’ndaki hisselerini yasa dışı yollarla mı iktisap etmiş? Siyasi iktidar gücünü kullanarak bütçeden usulsüz para mı aktarmış? Siyasi ve kamu gücünü kullanarak, usulsüz, haksız, hukuksuz aktarım yaparak bu hisseleri iktisap mı etmiş? Bu iktisaplar yapıldıktan sonra kanunsuz, usulsüz, yolsuz ya da hile ile haksız iktisap yapıldığı gerekçesiyle başlatılan bir idari, adli işlem soruşturma, kovuşturma var mı? CHP’nin hisselerinin Anayasa ve Kanunlara aykırı bir iktisap olduğu gerekçesiyle açılan bir dava var mı? CHP İş Bankası hisselerini kanunsuz, meşru olmayan yetki ve vasıtalarla mı iktisap etmiş?

HAYIR,HAYIR. Eee o zaman, nasıl olacak bu iş?

Esasında AK Partili hukukçu kurmayların, 1953 yılında Demokrat Parti İktidarı döneminde gerçekleştirilen bu siyasi müsaderenin, 1963/124 E. no’lu Anayasa Mahkemesi Kararı ile nasıl geri döndüğünü bilmemeleri mümkün değil. Bugün bile Hukuk Fakültelerinde ders niteliği taşıyacak, iptal gerekçelerini, bu işe girişmeden bir daha alıp defalarca okumalarını öneririm. ANAYASA MAHKEMESİ’NİN İPTAL GEREKÇESİ’ni defalarca okumanız için yazıyorum; “Hukukun ana prensiplerine dayanmayan, devletin amacı ve varlığı sebebiyle bağdaşmayan ve sadece belli bir anda hâsıl olan geçici bir çoğunluğun sağladığı kuvvete dayanılarak çıkarılan kanunlar toplum vicdanında olumsuz tepkiler yaratır. Böyle bir kanun hukukun yüceliğini temsil etmez. Anayasamızın Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu ilkesine aykırı bu müsaderenin, hukukun ana prensiplerine dayanmayan, devletin amacı ve varlığı sebebiyle bağdaşmayan ve sadece belli bir anda hâsıl olan geçici bir çoğunluğun sağladığı kuvvete dayanılarak çıkarılan kanunlar toplum vicdanında olumsuz tepkiler yaratır. Böyle bir kanunun kabulünün ve uygulanmasını hukuk devleti tasarrufu niteliğinde saymak da mümkün değildir.” gerekçesi ile ve böyle bir müsaderenin Atatürk‘ün vasiyetinin de iptaline neden olacağı, müsaderenin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 17. maddesinde düzenlenen ve Türkiye’nin de Sözleşme ve Ek protokolünü kabul ettiği Protokolün 1. maddesinde her gerçek veya tüzel kişinin mallarının dokunulmazlığına riayet edilmesi hakkına sahip olduğu, herhangi bir kimsenin ancak kamu yararına olarak kanunun öngördüğü şartlar ve devletler hukukunun genel prensipleri içinde mülkünden yoksun edilemeyeceği, keza yine Anayasamıza ve Uluslararası Sözleşmelerle güvence altına alınan mal ve mülk edinme hürriyeti ve Atatürk’ün vasiyetinin ihlal edilerek sonuçsuz kaldığına hükmedilerek Siyaseten Müsadere(El koyma) yukarıdaki gerekçelerle iptal edilmiştir.

Şimdi bütün bu hukuksal durum ortada iken, Sayın Cumhurbaşkanımız ikide bir neden bu konuyu gündeme getirmektedir? Birincisi ekonomide yaşanan açmazları bu gündem üzerinden tartıştırarak örtmek istediği düşünülmektedir. İkincisi damadın başında bulunduğu hazine tamtakıra gidiyor, şimdi tam fırsatı İş Bankasına çökelim, bu hisseleri de zengin Arap sermayesine pazarlayarak seçime kadar nefes alalım diye birçok düşünce de ileri sürülebilir.
Ancak siyasal çoğunluğa dayanılarak yapılacak böyle bir hamle bir kez daha HUKUK VE ADALET’in duvarından dönecektir. Böyle bir hamle Türkiye Cumhuriyeti‘nin kurucusu ulu önder Atatürk‘ün vasiyetinin iptali sonucunu doğuracaktır. Böyle bir yol açılırsa Türkiye’de hiçbir devlet başkanının meşru vasıta ve yollarla elde ettikleri iktisaplarının ve vasiyetlerinin de artık güvence altında olamayacağının yollarının da açılacağını görmek gerekir. Mahkeme salonlarında hakimin kürsüsünün arkasında büyük harflerle yazan “ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR” sözünün anlamını herkes başını iki elinin arasına alarak bir kez daha düşünsün. Bu söz sadece Mahkeme salonları için değil insanlık vicdanı için de yazıldı.

Hiç kimsenin aklından çıkmasın…

Av. Namık Havutça- 24,25,26. Dönem CHP Balıkesir Milletvekili, Adalet Komisyonu Üyesi