Barolardan Elinizi Çekin!

BAROLAR DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİN SAVUNUCUSUDUR

 

Barolardan elinizi çekin!

Baroları AKP İl Başkanı olarak görme ve düşünme sevdanızdan vazgeçin. Barolar herhangi bir siyasi partinin arka bahçesi değildir, tarafsızdır. Ancak, Avukatlık Kanunu ile verilen insan hak ve özgürlüklerini ve hukukun üstünlüğünü koruma görevi yönünde taraftırlar.

**

Türkiye’de siyaset ve yasa yapma biçimi garip bir hal aldı. AKP hükümeti döneminde kabul etmek gerekir ki algı yönetimi çok güzel yürütülüyor. İktidar, toplumun ekonomik anlamda yakıcı bir şekilde yaşadığı can alıcı sorunlarını gündemden düşürmek için ortaya bir Ayasofya tartışması konuyor, bir İş Bankası tartışması konuyor o da olmadı TBMM’de bir grup başkan vekiline yumruklu saldırı yapılıyor. E tabi pandemi sürecinde işsiz kalan gençlerin, ay başını zor getiren emekliliklerin, kirasını ödeyemeyen esnafın, tarlasını ekemeyen köylünün, tutuklanan gazetecilerin sorunlarını ve çözümlerini konuşamıyoruz. Çöp tenekelerinden beslenenleri, işsizlik ve yoksulluğu, yasakları konuşamıyoruz. Cambaza bak! Siyasette algı ve gündem manipülasyonu iktidarın en önemli taktiği oldu.

**

Ankara Barosunun, Diyanet Başkanının açıklaması karşısında yaptığı açıklama ile yaşanan gerginlik sonrası düğmeye basıldı. Cumhurbaşkanı talimat verdi değiştirin. Hiçbir eleştiriye ve muhalefete katlanamayan iktidar hemen harekete geçti, AVUKATLARI VE BAROLARI hizaya getirelim! Baroların demokratik hukuk devletinin ilkelerinin korunmasına ve geliştirilmesine yönelik haklı çıkışlarını susturulalım, bastıralım. Ama bu durumu kılıfına da uydurulalım. Neymiş efendim, İstanbul, Ankara, İzmir Barolarının delege sayısı fazla olduğu için TBB seçimlerinde hakimiyeti varmış. TBMM’de İstanbul’un 98, Ankara’nın 36, İzmir’in 28 milletvekili var. Bayburt’un 1, Kırşehir’in 2, Bartın’ın 2, Tunceli’nin 2 milletvekili var. Neden? Nüfusa oranla nispi temsil gereği çünkü. İstanbul 100’e yakın milletvekili ile neredeyse meclisin altıda birini temsil ediyor, normal değil mi? Evet normal ve doğru. Türkiye nüfusunun altıda biri İstanbul’da yaşıyor da ondan. Barolara ve avukat sayılarına baktığımızda da durum budur aslında. 2019 yılında İstanbul Barosunda kayıtlı avukat sayısı 46.052, Ankara Barosunda 17.598, İzmir Barosunda 9.612, Ardahan Barosunda 48, Hakkari Barosunda 125, Gümüşhane Barosunda 89, Tunceli Barosunda 42’dir. Türkiye geneli barolara kayıtlı avukat sayısı ise toplamda 127.691’dir. Bu sayının 70.507’si erkek, 57.184’ü ise kadın meslektaşlardan oluşuyor. Burada nispi temsil uygulanması gerekmiyor mu? Türkiye’deki toplam avukat sayısının neredeyse dörtte birinin bulunduğu İstanbul Barosu, Tunceli, Şırnak, Kırşehir Barosu ile aynı oranda temsil edilebilir mi?

**

Avukatlık Kanunu’nun 117. maddesi Barolar Birliği temsilini düzenlemiştir. Her baroya 2 delege ile temsil hakkı yanı sıra, üye sayısı 100’ü geçen barolara her 300 avukat için bir delege temsili belirlemiştir. Kanunun 76. maddesi de baroların kurulmasını ve amaçlarını belirlemiştir; “meslek düzenini, ahlâkını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüte…,” kanun maddesi ile Baro Başkanlarına ve yönetimlerine, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü korumayı kanun görev olarak emretmiştir. Türkiye Barolar Birliği Yönetimine de paralel olarak bu görevi vermiştir. Kanunun emredici bu düzenlemesi karşısında Diyanet İşleri Başkanının toplumda farklı tercihleri olan insanları nefret söylemi içerecek şekilde hedef göstermesi karşısında, Ankara Barosu Başkanı Kanunun kendisine yüklediği görevi yapmıştır. Neden bundan rahatsızlık duyulmuştur? Tabi amaç bellidir; Türkiye’de yeni rejimde RTE farklı ve muhalif bir ses duymak istememektedir. “Önümüzdeki dönemde ilk çözmemiz gereken meselelerden birinin, barolar başta olmak üzere tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin temsili demokrasiye uygun hale getirilmesi olduğuna inanıyorum” açıklamasını yaparken niyet bellidir, yandaş baro yaratmak.

**

Yıllardır bir avukat olarak baro seçimlerine katılırım, en demokratik seçme ve seçilme yöntemleri baroların seçimlerinde uygulanmaktadır. Birçok farklı liste seçimlere girer. Genel kurullarda kendisini ifade eder. Seçimlerde blok liste, karma liste uygulanır. Avukat blok listede istediği adayın üstünü çizer, başka bir adayı yazabilir. Yönetim Kuruluna katılmayı, başkan adayının listesi dışından adaylar da kazanabilir, demokratik temsilde bir sorun yoktur yani. Neden o zaman, ne yapılmak isteniyor? AKP lideri Baro Başkanının AKP İl Başkanı olmasını istiyorsa o başka tabi.

**

Öncelikle belirtelim ki, yasalar ile yaşamın getirdiği değişim ve gelişmelere paralel olarak ve bilime ve demokratik esaslara dayanarak, o meslek grubunun sorunlarına çözüm yollarının ortaya koyulması adına gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bu yasama sürecine, meslek odalarının, akademik çevrelerin ve uluslararası hukuk örneklerinin ve meslek organlarının da katkısı etkin bir şekilde alınmalıdır. Değişiklikler, demokratik, bilimsel esaslar çerçevesinde yapılmalıdır. Yoksa Ankara Barosunun, Diyanete yönelik açıklamasını beğenmeyip kendine yandaş, destekçi baro yapısı için yasa değişikliği yapılamaz.

**

Buradan soralım, Avukatlık Kanunu’nun değişmesi için barolardan veya avukatlardan bir talep mi var? Var ise mesleğin sorunlarının çözümlenmesi için hükümet önerisi nedir? Avukatların ve savunmanın güçlenmesi için bir öneri var mıdır? Yargılamadaki iddia ve savunma eşitliğini nasıl düzenlemeyi düşünüyorsunuz? Avukatlık mesleğini kamusal bir görev olarak Anayasada, yargının kurucu bir unsuru olarak ne zaman düzenlemeyi düşünüyorsunuz? Avukatların, yaşanan ekonomik sıkıntılarının aşılması için ne gibi öneriler getiriyorsunuz? Yargının her türlü siyasal baskı ve etkiden uzak tarafsız ve bağımsız olması için hangi çalışmayı yapıyorsunuz? Adil yargılanma ihlallerinin önlenmesi için ne yapmayı düşünüyorsunuz? Türkiye insan hakları ihlalleri nedeniyle AİHM’de en fazla tazminat ödeyen ülkelerden biri, bunun önüne geçmek için ne yapıyorsunuz? Avukatlar bu ve buna benzer sorunlarının çözülmesini bekliyor.

**

Bugün Türkiye’de yargı alanında çözülmesi gereken ivedi sorun şudur; Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu ve Uluslararası Af Örgütü’nün raporlarında, yargı bağımsızlığı raporlarında 140 ülke içinde ancak 111'nci sırada yer alabiliyor, bu durumu düzeltecek tedbirlerin acilen alınması gerekmektedir. Bugün yargı alanında ve avukatlık mesleğinde çözüm bekleyen sorunlar bunlardır. Ancak Avukatlık Kanunu’nda demokratik baro söylemleri ile yapılması düşünüleni açık bir şekilde ifade edelim ki; demokratik hukuk devleti, insan hak ve özgürlükleri, laik devlet ilkelerinden ödün vermeyen baroları, yandaş baro haline getirmektir. Yazımızı, bütün avukatların bürolarında asılı bulunan Molierac’a ait veciz bir sözü ile bitirelim; “...avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı.”

Av. Namık Havutça

24., 25. ve 26. Dön. Mv .- Adalet Komisyonu Üyesi

13-06-2020/BANDIRMA