Bir Sandık Öykü!

BİR SANDIK ÖYKÜ

“ Yaşamalara sığmadı anılar, sardık öykülere sakladık sandık; oysa bizdik içinde kaybolduğumuz sandık.”

İlk öykü kitabı olma özelliği taşıyan “Bir Sandık Öykü”; hayallerin, anıların ve gerçeklerin iç içe geçtiği katmanlı öykülerden oluşuyor. Yazarın kaleminden yüreklere dokunan, baba sevgisini, okumanın ve en çok da öğretmen olmanın ne demek olduğunu anlatan öyküler, bizi bize anlatıyor adeta. Kendisi de öğretmen olan yazarımız Şerife Tekmen Türk, öykülerinde özellikle kızların okuması gerektiği üzerinde durarak kadınların ve kızlarımızın toplumumuzdaki yerine ve onların birey olma yolunda karşılaştıkları zorluklara dikkat çekiyor.

“Yüreğime Değen Anlarım Vardı” adlı öyküde; gözlerinin yeşili, insanın içine su gibi akan Dide’nin masal tadında yaşadığı yaşamöyküsü, babasına duyduğu özlem, kitap sevdası, okuma aşkı, hayali arkadaşı Gül ile diyaloglarında gözler önüne seriliyor.

Babası ve babaannesini kaybetmenin acısını ve aynı zamanda öykü dinleyememenin eksikliğini küçücük yüreğinin en derininde hisseden Yağmur’un travmasına ortak oluyoruz.

Her yaş güzeldir. Bazı yaşlar ve doğum günleri insanın yaşamında dönüm noktasıdır. “Ömrümün En Güzel Yaşıydı Yirmi Beş Yaşım” adlı öyküde çaresizliğin, kimsesizliğin acısını, zorlu yaşam şartlarını; sabretmenin mükafatını yıllar sonra alan Yiğit’in dilinden, gönlünden gönlümüze akan satırlarda buluyoruz.

Esere ismini veren öykü, eski bir sandığın tüm yaşanmışlıklarıyla, gizlediği büyük aşkla yıllar sonra sahibine dönüşünü anlatan katmanlı bir yapıya sahip. Okuyucunun merak unsurunu yitirmesine izin vermeden sinematografik bir yapıda sunuyor yaşananları.

Köyün en güzel kızı Sultan’ın bin bir emek harcayarak sahip olduğu “Kırmızı Kiremitler”i Kuvayi Milliye ruhuna, vatanın kurtuluşu için Gazi Meclis’in çatısı için verişini gözyaşları eşliğinde okuyoruz. Kadın kahramanlarımızdan biridir Sultan; adlarını bile bildiğimiz nice gizli kahramanımızdan biridir.

“Siz, hiçbir karganın gözünde gerçek sevgiyi, vefayı gördünüz mü?” cümlesiyle biten “İlhami” adlı öyküde; genç bir yazarın yazma serüvenine eşlik eden kara karga ve yazarın yazma esini ile karşılaşıyoruz.

Okuyucunun dikkatini çekmesi için yazıldığını düşündüğüm, sosyal ve psikolojik yanı olan öykü ise “Öğretmen Olmak Güzel Şey”. Öğretmenlik mesleği toplumumuzda kadınlara yakıştırılan meslekler arasında yer alır. Bunun ilk ve başarılı örneği Reşat Nuri Güntekin’in kaleminden edebiyat dünyamıza miras olarak kalan, kült romanlarımızdan “Çalıkuşu”dur. Feride o dönemdeki ve günümüzdeki bütün öğretmenlere, okumaya hevesli kızlarımıza örnek olmuş bir karakterdir. Aysel öğretmen de Feride öğretmen gibi özellikle kız çocuklarının okuması ve eğitimini tamamlaması için elinden gayreti gösterir.

“Türk Kırmızısı” katmanlı öyküler arasında yer alıyor. Mübadele yıllarına giden okuyucu kırmızının sadece bir renk olmadığını bu öyküyle öğreniyor diyebilirim.

Bir sandık dolusu öykü, okunmak için okuyucularının sandığı açmaları için gizli dünyasında bekliyor. Yazı yolculuğunda emin adımlarla ilerleyen yazarın yeni öyküleri daha da merak uyandıracağa benziyor.

Şerife TEKMEN TÜRK, Bir Sandık Öykü, Cinius Yayınları, Haziran 2020.

05-09-2021