Sarı Çiçek

SARI ÇİÇEK

Uykunun ağırlığı tüm vücuduna yayılmıştı.

Gözleri yavaş yavaş kapanıyordu. Gözkapaklarını her araladığında bahçedeki sarı çiçeği görüyordu. Tanrım ne kadar da güzeldi bu çiçek. Güzelliğini doya doya seyretmek istiyordu ama göz kapakları buna izin vermiyordu. Sonunda uykuya teslim oldu. Uçsuz bucaksız yemyeşil çimenler arasındayım. Kaybolmuşum. Yeşillikler ortasındayım. Her tarafım yemyeşil. Sağa bakıyorum yeşil, sola bakıyorum yeşil. Gökyüzü bile yemyeşil olmuş. Yeşillik okyanusunda küçük bir balık gibiyim. Yok oluyorum. Nefes alamıyorum. Hastaya ameliyat öncesi narkoz verirler gibi nefes almaya çalıştıkça nefessiz kalıyorum. Ölüyorum. Sonum geldi. Yokluğa doğru koşuyorum. Koştukça çimenler ayaklarımın altında kayıyor, ayaklarıma yapışıyorlar. Beni kendilerine çekip her tarafımı kaplıyorlar. Bütün bedenim çimen oluyor ve ben nefes alamıyorum. Ciğerlerim tıkanıyor. Nefes alamıyorum. Burnuma, ağzıma çimenler doluyor. Her nefes alma isteğimde, çabamda içime çimenler süzülüyor. Nefes alıyorum; yeşile bir adım daha yaklaşıyorum. Nefes almaya çalışıyorum yeşilleniyorum, çimen oluyorum. Son bir gayretle nefes almak için içime havayı çekmeye çalışırken çimenlerin tüm bedenimi ele geçirdiğini hissediyorum. Görüyorum. Yanımda küçük küçük sarı beyaz papatyalar açmış. Her biri bana bakıyor, gülümsüyor. Sanki bana bir şeyler anlatmak istiyorlar. Bana “hoş geldin” diyorlar hep bir ağızdan. Ama onlar konuşamaz ki. Ama konuşuyorlar işte. Bana sarılıyorlar. “İyi ki geldin, aramızda olmana çok memnun olduk.” Diyorlar. Ben de sarılmak istiyorum. Kollarımı açıyorum ve sarılıyoruz. Kollarımın yeşil olduğunu o zaman fark ediyorum. Ama şaşkınlığımı onlara belli etmemeye çalışıyorum. İçlerinden en küçük papatya bana “ne kadar da güzelsin, ne kadar da sarı sarı parlıyorsun. Etrafa güneş gibi ışık saçıyorsun. Keşke ben de senin gibi olabilsem” diyor.

Şaşkınlığım bir kat daha artıyor. Uzaklardan cılız bir ses kulaklarıma geliyor.” Güneşimiz, sarı çiçeğimiz! Bize yardım et! Anne papatya boynunu büktü. Uyanmıyor. Ne olur yardım et bize!” Sesi duyar duymaz gövdemi sesin geldiği yöne doğru çeviriyorum. Boynu bükük anneçiçeği çok uzaklarda olmasına rağmen görebiliyorum. Bütün taç yapraklarımla, olanca gücümle anne papatyaya bakıyorum. Işınlarımı, sevecen bakışlarımı, mutluluk enerjimi ona yöneltiyorum. Bir süre sonra anneçiçek kendine gelmeye başlıyor. Sarı – beyaz çiçek başını yavaşça kaldırıyor. Yanındaki küçük papatyalar ve büyük papatya arkadaşları sevinç çığlıkları atıyor. “Yaşasın anne papatya kurtuldu. Yaşasın! Bizimle olmaya devam edecek. Teşekkür ederiz Sarı Çiçek! Çok iyisin. İyi ki varsın Sarı Çiçek!!” sesleri ve alkışları ortalığı kaplıyor. Çok mutlu oluyorum. Mutluluk enerjim bir kat daha artıyor. Bir çiçeğin daha hayatını kurtarmak beni mutlu ediyor. Kendimle gurur duyuyorum. Annelere bir şey olmasın, onlar hep var olsun ki çocuklarına bakabilsinler. Çocuklar öksüz kalmasın, annesiz kalmasın…

Ah sarı çiçek sen nelere kadirsin.

DERYA BALCI

20-02-2020/ERDEK