Sınıfsal Görev ve Sorumluluklarımız

EKONOMİK-SOSYAL-SİYASAL ÇÖKÜŞ, SINIFSAL GÖREV VE  SORUMLULUKLARIMIZ

Yaşamakta olduğumuz "Kapitalist Sistem"in en temel belirgin özelliği, varlığını koruyup, egemenliğini sürdürebilmesinin ön koşulu,
Üretim süreçlerinde sarfedilen emeğin ortaya çıkardığı Artı Değer'e Sermaye tarafından el konulması,
Sermaye Sınıfının Olmazsa Olmazı dır.
Sömürüye dayalı, yokluk ve yoksunluğun dayatıldığı bu işleyiş,
Kapitalist Üretim İlişkilerinin Egemen kılındığı Ülkeler ve bizim Ülkemizde de, hangi koşullarda nasıl yaşayacağımızı belirleyen en önemli etkendir.
İşte bu işleyiştir, yaşamın içindeki Uzlaşmaz Sınıfsal Çelişkiyi de ortaya çıkarıp, görünür kılan.

**
Ülke de, 23 İktisat Kongre'siyle birlikte ortaya konulan ekonomik, sosyal, siyasal tercihler sonucu,
O günden başlayıp, günümüzde yıkıcı ve tahrip edici etkisinin artık derinden yaşandığı, başta İşçi Sınıfı olmak üzere İşsizlerin, topraksız-az topraklı Köylülerin, Esnaf Sanatkarlar ve tüm Meslek grupları, Kamu Çalışanları ile Emeklilere, Yaşlılara, yani emeğiyle geçinen geniş halk yığınlarına yaşatılmakta olan,
Ekonomik-Sosyal-Siyasal Cenderenin
ortaya çıkarıp, dayatılan bir sonuç değilmi dir ?
Bu soruya verilecek yanıtlar,
İçinde yaşadığımız sınıflı toplum gerçeğinin, hangi düzeyde kavranıp içselleştirildiği, günümüzde çıkış yolunun nasıl bir program içeriği ve mücadele süreciyle aşılabileceğine yönelik sorulara, verilecek yanıtlarla ilgilidir.
Bugün Ülkede yaşanmakta olan verili durumu değerlendirirken, Kapitalist Sistemin Dünya da olduğu gibi Ülkede de, kendi iç çelişkilerinin ortaya çıkardığı bunalım ve yönetememe halinin, "kendi mezarını da kazan" işleyişe doğru derinleşerek,evrilmekte olduğu gerçeğini görebilmeliyiz.

**
Görülmesi gereken bir diğer sınıfsal gerçekliğin de, yaşanmakta olan
yıkım sürecinden nasıl çıkılacağı ile ilgili farklı bakış açıları ile yapıla gelen önermeler çerçevesinde, ortaya çıkan belirsizlikler sürecinin, geniş yığınlar üzerinde yarattığı tahribat ve savrulma halinin etkileri derinleşmektedir.
Sermaye Sınıfının farklı isimlerde önümüze çıkarttığı Siyasal yapıları tarafından, sarsılmakta olan sistemin yeniden Tahkim edilerek, Sömürü Mekanizmasının sürdürülmesi adına, geniş yığınların önüne koymaya çalıştıkları ve palyatif kısmi yaşamsal iyileştirmeler içeren programların karşısına,
henüz geniş yığınları kapsayıcı,
pratikte de somut ortaya konulabilen,
İşçi Sınıfı biliminin öngörüleri doğrultusunda Anti-Kapitalist öz ve içerikle hazırlanan, kısa-orta vadeli programların ortaya konulamadığı gerçekliğidir.
Yaşamın içinde, yerelleri ve giderek geneli etkileyecek, ancak böylesi bir sınıfsal içerikli program etrafında ki konumlanma, kitlelere güven verebilir, kucaklayıp hareketlendirebilir.
Yine Bilinmelidir ki, böylesi bir sürecin
Yaratacağı sinerji ve kararlılıktır, eşit-adil-özgür bir geleceğe giden yolu açabilecek olan.

**
Yazıda şu ana kadar yapmaya çalıştığımız değerlendirmeler,
Ülkeye dayatılan Sınıfsal tercihler sonucu, yaşanmakta olan sürece ilişkin ifadeleri içermekte olup,
böylesi içerikte tespit ve değerlendirmeler yıllardır yapılmakta.
Oysa ki sorun, insanlık dışı sınıfsal dayatmaların ve uygulamaların ulaştığı boyutun, tespit ve değerlendirmelerin ötesine çoktan geçtiğini,
Fiilen Yaşanmakta olduğunu,
Başımızı hangi yöne çevirirsek çevirelim gördüğümüz, kiminle konuşursak konuşalım, deyim yerindeyse bir dokunulup bin ah işitilen bir süreçle, yüz yüzeyiz.
Böylesi bir sürecin yaşandığı Ülke de gündemden hiç düşürülmemesi gerekenin, Sistemin içine sürüklendiği yıkımdan çıkış adına, milyonların önüne konulmaya çalışılan ve sistemin Restorasyon amaçlı, kontrollü bir yeniden dizaynı nı öngören girişimlerin açığa çıkarılıp, geniş yığınların bilincine taşınması ve etkin pratik sonuç alıcı hareketliliğin yaşamda ki karşılığının ortaya çıkarılması görevi ve Sınıfsal sorumluluğu ile hareket edilmesi, Olması Gereken Değilmi dir..

19-12-2021/İZZET KUVANLIKLI