MHP de:
Muhaliflere göre 1198,
Genel Merkeze göre 1240 delege var.
*
Muhalifler, olağanüstü kurultay için 594 delege yeterli derken,
Genel Merkez, üçte iki çoğunluk yani 800 delege olmalı demişti.
*
Birçok mahkeme kararından sonra:
Kurultay yapılmış, alınan kararlar 14 madde de toplanmıştı.
Genel Merkez ise kararları “yok hükmünde” görmüş, 10 Temmuz’a tarih vermişti.
10 Temmuzda yapılacak kurultayı da,
Yüksek Seçim Kurulu “yapılamaz” ilan etmiş,
Muhalifler olanlar ihraç edilmeye, teşkilatlar fesih edilmeye başlamıştı.
*
Hatırlayacaksınız,
14 maddelik kararların alındığı ve Genel Merkezce yok sayılan
MHP kurultayında; Ankara 13. Noterliği,
752 delegenin imza verdiğini açıklamıştı.
Görünmüştü ki, imza veren delegeler yarıdan fazla…
İnsanın aklına:
10 Temmuzda seçimli kurultay yapılabilse,
“Devlet Bahçeli koltukta kalabilir miydi?” sorusu geliyor.
MHP’liler:
“752 delege değişiklik yapmak için bir araya gelmişlerdi,
Genel Başkan mutlaka değişirdi” diyorlar.
*
Devlet Bahçeli,
2015 yılındaki kurultay konuşmasında:
Erdoğan her şey olmuştur
ama
bir tek Türk olamamış,
bir tek Türklüğü içine sindirememiştir.” diyerek
1160 delegeden 1149’nun oyu ile Genel Başkan oldu.
*
Bugün, arkasında aynı desteğin olmadığı,
tabanının kendisini desteklemediği iddia ediliyor.
Siyaseten “tabansız” diyenler var.
Seçmenlerden, MHP’yi ayrı; Devlet Bahçeli’yi ayrı değerlendirenler var.
Neticede:
Kendi başkanlığı tartışmalı olan Bahçeli’nin,
Türkiye Cumhuriyeti’ne “başkan” belirleme çabaları eleştiriliyor.
Kendisinden:
“Fiili duruma” yasal bir şekil aramaması,
Anayasal sınırlara geri dönülecek çabaların geliştirilmesi bekleniyor.
*
Sorular da arka arkaya sorulmaya başlanıyor.
‘Başkanlık’ ve veya ‘Cumhurbaşkanlık sistemi’ ile
-Adım adım federatif sisteme kayılacak mı?
-Parlamenter sistem devam edebilecek mi?
-Kuvvetler ayrılığı olacak mı?
-Yasama, Yürütme ve Yargı birbirinden ayrı çalışabilecek mi?
-Hukukun üstünlüğü sağlanacak mı?
-Terör bitecek mi?
-Ekonomi düzelecek, dolar kurunu aşağı çekecek mi?
-Komşularla normalleşme gerçekleşebilecek mi?
-Yeni bir “fiili durum” ortaya çıkarsa, yeniden bir anayasa değişikliği önerilecek mi?