REGÂİP GECESİ
Tanıdık, bildik öyle bir ülke düşünün ki:
Nüfusunun %85’i köylerde yaşamış olsun.
Bu köylerin %95’inde okul bulunmasın…
Erkeklerin %7 si, kadınların ise binde dördü okuma yazma bilsin…
*
Traktör olmasın, tarım karasabanla yapılsın…
İnsanlarda ve hayvanlarda hastalık kol gezsin…
*
Doğan bebeklerin %48 ‘ i yaşayamasın…
Doktor ve eczacı için “ara ki bulasın” densin, insanlar 40 yaşını geçemesin…
*
Ve o ülkenin:
Limanları, madenleri, demiryolları yabancılar tarafından işletilsin…
Arkeolojik değerleri trenler ile ve de “yönetenlerin izniyle” yurt dışına çıkarılsın…
*
Söylemeye gerek var mı? Anladınız hemen…
Soru şu:
Ne yapardı bu ülkenin yurtseverleri?
*
Elbette yapılması gerekeni yaptılar.
Geçen hafta onların yapmayı başlattıkları noktaya gittik…
Coşkuyla, heyecanla onları andık.
*
19 Mayıs 1919’da Bandırma vapurunun Samsun’a varmasıyla:
Milletin; güvenlik, mutluluk ve refah isteğinin…
Kulluktan vatandaşlığa dönüşümünün…
Bağımsız yaşayabilmenin…
Egemenliğin doğrudan millete ait olduğunun…
Egemenliğin bir kişiye, bir gruba, bir sınıfa verilemeyeceğinin…
Laik, demokratik, uygar, bilim ve akıl önderliğinde ve adalet temelinde,
‘O’ günden tam 97 yıl sonra,
Bandırma sokaklarında, fener alayı ile
Anadolu’nun küllerinden doğacak,
Türkiye Cumhuriyeti’nin “Regaip gecesini” (1) kutladık…
Not:
1-
Arapçaya meraklı olanların da anlamalarını pekiştirmek için “Regaip gecesi” kullanıldı.
Kelimenin anlamını bilmeyenler için yapılan açıklama ise İslami bir siteden aynen aktarılmaktadır.
“Regaip gecesi, Peygamber Efendimizin ana rahmine düşmüş olduğuna dair bir rivayet vardır.
Ancak, bu rivayet uygun görülmemektedir.
Çünkü: Bu gece ile Hazret-i Peygamberimizin doğumu arasındaki zaman, aykırı düşmektedir.
Hazret-i Âmine’nin, Peygamber Efendimize hâmile kaldığını bu gece anlamış olması düşünülebilir.
Sebep ne olursa olsun, üç ayların başı olan bu gece pek mübarek bir gecedir.
Zaten Regaip; istenilen, değeri çok olan, bağış, ihsan, ikram ve nefis şeyler demektir.”