Tatmin Eder Mi?

TATMİN EDER Mİ?

Bildiğiniz gibi:

İstanbul

Düzce

Niğde Belediye Başkanları, istek-davet üzerine istifa ettiler…

*

Ufak tefek karşı koymalar olsa da, “tak-şak”(1) olabiliyordu.

Ankara

Bursa

Balıkesir Belediye Başkanlarına da, “tak” diye ‘istifa et!’ dendi.

‘Şakırtı’ yerine ‘gurultu’ sesi gelince;

Kadir Topbaş örneği hatırlatılarak, “Onun gibi nezaket göstersinler” haberi gönderildi.

Beklendi, ses yok…

Gereğini yapacaklarına inanıldığı” belirtildi…

Beklenen sonuç olmadı, ‘gurultu’ arttı…

“Neticesi ağır olur” hatırlatması yapıldı. ‘Davete icabet’ beklenirken,

Bursa’dan:

-İşimizin başındayız.

Balıkesir’den:

-Bu işte vefa da var, veda da var.

Ankara’dan

-Hacı Bayram Müzesini açmak nasip olmadı, gibi açıklamalar yapıldı. “Şak” diye istifa eden

olmadı. (En azından bu satırların yazıldığı sırada)

Üstüne üstlük, kamuoyuna:

Üç belediye başkanının aralarında konuşup istifa etmeyecekleri duyuruldu.

*
Muhalefet:

Seçimle gelen seçimle gider” ilkesini dillendirdi.

‘Milli İrade’:

Neden istifa edeceklermiş, onları biz seçtik” diyemeden,

“Seçtin ama biz getirmeseydik, sen nasıl seçecektin?” cümlesi değişik biçimlerde

yazıldı, altı kırmızı ile çizildi ve gazetelerin görünür sütunlarında yerini buldu.

O zaman anlaşıldı:

‘Onlar’ atanarak seçilmişlerdi.

Ve

‘Onlar’ hakkındaki her türlü karar ‘getirenlere’ aitti.

Sonuçta:

Seçmenin önemi yoktu, atayanın önemi çoktu. Getiren götürecekti…

*
Laf çok karıştı ise bağışlayın, İLERİ DEMOKRASİ bu…

*

Neyse, devam edelim.

Gazeteciler, istifa eden belediye başkanlarının neden istifa ettiğini;

istifa etmeyenlerin neden istifaya davet edildiğini bir türlü ortaya çıkaramadı.

Bir gün öğrenebilecek miyiz?

Bilinemez…

Ama

İçişleri Bakanı, “Yolsuzluk yapan, kanuna aykırı davranan her kim varsa, yetkimiz dahilinde, gözünün yaşına bakmayız.

Bu saatten sonra muhalefet belediyeleri de iktidar belediyeleri de nasıl gözünün yaşına

bakmayacağımızı görecekler” dediğine göre:

‘o’ saate kadar istifa etmeyen; Ankara, Bursa ve Balıkesir Belediye Başkanları için belki de ‘hukuki süreçler’ göreceğiz.

Soralım o zaman:

Hukuki süreç veya gecikmiş bir istifa “tak” diye isteyip, “şak” diye sonuç alamayan Genel Başkanı tatmin eder mi?

Not:

1-1993 yılında Doğan Güreş, Genelkurmay Başkanı idi… O karmaşık günlerde gazetecilerin bir

sorusuna, “Başbakan Çiller tak diye söyler ben şak diye yaparım” demiş, adı “tak-şak” paşa olarak

anılmaya başlamıştı.