ZEYTİN Mİ, KÖMÜR MÜ?
Konutlarda, ısınmak; sanayide üretimi artırmak için doğal gaz kullanımı özendirildi, hatta zorlandı.
Dönüşüm santralleri kurularak elektrik üretiminde de kullanılmaya başlandı. Ülkeye giren doğal gaz çoktu, ucuz sayılırdı, az çok depolanabiliyordu, çevreyi daha az kirletiyordu…
Sorun yoktu; Ukrayna’dan, Rusya’dan borular döşendi, gazlar geldi, ama bu çokluğun bir yokluğu düşünüldü mü?
Bilemeyiz…
Kendi kendine yeten sayılı ülkelerden biri olduğumuz günlerde enerji kaynaklarımız:
Taş kömürü
Linyit
Petrol
Doğal gaz
Toryum
Su
Güneş
Rüzgâr
Jeotermal olarak sıralanıyordu, halen bir değişme yok.
Denebilir ki:
Bu kaynaklardan toryum hariç hiç biri ihtiyacımızı karşılamaya yeterli değil.
Doğrudur, o zaman kendimize sormamız gerekir: Toryum kullanabilmek için neden gerekli yatırımları yapmadık?
Hadi, toryum ileri teknoloji istiyor diyelim… Güneş enerjisine ne diyeceksiniz?
Kıskanç Almanya bile güneş enerjisinden bizim iki katımızdan fazla yararlanıyor.
Enerjiyi pahallı kullananlar liginde üst sıralardayız. Bütçemizdeki açık sadece enerji alımlarından kaynaklanmıyor. Ne yazık ki doğal gazda, elektrikte, benzin ve motorinde yanlış politikaların ağır bedelini ödüyoruz ve nereye kadar götüreceğimizi de bilemiyoruz.
Ülkenin tarımı ortada; fasulyeden mercimeğe, karpuzdan elmaya, buğdaydan pirince kadar her şey yurt dışından alınıyor.
Şimdi, kömür çıkarmak için:
Zeytinlikleri taşımaktan, taşınamıyorsa, “normlarına uygun olarak” başka yerlere zeytin fidanı dikme kararı alınıyor. Bu kararı alanlar, ya zeytinlik yanından geçmemişler, ya da zeytin fidanı kaç yılda yetişir bilmiyorlar.
Bugün faaliyette olan ve kömürü yakıt olarak kullanan termik santraller, bulundukları çevreye zehir soluturken; zeytin ağacını sökeceksiniz, kömür çıkartacaksınız, elektrik üreteceksiniz böylece de
ülkenin elektrik ihtiyacını karşılayacaksınız, hem de buna kamu yararına diyeceksiniz, öyle mi? İnanın şaka gibi…
Kömür için zeytinden vazgeçenler, sizler, ölümsüz ağacın ne olduğunu bilmiyor olmalısınız.
Kömür çıkaracağınız alanda zeytinlik varsa çevresinden dolaşmanız gerekirken kesmeye, taşımaya kalkmanız akla ziyandır. Çünkü zeytin ağacı masadaki sürahi, saksıdaki mor menekşe değildir.
Delice olarak anılan yabanisinden aşılısına kadar zeytin ağacının ekonomiye katkısı küçümsenemez ve zeytin üretimini artırmak için en azından kanunla belirlenen kadar destek vermeniz gerekir.
Türkiye’nin, dünyanın önemli zeytinyağı satan ülkeleri olan İspanya’dan, Tunus’tan, İtalya’dan ne farkı var? Kendi adıma, Suriye’den zeytinyağı ithal edilmiş olmasından utanıyorum.
Lütfen, bu güne kadar verilen emeklere yazık etmeyin.
Unutmayın ki: Zeytin ağacı, “Pirenlik Kırı’nın” süpürge çalısı değildir ve hiç birimiz, tütünde düştüğümüz duruma düşmek istemeyiz!..
Son söz:
Maden yönetmenliğinde yapılan değişikliğin, geriye dönüşü mümkün olmayan zararlara neden olmadan kaldırılması uygun olacaktır.
03-03-2022/SÜHA ORAL/BANDIRMA