BİR DELİ BAŞKAN: NEVREZ
Benim hatırladığımda yalnız yaşıyordu. Dembellerin sinemasının yakınında iki göz bir evi vardı. İlkokula giderken mecburen oradan geçerdim. Oradan geçerken mümkün olduğunca evin olduğu tarafa bakmadan hızlı adımlarla bir an önce uzaklaşırdım.
Geniş omuzlu, uzun boyluydu. Sert bir görünümü vardı. Dalgalı uzun saçları, sakallı ve kendine özgü rengarenk kıyafetlerle farklı biriydi. Köyün erkeklerinden sıra dışı bir görünümü ona hak ettiği sıfatı layık gösteriyordu.
Zamanla tanıdıktan sonra sadece görünümünün değil aklının ve yüreğinin de sıra dışı olduğunu öğrendim. 1970’li yıllarda İspanyol geniş paça pantolon ve uzun saç moda olsa da hele kışın kuşların bile terk ettiği bir köyde böyle sıra dışı giyinen yaşayan birine ancak deli derlerdi. O da bu sözü hak edercesine yaşam biçiminden taviz vermezdi. Bu yüzden adı “Deli Nevrez”e çıkmıştı. Herkes ona Deli Nevrez derdi.
Aslında kimseye bir zararı da duyulmamıştı. Zaten ince ruhun yükünü taşıyanlar kendi hayatlarını harap etseler de başkalarına zarar veremezler. Bizim “Deli Nevrez”de onlardan biriydi işte.
*
Bizim Deli Nevrez gençliğinde kendine özgü perişan ve sefil yaşamı sebebiyle sevilse de çok saygı duyulmazdı. Anne-babalar çocuklarına “içip içip Nevrez gibi mi olacaksın” diye paylarlar, asla onun gibi birisi olmasını istemezdi ama yine hiç kimse Nevrez’in neden delirdiğini düşünmezdi. 1977 yılında iki kızının anası on yıllık hayat arkadaşını toprağa teslim etmişti. Deli Nevrez’in yasını kendinden başkası tutacak değildi. Yıllar sonra bu acıyı öğrendiğimde Nevrez’e neden “Deli” sıfatı yakıştırıldığını anladım. Hayat böyle bir şey işte. Herkes hayatın bir düzen içinde gittiğini sanır ama hayatta hiçbir şey düzen içinde
değildir. Her şey birbirinin karşıtını taşır ve onunla savaşarak yaşam devam eder.
*
Bizim Deli Nevrez iyi bir zanaatkardır. Denizli’de kendine bir iş yeri kurar. Kurar ama elde yok, avuçta yok. Arkanda bir dayın yok. Velhasıl işler istediği gibi gitmez. Gel zaman git zaman bizim Deli Nevrez’in en sonunda yurt dışına gittiğini duydum. Yıllar yılları kovaladı Deli Nevrez 1994 yılında yurt dışından kesin dönüş yaptı.
Oturması-kalkması ağırlaşmış, şekli şemali, topluma göre, düzene girmiş eh para da kazanmış biri olarak saygı görmeye başladı. Hani her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır denir ya, bizim Deli Nevrez’i de akıllandıran arkasında duran Menendiye Hanım’dır. Ama bir kere adın dokuza çıktıysa inmez sekize. Ne kadar akıllanırsa akıllansın bizim Nevrez her zaman köyün “Deli Nevrez’i dir. Eh olsun. Boşuna “yiğit namıyla anılır” dememişler. Bizim yiğitte “deli” işte. Deliliği o kadar ünlenir ki Deniz Baykal kendisine “Deli Başkan” diye hitap edermiş.
*
Bizim köyün belediye geçmişi hangi yıla dayanır tam anımsamasam da ilk başkan Gozan’lardadı. Daha sonra emekli öğretmen Abdullah Hoca iki-üç dönem belediye başkanlığı yaptı.Yaşı ilerlemiş artık yorulmuştu. Seçimler yaklaştığında o zamana kadar kimsenin aklından bile geçirmediği Deli Nevrez köy halkının isteği üzerine Belediye Başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Yıllar öncesinin perişan Nevrez’i şimdi Başkan adayıydı. Tabi köy de olur-olmaz tartışmaları arasında bizim Deli Nevrez seçimleri kazanıp Belediye Başkanı oldu.
*
Nevrez bu. Kural kalıp dinlemez. Aklına koyduğunu yapar. İlk işlerinden biri mezarlık oldu. O zamana kadar bırakın mezarlığın içine girmeyi yanından geçmek bile hele çocuk ve kadınlar için korkunç bir yerdi. İnsan boyuna geçen otlar, böğürtlenler, birbirine girmiş çalılar ve ağaçlarla adeta bir korku tüneli gibiydi. Nevrez mezarlıkta ne kadar çalı-çırpı, böğürtlen ot-çöp varsa hepsini temizledi. Mezarlığın içine yollar yaptı moloz döktü.
Köyde dedikodu almış başını gidiyordu. “Orada yatan ölülerimiz var onların üstüne basılıyor, onların mezarları kayboluyor” dense de Nevrez bildiğinden geri durmadı. Hatta bu yüzden mahkemelik oldu.
Bugün Güney köyü mezarlığı adeta bir parka dönüştüyse bu Deli Nevrez’in sayesindedir. Nevrez üç dönem başkalık yaptı. Elbette tek icraatı bu değildi. Eskiden yağmur yağınca çamur deryasına dönen yollarda yürümek zordu. Nevrez, Köyün bütün yollarını asfalt ve kilit taş döşeterek çamurdan kurtardı.
Köyde cami ile mezar yeri arası 2-3 kilometre mesafedeydi. Elbette geleneklerimizde tabuta el vermek sevaptır ama cenazelerin mezarlığa kadar taşınması hele soğuk ve yağışlı havalarda adeta bir işkenceye dönüyordu. İlk fırsatta yurt dışına gitti. Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa…. Güneylilerin çok olduğu bütün ülkelerde kapı kapı dolaşıp yardım topladı. Topladığı yardımlarla cenaze yıkama aracı, ambulans ve cenaze taşıma aracı aldı.
Cenaze yıkama aracı deyip küçümsemeyin. O yıllarda bırakın köyleri daha pek çok ilçede böyle bir araç yoktu. Hele morg? 1990’lı yılların ikinci yarısında kaç köyde, ilçede morg vardı? Bizim Deli Nevrez köye parklar yaptı. Güney Köyünde aracının yakıtı bittiyse en az 30-35 km uzaktaki Acıpayam veya Yeşilova’ya gidilirdi. Köye bir benzinlik yaptırarak hem belediye gelirine katkı sağladı hem de köylüye bu zulümden kurtardı. Bunun dışında okul binasının yenilenmesi, kepçe, greyder dozer ve itfaiye aracı olmak üzere köye birçok iş makinesi kazandırdı.
*
Deli Nevrez bu. Hani derler ya “delidir ne yapsa yeridir” diye. İşte tam onun için söylenmiş bir söz. Köyde ilk kez “Gurbetçiler Festivali” düzenleyerek Tolga Çandar gibi birçok sanatçıyı getirdi. Yani bizim deli sadece alt yapıya değil gönüllere de hitap ediyordu. Adeta “ölü evinin yascısı düğün evinin tefçisiydi”. Ama bunu politik olarak değil insan olarak vicdan sahibi olarak yapardı.
Deliydi ama tam bir demokrattı. Her fırsatta kahvede muhaliflerinin yanına oturur, hatta arkasından küfür edenleri bildiği halde asla onlara bir kırgınlık ve kızgınlık göstermezdi.
Sosyal ve insani ilişkileriyle örnek bir kişilik olan Deli Nevrez son dönem seçimlerinde sağlık sorunları nedeniyle aday olmamıştı. Ve bizim belediye bir gecede muhtarlığa dönüştü. İbrahim abimin can dostuydu. Abim ne zaman köye gelse soluğu hemen Nevrez’in yanında alırdı. Abim bizi ve dostunu çok erken bıraktı gitti. Şimdi benim en büyük abim Deli Nevrez köyde ailesiyle huzurlu bir hayat yaşarken her fırsatta abimi ziyaret eder. İki gün önceki konuşmamızda “geçen gün İbram’ın yanına gittim.
Benimle yine konuşmadı Cevdet” dedi.
*
Günümüzün muktedir siyasetçilerinin 1990’lı yıllarda Anadolu’nun bir kasabasında belediye başkanlığı yapmış “Deli Nevrez” den öğreneceği çok şey var. Halkın gönlüne nasıl girilir, çalmadan çırpmadan nasıl hizmet edilir, hizmetin sadece yol yapmak asfalt dökmek olmadığını öğrenmeleri gerekir. En çok da demokratlığı ve vicdan sahibi olmayı öğrenmeleri gerekir.
Sen varol Deli Başkan. Sen sadece Güney Köyü için değil insanlık için bir zenginliksin. Ama ne yaparsan yap kırk kez Hac’ca da gitsen deve kesip dağıtsanda, ki onu da yaptın, tövbe de etsen, sen Güney’in DELİ NEVREZ’isin. Adının Nevzat olduğunu bilsek de.
Nevzat Barkan
24-12-2022