Kazakistan Notları -2- Kızılorda

KAZAKİSTAN NOTLARI-2
KIZILORDA EYALETİNDE ÖZEL GÜNLER.

Kazakistan’ın Kızılorda Eyaletine geleli 55 gün oldu. Bu süre içerisinde işim gereği daha çok kırsal yaşamın içinde olsam da günlük hayata dair izlenimlerimi zaman zaman sizlerle paylaşmak istiyorum. Buradaki kırsal yaşamı, köy yaşamını, tarımsal üretim sistem ve tekniklerini ayrı bir yazı olarak paylaşacağım. 
Bu yazıda bulunduğum eyaletteki özel günlere yani bayramlara yönelik izlenimlerimi aktarmak istiyorum. 
Geldiğimden 13 gün sonra Nevruz Bayramı vardı. Bu kısa zaman süresi içerisinde deyim yerindeyse daha gözü açılmamış sığırcık yavrusu misali Nevruz hazırlıklarını gördüm. Eyaletin Başkenti Kızılorda’da inanılmaz bir hazırlık vardı. Ağaçların gövdeleri kireçleniyor, meydandaki kaldırım taşları boyanıyor şehirde adeta tepeden tırnağa bayram temizliği yapılıyordu. Önce anlam veremedim. Sorduğumda bunun Nevruz Hazırlığı olduğunu söylediler. 
Korkut Ata Üniversitesinin hemen önünde devasa bir meydanda sahne kurulmuş, çocuklar her gün prova yapıyor. Meydan dediysem öyle Bandırma’daki Cumhuriyet Meydanını düşünmeyin. Ya da İstanbul’daki Taksim Meydanı’nı. Cumhuriyet Meydanının abartısız iki kat büyüklüğünde bir meydan.
Hummalı temizlik sonunda beklenen gün geldi. Nevruz dolayısıyla 3 gün resmi tatil. Devasa meydanda birbirinden güzel gösteriler, halk oyunları, şarkılar, türküler ve özellikle çocuklar için hazırlanmış organizasyonlar. Ortada bir tane polis yok. Kimse kimseyi sataşmıyor. Kadınlar ve çocuklar yerel ve en özel kıyafetleriyle meydandalar. Meydanın bir kenarında köfte ekmek, bizdeki şiş kebap veya Adana- Urfa Kebabı benzeri yöresel adıyla “şaşlık”ların piştiği mangalın dumanları iştah açıyor.  
Bizde Nevruz Bayramlarında günler öncesinden polis kordonları, güvenlik önlemleri ve karşılıklı sataşmalar yaşanırken buradaki hazırlıkları görünce çok üzüldüm ve utandım. 
Üzüldüm! Çünkü Türk Tarihi ve kültürü içerisinde büyük bir önemi ve değeri olan Nevruz’u terör örgütlerine teslim ettik. Oysa Nevruz’un gerek Orta Asya gerekse Mezopotomya bölgesinde yaşayan halklar için ne kadar önemli olduğunu sözde Milliyetçi, Turancı, Trük-İslam politikalarının ağa babaları bize bunun önemini ve tarihsel geçmişini unutturdular. Hızla Araplaşarak gerçek Türk Tarih ve kültürel değerlerinden uzaklaştığımızı gördüm. Nevruz sadece Kazakistan’da değil, sorup öğrendiğim kadarıyla Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Azerbeycan’da da benzeri coşku ile kutlanıyormuş. Hatta o günlerde Özbekistanlı bir doktorla aynı evi paylaşmıştım. 
Doktor, Türkiye’de Newroz nasıl kutlanıyor diye sorduğunda, polis copu ve biber gazı eşliğinde demekten utandım.
Newroz büyük bir coşkuyla kutlandıktan sonra lokantalarda şehrin girişlerinde “рамазан айы құтты болсын”  “ramazan ayı quttı bolsın” Kiril ve Latin Harfleriyle yazılmış Ramazan ayını karşılayan afişler görülmeye başladı.
Gösterişten uzak bir şekilde oruç (ораза) tutanlar günlük işerini devam ederken oruç ibadetini de yerine getiriyordu. İftar saatlerinde yine gösterişten uzak bir şekilde dua ile açıp birbirlerine “quday qabıl etsin” dileklerini iletiyordu. Derken Ramazan Ayı bitti. Bayram geldi çattı. Ben Newroz Bayramı gibi bir coşku beklerken sanki hiçbir şey olmamışçasına Bayram Sabahı herkes işinde gücündeydi. Ha bu arada o bizdeki siyasi şova dönüşen Kandil kutlamaları hiç yoktu. Ben en azından bir bayramlaşma beklerken günlük yaşam içerisindeki olağan selamlaşmanın dışında hiçbir şey yoktu. 
Burada yaşayan halkın kendine özgü diyebileceğim bir Müslümanlık anlayışı var. Biriyle tanıştıktan sonra belirli bir sohbet sonrası “sen musılmansın ba?” diyerek Müslüman olup olmadığımı soranlar, bari bir vakit namaz kılsa   
Gerçi bizdeki pek dinci Müslümanları hatırlayınca “böylesi daha güzel” dediğim çok oldu. Burada yaşayan halk herhangi bir mezarlığın yanından geçerken mutlaka dua ediyor. Sofradan kalkarken mutlaka dua ediyor. Ramazan ayı sonrası evlerde ölmüşlerine yemek eşliğinde Kur’an okutuluyor. Yemeklerde kadınlar ve erkekler aynı odada ve sofrada yiyor. Yine Ramazan Ayı sonrası köylerde para toplanıp Köy Camisinin bahçesinde Kur’an okutuluyor. 
Ramazan Bayramı’nı da böyle geçirdikten sonra sosyalizme mal olmuş 1 Mayıs’ı merak etmeye başladım. Acaba 1 Mayıs nasıl olacak? 
Bulunduğum şehirde bayram törenleri için bir alan var. Bulunduğum şehir derken 25 gün önce Kızılorda’dan ayrılıp Shieli adındaki küçük bir şehre geldim. Bayram yeri süslenmiş, temizlik yapılmış. Her şey hazır. Merak etmeyin öyle pankartlar ve sloganlarla yürüyen kortejler yok. Çocuklar ve kadınlar en güzel kıyafetlerini giymiş Bayram yerine geliyor. İlk kez bir bayram yerinde polis ekibi gördüm. “Ekibi” diye altını çizmek istiyorum. 2 polisten oluşan bir ekip. Onlarda alana girişteki trafiği kontrol ediyor. Ve yine ilk defa trafiği kontrol eden bir ekipti gördüğüm. 
Kadınlar ve çocukların çoğunlukta olduğu grup bayram yerinde toplandıktan sonra yine çocukların egemen olduğu gösteri, halk oyunları, şarkılar-türküler eşliğinde bayram kutlaması yapılıyor. 
Böylece eski 70 yıl Sovyet Rejimi altında kalmış bir ülkenin üç bayramını gözleme şansım oldu. 
Bunların içindeki en görkemlisi ve bütün halkın katıldığı tek bayram Newroz Bayramıydı.
Darısı ülkemin başına. Terör örgütlerinin eline terk ettiğimiz bayramı geri alıp gerçek sahibi Halkımıza teslim etmek dileğiyle. 
Hüseyin Atıcı
Kızılorda- Shieli-  Kazakistan  

04-05-2023/ HÜSEYİN ATICI - KAZAKİSTAN