Kazakistan Notları 3 / Eğitim ve Sağlık

 KAZAKİSTAN NOTLARI-3: EĞİTİM VE SAĞLIK

Buraya gelmeden önce herkesin yaptığı gibi Kazakistan hakkında internetten bilgi edinmeye çalıştım. Ama kafamda bambaşka bir Kazakistan vardı. Yaklaşık 70 yıl Sovyet yönetiminde eksik- fazlası, doğrusu-yanlışı ile sosyalist bir yönetim altındaydılar. Yine 1989 Bulgar göçmenlerinden edindiğim izlenimle burada yaşayan halkın donanımlı olduğunu düşünmüştüm. Bağımsızlıklarını kazanıp, “Demokratik” yönetime kavuşmaları sonrası birikimleriyle sosyal ilişkilerin Türkiye’den daha iyi olacağını düşünmüştüm. 
Hayal kırıklığı yaşadığım olgular olduğu gibi tahminimden daha iyi olan olguları da görüp yaşıyorum. 
Bugünkü notlarımdan eğitim ve sağlık konusundaki izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. 
Eğitim ilk, orta ve lise düzeyinde tamamen ücretsiz. Yaz döneminde yaşadığım yaklaşık 50-60 bin nüfuslu ilçe de 48 (KIRKSEKİZ) tane okul var. Hepsi fiziki olarak yeterli, yerleşkesinde spor salonları ve geniş bahçeleri olan okullar. Sınıf ortalamalarının 15 kişi olduğunu öğrendim. 
Nasıl öğrendiğimi de anlatayım. Burada şehir için toplu taşıma aracı yok. Öğrenci servisi sadece engelli öğrenciler için ve özel kreşler için var. Okullar öğrencilerin yürüme mesafesinde. Yürüme mesafesi derken 5-6 km düşünmeyin. 2 en fazla 3 km’dir. İnsanlar işlerine ve çarşı-pazara otostopla gidiyor. Burada İndrive denilen bir uygulama ile gideceğiniz yeri uygulama üzerinden bildirip fiyat teklifinizi veriyorsunuz. Mutlak bir uygulama kullanıcısı sizin teklifinizi kabul ediyor ve sizi bulunduğunuz yerden alıp istediğiniz yere götürüyor. Onun dışında yol boylarında 7’den 70’e kadın-erkek, çoluk-çocuk otostop çekiyor. Ben genelde almıyorum. Ama bir sabah bir yolcu çok ısrarlı davranınca aldım. Bulunduğum şehirdeki eğitim olanaklarının fiziki durumunu ondan öğrendim. Bu arada ondan öğrendiğim ve büyük bir guru duyduğum başka bir şey ise MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ideolojisi. Ortaokul ve lise düzeyinde Büyük Devrimci için geniş kapsamlı konular işlendiğini anlattı. Benim için büyük bir mutluluk ve onurdu. Kendisi Mustafa Kemal Atatürk hakkında geniş bir bilgiye sahip. Aslında burada sadece O değil. Bir anket çalışması yapılsa sonuç ne olur bilmiyorum ama konuştuğum insanların yaklaşık %30-40 ‘ı MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ideolojisini biliyor. Yaklaşık aynı veya biraz daha yüksek oranla bilinen ikinci isim ise; Muhteşem Süleyman, (Kanuni Sultan Süleyman) ve Hürrem Sultan. Burada kendimde bir görev ve sorumluluk hissettiğim konu bu Büyük Devrimciyi daha fazla anlatmak. 
Burada hiçbir yerde taşımalı eğitim yok. Her köyde okul var. Sadece okul değil. Abartısız söylüyorum her köy okulunun büyük bir spor salonu ve yüzme havuzu var. Gözlemlerim bütün Kazakistan Coğrafyası için geçerli olmayacaktır. Ama benim yaşadığım Kızılorda Eyaletin’de ki durum böyle. Türkiye’nin iki katından fazla yüzölçümüne sahip ülkede 18 milyon insan yaşamakta. 
Buraya kadar geniş halk kitlelerini memnun eden eğitim olanaklarıydı. Ancak özel okul, kreş ve hastane gibi oluşumlar az da olsa görülüyor. Sayıları çok fazla değil belki ama özellikle İngilizce ve Rusça Eğitim diline sahip özel okullar mevcut. Buralar tabi ki ücretli. Ama fiziki yapıları kamu okullarında üstün değil.  
Sağlık alanında da hastane, sağlık ocağı, mobil istasyonlar gibi olanaklar çok çok fazla. Yine her köyde içinde en az iki hekim ve 5-6 diğer sağlık çalışanlarından oluşan, fiziki olarak büyük sağlık kuruluşları var. Hemen hemen her sağlık ocağında temel bazı tahliller yapılabiliyor. Bunun dışında merkezdeki sağlık ocaklarının sorumluluk alanındaki köylere destek ve kapsamlı analizler için haftada bir mobil sağlık araçları hizmet veriyor. Sağlık hizmetleri ücretsiz. Ancak ilaçlar çok pahalı ve bazı ilaçlar yok. Örneğin benim Türkiye’de kullandığım Venlafaksin etken maddeli anti-depresan ilacı bulmak çok zor. Şieli’ye yaklaşık 360 km olan ülkenin en büyük üçüncü veya dördüncü büyük şehri Çimkent’e bile yok. Oraya ancak sipariş üzerine 1500 km uzaklıktaki Astana veya Alma Atı’dan getirtebiliyorsunuz. Benim sağlık alanında yaşadığım en büyük sıkıntı. İki kez Özbekistan’ın Başkenti Taşkent’e gitmek zorunda kaldım. Çünkü daha yakın.
Tarlada çalışıyorsanız, hele ki her türlü hayvanın başı boş dolaştığı bir bozkırda çalışıyorsanız en büyük riskiniz kene. Her akşam eve döndüğümde kene kontrolü yapıyorum. Bir akşam geç saatlerde yaklaşık gece 11 de eve döndüm. İlk işim aynanın karşısına geçip kene kontrolüydü. Bir tanesi sol göğsümde diğeri enseme yapışmış iki kene görünce itiraf ediyorum korktum. Korkum ölmek değil. Korkum yaklaşık dört bin kilometre uzaklıkta sevdiklerini son bir kez göremeden, sesini duyamadan ölmek. Telaşla hastaneye gittim. Bizdeki hastanelerde gece kaçta giderseniz gidin Acil servisler mahşer yeri gibi. Hastane bahçesine girdim acil servisi ararken bir görevliyle karşılaştık ve ona sordum. Yerini tarif etti. Ben oraya gittiğimi ama kapalı olduğunu söyledim. Zili çalmamı söyledi. Acil servis, gece 11-12 kapı kapalı, ortada kimse yok. Yataklı servis binası aynı bahçede ama 20-25 metre ayrı bir yerde. Kapıyı çaldığımda yaklaşık 25-30 yaşlarında genç bir sağlık görevlisi kapıyı açtı. Ona vücudumda iki tane kene olduğunu onun için geldiğimi söyledim. Beni bir odaya aldı ve doktora haber vermek için ayrıldı. Acil servisteki yataklar, fiziki alanlar son derece temiz ve bakımlı bir haldeydi. Hekim geldi ve keneleri çıkarttılar. Üç gün boyunca sürekli ateşimi kontrol etmemi yükselmesi halinde gelmemi söylediler. O üç gün benim için gerçekte zordu. Türkiye’den kimseye söyleyemedim. Daha çok merak edeceklerdi. Çok şükür daha büyük bir sorun yaşamadan atlattım. 
Yine birlikte çalıştığımız Kazak arkadaşlardan sağlık sistemi hakkında daha fazla bilgi almak için sorular sordum. Örneğin herhangi bir tetkik, görüntüleme veya ameliyat için burada öyle aylarca falan değil hiç beklemiyorsunuz. Sorun bulunduğunuz şehirde çözülemiyorsa Eyalet Hastanesine hemen ertesi gün gidip tedavinize başlıyorlar.  Özetle bulunduğum Eyaletteki Sağlık ve Eğitim hizmetlerine ait fiziki alt yapılar çok çok iyi. Ancak donanımsal olarak sağlık hizmeti veren hastaneler ne durumda bilmiyorum. 
Mevcut durum bile AVM Tarzı Şehir Hastanelerinden çok çok iyi. Çünkü en basit sağlık hizmeti almak için köyünüzden kalkıp en yakın şehre gelmiyorsunuz. 
Biz sağlıkta çağ atlamıştık, öyle deniyordu. Evet belki bilgi, teknolojik donanım ve tedavi yöntemleri konusunda doğrudur. Ama bir görüntüleme hizmeti için aylarca sıra beklediğimiz de acı bir gerçek. 
Hekimlere ve diğer sağlık çalışanlarına haksızlık etmeyeyim. Burada yereldeki hekimler saat 13’e kadar rutin muayene yapıyorlar. Öğleden sonraları ise tamamen tahlil ve tetkiklerin değerlendirilmesi.
Hastane kapısında hiç uzun kuyruklar görmedim. Hekime veya sağlık çalışanlarına bağırıp çığıran hakaret eden hiçbir olay görmedim, duymadım. Öyle bir şeyin olmadığını buna gerek olmadığını istedikleri zaman sıra beklemeksizin yeterli hizmeti aldıklarını söylediler. 
Bizim bu bölgedeki Türki Cumhuriyetler için en büyük iddiamız abilik yapmak. Evet abilik yapmamız gereken birçok konu var. En az onun kadar onlardan öğrenecek çok konunun olduğunu da unutmamak gerekiyor. 
Bir sonraki notlarda görüşmek üzere…. 

31-07-2023/HÜSEYİN ATICI /