Yahudinin Bedduası. Merinos Çiftliği

YAHUDİNİN BEDDUASI: MERİNOS ÇİFTLİĞİ

" Merinos Çiftliği
1935 yılnda Karacabey harasında kurulan Merinos Yetiştirme Çiftliği ;
1943 yılında Ziraat bakanlığı Veteriner işleri genel müdürü Dr. İhsan Akhun'un çabası ve emri ile Karacabey'den ayrılarak Bandırma da bulunan , Rusya'dan göç edip Bandırma da çiftlik kuran Yahudi ailesinin 30 yıl işlettikleri çiftlikleri ( Tekfur Çiftliği ) 2.Dünya harbinin neden olduğu siyasi ortamda zamanın hükümeti baskısıyla el konmuş çok ucuz bir bedelle kamulaştırılarak Bandırma Merinos Çiftliği adıyla üretime başlamıştır. (Bandırma Kültür Platformu)"

1986 yılında Ağrı’da teknisyen olarak başladığım meslek hayatımı sürdürdüğüm  2020 yılında Merinos Çiftliği'nden emekli oldum.

Yaklaşık 33 yıllık meslek hayatımın 18 yılını bu kurumda geçirdim. Kurumun mutfağını da bilirim, vitrinini de. Bu süre içerisinde dört tane müdürle çalıştım. Hepsi birbirinde yeteneksiz, beceriksizdi. Bildiğiniz Hepsinin ortak paydası liyakatiyle değil siyasetiyle adam kayırmacılığıyla müdür olmasıydı. AKP iktidar oldu, 2-3 ay sonra üç defa gidip dördüncüye gelen müdür, için önemli olan yıl sonu döner sermaye kar payıydı. Kuruma çivi çakmadığı gibi onun döneminde açlıktan mandalar öldü. Yaklaşık 400 ton buğday çürüdü!. Bitkisel üretimin A sını bilmeyen adam 15 bin dekar arazide unluk buğday ekip yemlik satmak için Bandırma’daki zahirecilere yalvardı.
Kurumda "Tarla Bitkileri Bölümü" mezunu tek Mühendis ben iken ben Yemler ve Hayvan Besleme Laboratuvarında çalıştırılm.laborant Bitkisel Üretim Şube Şefliği yaptı!. Kurum yıllarca 250-300 kg buğday, 75-120 kg ayçiçeği verimine mahkum edildi. Bu verimlerle kar etmek mümkün değilken Bakanlıktan Araştırma Projeleri için gelen ödenekleri kurum ihtiyaçları için kullanıp her yıl en üst limitten döner sermaye kar payı dağıttı. En üst limitten alanlar kimlerdi derseniz; o dönemde kudretli şube şefi ve bölüm başkanı olup lojmanda keyif süren müdürün her uygulamasına "emredersiniz efendim" diyenlerdi. O arkadaşlar yeri geldiğinde kul hakkından, milliyetçilikten bahsederken mangalda kül bırakmazlardı. Kapalı kapılar arkasında ağza alınmayacak sözleri sarf edenler er meydanında el pençe divan dururdu. Bir kişi hariç. İSMAİL ERDOĞAN.
Derken müfettiş geldi.

Müfettişle bizzat tarım alanlarını ve meraları gezerek göstererek bilgi vererek dillendirdiğim yanlışları son verme şansını yakaladım. 
O gitti. Yerine bir dönemin malum yapılanmasını arkasına alan başka biri geldi. O zamanlar adam yokluğundan zorunlu olarak beni Bitkisel Üretim Şube Şefi yaptılar. 250 kilogramlara mahkum, unluk ekip yemlik satan bir kurumda ilk olarak sözleşmeli hububat tohumu üretimini başlattım. Derken bu süreçte çok sürmedi. Yapılanma kendi içinde tütün eksperini getirip şube şefi yaptı ve tekrar dibe vurma dönemi başladı. 
Yine aynı şekilde kapalı kapılar arkasında her türlü muhalefeti yapıp da meydanda ses çıkaramayanlara karşı yapılanmanın en güçlü dönemlerinde boyun eğmedim. Mobinge direndim. İftiralar karşısında müdür odasına gidip “ ya suç duyurusunda bulunursun yada sen de ortaksın” diye masayı yumruğuma vurdum. Yetmedi bütün kirli işlerini teşhir ederek yargı sürecinin başlamasına katkı sundum. 
Derken meşhur  15 Temmuz sonrası bir OHAL müdürü onayı alınca gece saat 23.30 da whats ap tan ilk bana yazdığını söyleyerek müdür olduğunu yarından itibaren bitkisel üretimde işlere el koymamı söyledi. 450 kg larda bıraktığım verimi kurum tarihinde ilk kez 675 kg lara 15 bin dekar alanda on çalışan arkadaşla çıkardık. Buradan hepsine özverili emekleri için kucak dolusu sevgilerimi sunuyor bir kez daha teşekkür ediyorum. Derken bu da çok sürmedi. Kamuda hiçbir müdür kendinden daha başarılı birini istemez. Onun canciğer arkadaşlarının telkinleri, magazinsel dedikodular sonrası bir yılın sonunda bana yine yol göründü. Cüssesi ve kafası büyük yüreği küçük bu arkadaşa da odasında “ ben giderim ama yalnız gitmem. Gidersem seni de götürürüm. Hem benim kaybedecek bir şeyim yok. Her yere giderim. Ama sen gidemezsin deyip” resti çektikten sonra yine mobing, yine kızak yine iftiralar.

Ben bir yere gitmedim. 2020 de emekli oldum. Bende giderim diyen bu arkadaş kendi isteğiyle Fethiye’ye gitmesine rağmen geri dönmek için kaç takla attığını kendi bilir. 
Merinos’un tarihi 1940’lı yıllara dayanır. Burasının bir Yahudiye ait olduğu ve devletleştirme sonucu alındığı bilinir.

Bazen diyorum ki acaba “Yahudi’nin Bedduası mı var?”
Bu kadar uzun bir özetten sonra asıl konuya giriş yapayım. Bir yazıya sığacak gibi değil. O yüzden giriş yapayım diyorum. Her yönden esen rüzgara dönen fırıldak arkadaş gittikten sonra pek muktedir! bir isim Ankara’dan kuruma müdür olarak atandı. Hangi kuruma? Türkiye’de tek olan BANDIRMA KOYUNCULUK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ’ne. Mesleği: Su Ürünleri Mühendisi. Güzel değil mi?
Bu arkadaşta  Ankara’dan aldığı güçle ve oluk oluk akan ödeneklerle inşaatlar, eşantiyolar  ATV araçlar gibi bir çok gereksiz ve israfla önce göz boyadı, sonra herkese mavi boncuk dağıtmaya başladı. 
Yıllarca Damızlık Koç satışını tek başına yapan İsmail Erdoğan’ın yarattığı sıcaklığı ve samimiyeti üreticilere sorun. Ama önemli olan sıcaklık ve samimiyet değil. REKLAM. Koç satışı için profesyonel şirketlerle anlaşıldı. Yalnız ne hikmetse hep aynı şirket. Dönem dönem değişmekle birlikte yaklaşık beş bin baş koyun sürüsüne sahip ‘Türkiye’de tek olan Koyunculuk Araştırma Enstitüsü 400 tane damızlık koç çıkartabiliyor. Bunun da 200 tanesini Balıkesir Büyük Şehir Belediyesine veriyor.

Geriye kaldı 200. 
Yazıyl tekrar yazayım şaka değil İKİYÜZ damızlık koç için profesyonel satış şirketinden destek istemek israftan başka bir şey değildir. 
Halk dilinde bir söz vardır. “Attığın taş ürküttüğün kurbağaya değsin” denir.  
Şimdiden gerek sosyal medyada gerek yerel basında damızlık koç satış duyurusu yapanlara hatırlatma olsun;
Kamera neyi görürse onu çeker. Çıkan resim kötüyse suç kameranın değil pozu verenindir. 
Bu girişti. Gelişmede misafirhane, kaz ve köpek yetiştiriciliği, muhteşem manda ahırı yapımı, midye yıkama ünitesi ve diğer pek çok konu var.  
Bir benzetmeyle girişi sonlandıralım. Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerini kazandıktan sonra pek çok belge yok edilmeye çalışıldı. Pek çok eksik kılıfına uydurulup kapatılmaya çalışıldı. YSK kesin kararını verene kadar zaman kazandılar. Şimdi sizin de zamanınız var. 
Not: Bu girişti. Sırada muhteşem manda ahırı, midye yıkama ünitesi, köpek ve kaz yetiştiriciliği ve…….?

GELİYOR !

29-04-2023/HÜSEYİN ATICI