Mevsimlerden yaz düşünce Burhaniye'ye giderim yıllardır. Tatiller yaza denk geldiği için değil dünyanın hemen her yerinden insanlar bu mevsimde geldiği için.
Vahşi kapitalist sarmalın içinde yaşamak zorunda olan yabancılaşmış zincirli insanlara verilen bu kısa anlarında kısa özgür olunabiliyor,kısmen iletişim kurulabiliyor..
Ama bu yıl hiç ama hiç yabancı göremedim. Bu kadar mı olur? Yıllar önce plajlarında üstsüz girilebilecek kadar özgürlük ve güven hissi veren özelliği zaten giderek azalıyordu bu yıl bitti.. Özellikle gurbetçi emekçilerin çabalarıyla getirip tanıttığı Alman Fransız İsviçreliler burada satın aldıkları kendi evlerine bile korkudan gelmediler bu yıl. Yıllarca her yıl üstüne konarak artan potansiyel ,Turizm gibi bir bacasız sanayi böylesine beceriksizce dibe vurduruldu. Küçücük ülkesiyle turizm geliriyle geçinen Komşuyu kıskanmamak elde değil. Ama onlar misafirlere göre yaşıyor eğlenmesini dinlenmesini ve misafirine hizmeti bizden iyi biliyor ve yapıyor. Esnafları gezdim emlakçılar hariç- onlar bir şekilde alım satım yapıyor - diğer esnaf batakta,kimseye nasıl gidiyor diye bile soramadım.
Biliyorum arkadan küfür gelecek.Her şey ekonomik.
**
Burhaniye adı daha önce Kemer iken Abdülhamit'in çok sevdiği oğlu Burhanettin'in ismi verilen bir saklı cennet çok çok önceleri ise adı ANAHOR muş bunu da ileteyim .
Tabi eskiden yerleşim yerleri bugün olduğu gibi denizin kenarına , sel yataklarına , kurutulan bataklıklara değil genelde sele depreme hastalıklara karşı en güveni yer olan temeli havası güzel dağ yamaçlarına yapılırdı. Nitekim bugün de ordalar yörük Türkmen köyleri.Doğuştan şanslılar ama tarlalar arazile ufak ufak dünya ve yerli kompradorlara geçmeye başladı.
**
"Boşuna ta yukarlara niye dağa çıkmışlar deniz kıyısı varken" dedi yeğen.
" Eskiler aptal değildi ,boş yere niye dağa çıksınlar bir gün doğa ovayı düzü yerle bir eder geri alır götürür yeğen" dedim "tecrübe orada işte dağların eteklerinden bize bakıyor" dedim.
Komşu yaşlı teyzem Öğretmenler Mahalesinin 60 yıllarda Belediye tarafından Gömeç sel mağdurlarına yapıldığını ama sonradan onlarada verilmeyip partizanca peşkeş çekilerek öğretmenlere dağıtıldığını söyledi. Bu dedikodu beni tatmin etmedi .Yapmazlar öyle şey canım ta o zamanda da mı ?
Ören’e gittim. Denizin arkasında yükselen dik yamacın üstünde kurulu sıra sıra çay bahçeleri. Tek tük gezen orta sınıf ailelşer çoluk çocuk. Tıklım tıklım zamanları görmüş biri olarak içim sızladı.
Dünyanın belki ilk yerleşim yerlerinden biri olasılığı olan şimdi ÖREN dediğimiz o antik tepe üzerine yapılan tek kalı bahçeli evler adeta suçluluğun utancıyla semssessiz.
Zamanında hiç yapılmaması gereken yerleşimin Ören'in merkezinde tarihi kazı başlatılmış.
Yaklaşık 100 metrekare bir yer kazılmış etrafı çevrilmiş. Aman Allahım aşağıda tarih fışkırıyor adeta . Tüm Ören'in yerleşime kapatılıp kazılıp ortaya çıkarılması dünya kültür mirası için şart gözüküyor. Bunca yerleşim ne olacak!.
Ötede yine yüzmetrekare bir yerde henüz çıkarılmış paha biçilmez antik eserler ortalıkta taşlar yazıtlar..
Güneyin Akdeniz kıyılarınınkeşfedilmesiyle Erdek gibi Türk Turizminin merkezi olan Ören'de nasibini alarak ikinci plana düşmüş . En büyük nedenlerinden ikincisi de deniz suyunun ünlü soğukluğıu. On dakika yürümeniz gerek alışmak için.Ya dışarda kırk derece ike su bu kadar nasıl soğuk kalailir aklım almadı.
İda dağının eriyen kar suları soğuk pınarları yer altına girip buralardan mı çıkıyor?
**
Yıllar sonra ilk kez yerel yönetimi sağ iktidara devreden Burhaniye Öğretmenler Mahallesi Ören yerli halkı ve misafirler mutsuz.. Gördüğüm dinlediğim kadarı ile.
Çünkü hizmetler eskisinden iyi değil. Sol ! partili Fikret Akova'nın yıllarca süren iktidarını alaşağı eden Sağ ! Partili başkan Necdet Uysal uzak merkez Balıkesir'den bence yeterli destek değil hiç alamıyor ve rutin işleri bile toparlayamıyor. Bölge artık küçük bir devlet gibi çok iş var çok sorun var. Çünkü kış yaz nüfus oranı inanılma değişkenlik gösteren ve hızla betonlaşan bölgeye hizmete hazır değillermiş, öyle gözüküyor.
Bir de üstüne Büyükşehir geçiş sürecinin sıkıntıları eklenince kaos kendiliğinden oluşmuş durumda başta yolların bakımsızlığı olmak üzere Baskı'den şikayet çok.. İnanılmaz başarısızlık çöpler eskisi gibi toplanamıyor mesela taşaron şirket çok adam gösterip az adamla idare ediyormuş dedi komşumuz Yüksel Hanım. Heryerde kanalizasyon dereleri gördüm. Geceleri çıktığımız başarısız darbe kutlamalarında ortalığı kasıp kavuran belediye araçlarının resmi geçit şovunu gündüzleri hizmette göremedik.
Burhaniye, İlçe merkezi, sahilden birkaç kilometre içeride ama yeni trend sahilde yerleşim o nedenle inşaat rantı büyük. Çanakkale Köprüsü nün rant etkisi yeni değil ki rahmetli Özal döneminde o köprünün planları yapılmıştı zaten..Neden u kadar geç bırakıldı dersiniz. İşte size düşünme jimnastığı bir soru? İpucu vereyim. Köprü eski planlana yerde yapılmayacak başka yere kaydırıldı. Çünkü ne demiştik her şey ekonomik.
.Eski adı Körfez yeni adı Koca Seyit Havaalanı bölgeyi öylesine rant üssü haline getirdi ki. Düşüncesi bile hoş; iki saat sonra Almanya'dasın .İstanbul 45 dakika. Durum bu olunca Hemen her toplantıda imar plan değişiklikleri teklifleri meclisten sessiz sedasız geçiverir. Merkezin zamanında kaçırdığı planlı, bakımlı az katlı yapılaşma fırsatı zaten kaçmış hiç olmazsa mutlak deprem riskli bataklık tabanlı bölgede rant için yüksek yapılaşmaya izin verilmesi gaflet ve dalalet.
Edremit kısa süre içinde geçe bırakılmadan il olmalı. Yoksa geleceğe yazık olacak.
**
Burada en fazla iki kat verilebilir mesela. Eskisi gibi. Bakıyorum neredeyse 5 katlı yapılaşma örnekleri var. Daha yükseklerine de göz alıştırılıyor kuşkusuz böyle giderse Edremit bataklıklarına kurulmuş yirmi katlı ucube sitelerin benzerleride yakında görülecek oysa Burhaniye eski kent orda duruyor tek katlı bahçeli mükemmel yerleşim.!.
Ama çok daha kötü yerler de gördüğüm için çok batmıyor bu arızalar. MÖ 1400’ler resmi kayıtlarda bile yerleşim olduğunu yazıyor tarihçiler ama bence bu bölge EGE ve AKDENİZ de vuku bulan bugün denizin dibinde kalıntılarını gördüğümüz kentleri yok eden "büyük çökme" den önce ki yerleşim merkezlerinden biri olmalı. Özellikle Küçükkuyu'da Zeus sunağı tepesinin arkasında yer alan ve şükür ki anıtlar kurulunca ciddiyetle korunan Hanlar köyünün az yukarısında ki kaya sunakları tarım devrimi öncesi yaşamın izlerini barındırıyor. Benzer sunaklar Burhaniye'nin Madra dağı eteklerindeki bazı köylerinde de var arkeologlarca incelemeye araştırmaya açık bekliyor.
Antik Mysia halkı tarafından bölgede inşa edilmiş Adramitteion bugünkü ÖREN ve çevresi ve adı Lidya Kralıı ünlü Krezüs'ün oğlu Adramis’ten geliyor. Ama bu ismi kullanan EDREMİT olmuş uzun yıllar sadece burada konuşlanmış askeri üssün rantıyla geçinen kent turizm rantıyla adeta patladı.
Edremit'in gelişmesi yumuşak geçiş değil. Sabahattin Ali'nin roman ve hikayelerine konu olan yöre uzun yıllar aynı sessizlikte kalmışken birdenbire öylesine hızlı bir büyüme ve gelişme sürecine girdi ki değişim hızı inanılmaz. Hele Çanakkale hattı çift yol adeta buraları patlattı yolun her iki yanı birdenbire palazalarla alışveriş merkezleriyle doldu. Yol altında arttık boşluk yok kısmen kalmış zeytin bahçelerinin akıbeti belli. Tatil köyleri yer altından çıkan termal suların değerlendirilmesi için yatırım üstüne yatırım yapan girşimciler adeta yakın helecekte burada olşuacak büyük bir turizm metropolünün işaretlerini veriyor. Gerçekten planlı bir süreç yaşanabilirse muhteşem bir turizm bölgesi olur her şey burada. Henüz yirmi yıl önce geceleri kapkaranlık olan Edremit Körfezi artık geceleri aralıksız ışıl ışıl, boşluk yok. Sürekli inşaat ve yapılaşma mutlak korunması gereken Kazdağlarının yamaçlarını sinsice zorluyor. TOKİ nin dağın alt yamacına kayalıkların üstüne kurduğu yüksek katlı apartmanlar bile aşağıdakiler kadar sırıtmıyor üstelik deprem için en güvenli yapılaşma bence oralar. Körfezin diğer ucu Ayvalık yüz yıl önce içinde elçiliklerin olduğu üyük bir kent olarak Bandırma gibi geçmişine dönem4ek için zorluyor özellikle Midilli ilişkileri buraları adeta AB Kriterlerini otomatik gerçekleştirmiş. Mübadele ile neredeyse tamamı göç ettirilen ve dünyaca ünlü konumunu bir anda yitiren ticari merkez özelliğini kaybeden Ayvalık şimdi yeniden eski günlerine dönüş heyecanında .
Bölge 1323’te Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılıyor ama sadece vergi alınan yerleşik halk bizim Rum dediğimiz hristiyan tebası yerini yoğunlukla Giritli ve Boşnak mübadiller bırakmış.. Yüzlerce yıl asimile edilmeden yaşayıp b ir anda kovulmak zor tabi ama biliyoruz ki bu süreci bziler başlatmadık Kaz dağlarında reherlik yapan Zafer' in dediğine göre geçtiğimiz yüzyılda Midilli de yaşanan kıtlık nedeniyle Abdülhamit adada yaşayan Rumları Körfeze getirtmiş hanlar bölgesinde bugün ziyaretçilerin antik çağdan kaldığını sandığı evler yaptırılıp orada yerleştirilmişler ama sonra geri dönmüşler 450 hane az değil ve bakıyorum ortalıkta Kilise falan bırakılmamış mübadeleden sonra yıkılmış.
**
İskele’nin çay bahçeleri artık klasik bir toplanma yeri olmuş durumda yeni yapılan yat limanı körfezi kirletecek demişlerdi ama henüz sorun yok deniz liman içinde bile girilecek vasıfta tertemiz. Öğretmenler Plajı'na gelince benim favorim ve bence Türkiye'nin en güzel plajı . Evet Kaş Kaputaş güzel ama resim çektirmek için güzel oysa burda dışardan günübirlik gelseniz dahi bedava duşları üstüne yapışmayan altıntozlu kumları ,ihtiyaçlarınızı çok ucuz karşılayacağınız hizmet büfeleri ile tatilinizi değerlendirmede dünyada eşi yok. Deniz soğuk olsa da sonuçta serinlemek amaç değil mi ? Devamında Ören plajı ve yine devamında 10 kilometrelik manzaralı sahiliyle uçsuz bucaksız bir kumsaldasınız ama sıkılmaya bahane yok..
Burhaniye pazarı paranızla en çok ürünü alabileceğiniz kadar zengin otantik içerikli ve yerel yüzleri görebileceğiniz güzel bir fırsat olur kaçırmayın yolunuz düşerse mutlaka uğrayın.
MEHMET LEVENTOĞLU - BANDIRMA GERÇEK- 10-09-2016