KALKIN ÖZÜR DİLEYİN...
"TEBRİKLER SÜLEYMAN HOCAM. Başardınız. Ekip çalışmasına inandın. En büyük eleştiriler sana geldi, yılmadın mücadele ettin. İsmin pazarlık konusu yapıldı. Güldün geçtin. HİÇBİR ZAMAN İÇİNDEKİ CEVAHİRİ KARARTMADIN. SANA GÜVENENLERİ MAHÇUP ETMEDİN.O gün bugün. BAŞARDINIZ.50. Yılda Kupa BANDIRMAMIZDA.Umutsuzluğun tavan yaptığı günlerdi." Ozan Onur
*
Bir teknik direktör ; daha ilk müsabakada- Kırklarelispor- ben böyle bir şey görmedim- trübünlerden bir başka teknik direktörün ismini zikreden tuhaf bir taraftar grubunun tezahüratı şaşkınlığı ve moral bozukluğunda şanssız başlangıcın kurbanı olmuş, bir diğeri işine ekmeğine verilen emeğe saygısından içselleştirdiği kentin hayallerinin yüklediği strese 15 gün dayanamayarak kalbine yenik düşmüş..
Herkes gibi kıyıya köşeye sindiğimiz karanlık umutsuzluk günlerinde kurtarıcı gibi konuşan biri vardı " Hiç merak etme bu takım başaracak 6. haftadan sonra göreceksin yükseleceğiz sonunda başaracağız , yaz bi kenara" dedi Süleyman Takunyacıoğlu.
İlahlardan yardım beklediğimiz, olur olmaz avuntularda bulunduğumuz günlerin kaosunda yıllardır avutulan kentin spor geleceği adına içselleştirdiğim endrüstriyel Futbol'un anlamı net belli ama yıllardır gözlemlediğim gerçeklerde ; yatırımları kasten ötelenen olmadı sümenaltı yapılan hatta siyasi tercihleri nedeniyle hep itilip kakılıp dalga geçilen Bandırma halkının gururu için HEDEF önemliydi.
Kolay değildi . Sizi bekleyen hengame içerisindeN SIYRILMAK işinize konsantre olmak, siyasetle iç içe girdiği için futbolun başarının ya da başarısızlığın kent iktidarına giden dinamiklerden biri olması . Umutlarınızı parçalamak isteyen sözde destekçisi güçlerin sizi kurulu düzenlerine en büyük oyunbozan olarak defterinizi düzmek için her türlü yola başvurması komploları arasından çıkmak kolay değildi . Duruş isterdi.
Kent burjuvazisinin, eşrafın değil halkın seçtiği bir başkanın duruşu da önemliydi. Süleyman varsa biz yokuz diyenlere tamam siz bilirsiniz diyerek kongreye gitme cesaretini gösteren bir duruştu bu.
Sonuçta başarı geldi.
*
Baştan sona her açıdan izlediğim kutlamalarda Süleyman Takunyacıoğlu'nun ne adını işittim ne bir teşekkür kelimesine rastladım.
Sosyalmedya paylaşımlarında bile göremediniz.
Çünkü kimsenin göremeyeceği köşelerden uzun yıllardır artık olanaksız denilen başarıyı coşkuyla kutlayanları izliyordu. Kimse görmedi onu.
Futbola başladığı Bandırmaspor'dan yüksek paralar karşılığında Beşiktaş'a transfer olup milli takımlara uzanan kısa süreli futbol yaşam serüveninden yüvaya döndükten sonra da kopmamış,karşılık beklemeden özverili katkısıyla , işaret ettikleriyle mutlaka alın dedikleriyle, kimsenin dönüp bakmadığı yeteneklerle kulübüne milyarlarca lira kazandırmış olduğu halde beklenti içine girmeden sefil hayatından şikayetçi olmamıştı.
Sezon öncesi tam yetkiyle getirildiği Kulüp Sportif Direktörlüğü birilerine dert oldu. Onun altında olmayı hazmedemeyenlerin geçmişte yapılan yanlış transferler pahalı hatalarla kulübü yüz milyonlarca zarara uğratarak borçlandıranların, onu kulüpten uzaklaştırmak için verdikleri mücadeleyi ibretle izledik.
Bundan sonrası önemli. Bu kadar badirede bir takımı ayakta tutmak, topçu dünyasını bilen bilir hepsi ayrı dünyalarda birer genç insan, onları hedefe konsantre etmek , sorumsuzluk ruhundan uzaklaştırıp ekmek yedikleri kentin sorumluluğunu yüklemek, aldıkları yüksek paraların verdiği umursamazlık ve şımarıklıkta ısrar edenlere ani tepki vermeden ,göndermeden kadro dışı bırakmadan,ceza vermeden tolere ederek hedefe kilitlemek bu kadar zor beklentinin baskısında bu buzdağının altında yaşanan kaos ortamında takımda huzuru sağlamak normalde olacak iş değildi, mümkün değildi. İmkansız başarıldı. Başarı geldikten sonra Süleyman Takunyacıoğlu'nun ismi hiçbir yerde geçmedi .
*
İnternette sosyal medya paylaşımlarında ne sinsi aşağılamalar ne hakaret ve iftiralar döndürüldü , namaz kılanları kadroya aldırmıyormuş iftirası bile - kılmayan yok zaten -yazdırıldı, belgelidir. Ben süreci ibretle izledim biliyorum. Kolay olanı bırakmaktı . Sportif direktörlerin bavulla parayı götürdüğü futbol dünyasında aldığı komik sembolik ücretler dışında onun hiç bir beklentisi ve kaprisli talebi olmadı. Dillendirmedi . Zoru seçti ve yoluna devam etti.
Süleyman Takunyacıoğlu'na özür borcumuz var . Bandırmaspor camiası olarak.
Kulübün sadece bir yıllık başarısı için değil başta Bandırmaspor Futbol Akademisi olmak üzere kulübü dünya standartlarına çıkaracak hedefleri olmayanlar kısa vadeli hem siyasi hem ticari nema dertleri olanların onu uzaklaştırma gayretleri muhtemelen devam edecektir.
Onlar en uzak diyarların en şanlı kralları misali, kendi saraylarında sağa sola edebiyat parçalayıp Takunyacıoğlu'nun kellesini isterken Erdek'ten otobüse binip topçularıyla gladyöterleriyle biraz daha birlikte olup hedefe yürümenin hazzını bilmezler.. Evet "hayat işte böyle" cümlesi hala Nasrettin Hoca'nın kürkünden değerlendirilmeye devam ederken altlarında dört çarpı dörtlerle gezenlerin aşağılayıcı gözlerine bakmadan yürüyerek emeğin alın terinin verdiği hazzı bilemezler..bu haz size de unutamayacağınız kadar anlamlı gelmeli..
"O çulsuzun ne işi var kulüpte, bi üstüne başına bir bakın ya" diyen de oldu. Takımın Sportif direktörü olduğu halde " Herkes gidebilir sen deplasmana takımla gitmiyorsun" diyen de. Dedirten de oldu.
Bandırmaspor'un şampiyonluk hedefmiş değilmiş umursamadığı halde, parasıyla ,makam koltuğuyla,siyasi kimliğiyle güçlü olduğuna vehmedenlerin ,parayı olanakları belediye sağlayacak biz takımı eskisi gibi har vurup harman savurup yöneteceğiz ama başımızda Takunyacı olmayacak dayatmalarında ne badirelerden geçildi. Süleyman Takunyacıoğlu'nun kulüpten gitmesi derdine düşüldüğü zor günlerde, baskıları gidermek adına bırakıp gitmek istediği halde ahlaksız beklentilere karşı bir güçlü duruş vardı arkasında. Onursal Başkan Dursun Mirza "Hayır" diyordu. Kalacaksın işine bakacaksın. Yoluna devam edeceksin.!
Bunca badireden sonra ligi 6.ncı bitirse idik sezonu başarılı sayacaktım. Müthiş özveri müthiş birliktelik takım ruhunun getirdiği başarı ve üst lige çıktık.
Sportif direktör görevini başarıyla gerçekleştiren Süleyman Takunyacıoğlu'na kalkıp bir özür dilemek borcumuz var.
Bandırmaspor'un Kayseri'de Play-Off kutlamalarında ve başarıdan sonra verilen kupa töreninde verilen sahada elden ele dolaşan sarmaş dolaş resim çektirilen kupaya sarılıp poz verenlerin arasında bir tek onu göremediniz.
"Neden senin kupayla bir resmin yok" dedim.
Benim resimle kupayla ne işim var ,eğlenmek coşmak haklarıdır denizi geçtik okyanusa girdik bundan sonrası daha önemli.
Bandırmaspor'a uzun yıllardır onlarca sonradan ünlenecek isimsiz futbolcuyu neredeyse bedava alıp kulübe kazandırmış, futbolcuyken para kazandırmış, kısa sürede olsa idareciyken para kazandırmış bir insana bu kadar nankörlük bukadar hakaret edilir mi? Diplerden kurtuluş sürecinde de bildiğim kadarıyla gönüllü fahri danışmanlık yaparak katkı sunmuş.
Ne almış. Hiç bir şey.
Ama sadece yaşam tarzına hümanist yaşam felsefesini içine sindiremeyen gerici siyasi makam sahipleri kendi siyasi hesapları uğruna bunca emeği silip atmak bir yana parayla manşet üreten gazeteciye gidip aleyhinde iftira içerikli yazı yazdırma teşebbüsünün arkasında bir güç var demektir ki..bu ahlaksız tekliflerin varlığı bile artık futbolun sadece futbol olmadığını anlayın ki bir Sportif Direktöre " takımla herkes deplasmana gider sen gidemezsin" denilebilen entrikalara karşı dahi dimdik durmuş bir insandan bahsediyorum.
Ve diyorum ki; arayıp sormamak önemli değil yokmuş gibi davranıp verilen onca emeği çok çabuk unutmaktır vefasızlık.
(Belediye BaşkanYardımcısı Ozan Onur'a farkındalığı için teşekkür ederim herkes zaferin sarhoşluğuyla coşkuyla eğlenirken hiçbir karede gözükmeyen olan biten herşeyin bilindiği halde isminizi zikretmekten imtina edilen ve hep olduğu gibi yalnızlığıyla baş başa kalmak için sessizce köşesine çekilen Takunyacıoğlu için sosyal medyada yazdığı yer alan mesajı anlamıydı)
MEHMET LEVENTOĞLU-BANDIRMAGERÇEK