Herşey Schrodinger'in kedisiyle başladı. 

Her şey Schrodinger'in kedisiyle başladı. 
Bir başka boyut var ama göremediğimiz. Var mı gerçekten yoksa halüzinasyonlarımızdan biri mi? 
Dışardan gözlemlerin Kuantum dalga fonksiyonlarını çöktürmesi.Şu demek. Kutunun içinde olasılıkla aktif olacak bir eylem var. Olabilir ya da olmayabilir. Kutuyu açmadan var mı yokmu bilemiyorsunuz. Hem var olabilir hemde var olmayabilir. Kutuyu açtığınızda -açmadan önce var olan veya var olmayan  - olan biten her neyse yok oluyor. Onu görmeye çalışan aslında onu yok ediyor. Deneyin dilemması bu.Mulholland çıkmazı hiç olmayacak hayallerimizde mi yaşıyoruz. Bizi rüyalarda yaşatırken beslenen Matrix yazılımında mı?
Marksist Materyalizm in çöpe attığı zırvalıklarda diyebilirsiniz. Ve kahrolası! İdealizm denen gerici saçmalığı yeniden yüceltti. Kara paradigmalar yeniden nefes aldı canlandı mum satışları rekor seviyelere yükseldi Papa rahat uyuyor yatağında.

Marksizim felsefeye rehberlik edebilir mi? Külliyatını okuyan fikir yürütecektir.Ama var olan doğayı anlamak için tecrübeye deneye ihtiyacımız yok mu ? Kesin var.  Bilim adına  bilimsellik gereksinimi deneyin aklı yönlendirmesidir.Tabii ki olması gereken Marksizmin felsefeye rehberlik etmesidir. Tersi değil. Materyalist evrenin ötesinde sanal bir evren yok.
Ptolemaus'un düz dünya teorisine zamanında hak diye inandığımız  gibi bugün görmediğimiz vakıf olmadığımızın farkındalıklar zamanla olacak. Büyük Patlamaya inanıyoruz. Bilimselliğin gereği bu değil ??Nerde patlama izi. Kaos'tan Kozmos'a geçiş Big Bang la olmuş..hadi tamam, olsun. Atalarımız Orta Asya'dan uzaya bakarken Dikotomi'yi boşuna uydurmadı kendiliğinden vahiyde olmadı. Deneyimler vahiyleşti. Çünkü insan varsa tanrı vardı biri olmadan diğeri yok. Karınca dua etmiyor. Yoksa ediyor mu? Proleterya Oligarşiye diyor ki seni beni ezmen sömürmen için seçiyorum  sensiz var olamam böyle bir tuhaf teslimiyet  dikotomi zıtların birlikteliği şaşıracaklar gelecekte bu nasıl olmuş.  Derrida'nın dikotomisi "dünya’da zenginlik ancak fakirlik varsa mümkün olabilir." 

İnsanın kendini anladığı 7 Milyar yıl önce soruyu sordu. Ne'yim,Kim'im Aslında olan biten ne? Nerden Geldim? Nereye gideceğim? Tanrı diye bir güçmü var. Ya da Tanrı ben miyim?.
Biz Tanrı'mıyız gerçekten !. Hallacı Mansur Enel hak derken içinde yanan ateşi kim yaktı? 
Evrenın dışında var olup olmadığını asla vakıf olamayacağımız bilinçüstü bir varlık mı daha anlaşılabilir. yoksa O varlığın sadece tek olarak hepimizi kapsayan bir bilinç olduğu mu daha kolay anlaşılabilir ?.

Zaman tekillikle başlamışsa tekilliğin öncesinde ne vardı?
Yoksa hiçbir şey yok muydu? Bu bilinemeyen hep bilinemeyen mi kalacak yoksa bilinmeyeni çözmeye doğru gerçekten gidiyormuyuz.

Bu kara boşluk bizim 1oo gramdan oluşan beynimizin çözeceği bir problem mi. Yoksa daha büyük bir beyne, daha içerikli bir yazılıma mı ihtiyaç var. Elimizde var olanla buraya kadar ve şimdi yapay beyinleri devreye sokuyorsak bu eksikliğimizi aniden aşmak zamanda sıçramak için mi bu yoğun çaba ?.
Makro kozmos gerçekten Mikrokosmos un aynısı mı? Ve insan hep ortada mı? 
Kapların kırılmasıyla başlayan düşüşten sonra ne kadar yürüdük ne kadar yükseldik ışığa doğru?

Sorular soruyorsak yürüyoruz demektir. Karanlığın şiddetine rağmen ışık çekiyor sürekli. 
Hep yukarlara gitme isteğimidir yanlışlığımız.
İçeriye girmek aşağılara inmek daha mı kolay? Tanrının sıcak kucağında huzur bulmak mı daha kolay. Yoktur diye kestirip atmak yanıt veriyor mu?
Bütün dinler evet bütün gelmiş geçmiş inançlar her ne şekilde ortaya çıkmış olsalarda her devrin oligarklarınca muhteşem bir güç kaynağı olarak kullanıldı,şaşılacak şey yapay zeka geldi hala sürüyor. İnsanların ruhunu -vicdanını- felç etmek için uydurulmuş masallara araçlara hala ihtiyaç var..
Sovyetler - Şuralar- Birliği varken Neden Çin Komunistleri Şura'ya katılmak yerine suçlayarak kendileri başka Şura kurmak zorunda kaldı. Oysa birlikten kuvvet doğar ve dünyanın geri kalanı için artık sakallı adamın öğretilerini dayatmak çocuk oyuncağı olurdu.
Yoksa deneyler devam ediyor'un praxisi midir olan bitenler.

Kadim zamanlarda yıldızlara bakan yaratığın derdi bir şekilde ne olursa olsun hayatta kalmaktı. Hayatta kaldı ve sonra sormaya başladı.

İnsanlık, tarihi boyunca hep şanslıydı. Gerçekten şanslıydı. Türünün bu kosmozdaki acınacak fiziksel boyutuna göre varlığını devam ettirmesi için bulduğu dönen mavi bilye gibi çok şanslı gidiyor gittiği mecrada.
Pamuk ipliğinde bir yolculuk.
Değişen bir şey yok! Ustanın dediği gibi herşey herşeyle bağlantılı.
Ve bugün yine herşey ölüm kalım meselesi.

MEHMET LEVENTOĞLU- BANDIRMA - 25-09-2019