SEÇİM VAATLERİ VE PROLETERYA'NIN ÇIKMAZI

CHP toplu aday tanıtım toplantısında Kılıçdaroğlu seçim vaatlerini  sıralamıştı.Başbakan Davutoğlu'nun akademik içerikli seçim beyannamesinden sonra popülist diye küçümsenen içerikler dikkat çekti.Populist dedikleri vaatler tutunacak dal uzatmak. 

*

Vaatlere baktığımda  son söz olarak diyeceğim proleterya bugün çıkmazdadır. Sadece Marksist anlamda verilecek bir sınıf mücadelesinin yenilgiden sonra yeniden sağlıklı olarak bir mecra kazanabilmesi için  ufukta gözüken tek umut  SOSYAL DEMOKRAT bir iktidarın  gelmesidir.Böylece süreç yeniden  filizlenenebilir.Proleteryanın bin yıllık umudu yenildikçe filizleniyor her yenilgi mutlak yenginin altını dolduruyor.

*

Seçim kazanma pratiği somut vaatlerdir. Ancak ben kişisel tahminim  oldukça uzun süredir  iktidar olmanın kurumsallığından oluşan hantallığında  olan AKP kadroları artık SOMUT vaatler  dillendiremeyecekti ,nitekim öyle oldu. Ancak CHP için  başka şans yok. Çünkü ülke genelinde -eskiden  de vardı ama bu kadar değildi  - uyduruk etiketli işlerle  maaşa bağlanmış kitle ortada.. iktidar giderse işimizden,rantımızdan  oluruz endişesi taşımaları çok normal.. bir rant partizanı haline gelmiş kitlenin  aklını çelmek kolay değil. Bakarsın büyüme nasıl,ne yapmalı, enflasyonu nasıl yönetiyorsun, işsizlik nasıl aşılır, gelir dağılımı nasıl dengelenir, borçlanma ne için yapılırsa kalkınmaya yaşama dair  katkı yapar,aksi halde nasıl  batarsın, bütçe nasıl açık vermez ? . Evet   popülist söylemlerle oy istese de  CHP 'nin yaşam kalitesini yükseltmeye dair,sosyal barışa dair kitlenin genel beklentilerine yanıt verecek bir iddiası var. Sosyal Demokrasinin klasik jargonudur bu.Yerli Keynes ‘imiz  Kemal Derviş var oldukça da sistemin devamında sıkıntı yoktur,  Bütçeyi bozacak işler de beklemeyin. Sıkıntıyı yine proleterya çeker ama şimdikinden kötü olmaz, o kadar. 

*

HDP nin kendi projesi var.Bu projeye sosyalist jargonu tersyüz ederek marksist solcuları da dahil etmek için çaba gösteriyor. Ekonomik beklentilere dair bir netlik yok. Bölgeye özgün etnik kültürel özgürlükler kazanımlarıyla her şeyin düzeleceğine dair iddialarının  marksist söylemde karşılığı yok.. Bu anlamda AKP oyları yerine sol kitleye dair agresif destek  talepleri  bana göre marksist terminolojiyi  tersinden okumak gibi bir şey. Artık iyi biliyoruz ki..Sakallı Adam'ın dediği gibi geçmişte ve gelecekte herşeyin nedeni de sonucu da ekonomiktir anlamında  kitleleri  sürükleyen birincil etken net ekonomik  yaklaşımdır. Ekonomi  bilimseldir. MHP  bu konuya değinmeye bile gerek duymuyor . Bölünme tehlikesi  ana başlığından gelecek oyların patlama yapmasını beklemek romantik bir beklenti. Devletin güçlü olmadığını sanmak aldatıcıdır.

*

PROLETERYA 'da neyin nesi kimdir diyorsanız bu satırları okuyan beyaz yakalı kirli yakalı emeğiyle çalışarak üreten her kimse  proleteryanın bir üyesidir. Proleterya paylaşımdan hak ettiği payını alamayan kitledir.Bu bir fabrika işçisisdir ,büro çalışanıdır, polistir ,köyde kentliler de karnını doyursun diye tarla çapalayandır,vergi memurudur emeklidir ,emeğiyle gününü kurtaran esnaftır,trilyon kar eden tekel fabrikada aldığı sorumluluğun karşılığı üç beş kuruş verilip mesai arkadaşlarına racon kestirilen fabrika müdürüdür . Ve hemen hepsinin ortak tek sorunu vardır ürettikleri artık değeri verilmez,hakkına  sahip olamazlar sadakaya  razı olurlar. Seçim psikolojisi de bu nedenle ekonomiktir. Açıkçası insan yani homosapiens dediğimiz düşünen  bencil insan türünden olan herkes  öncelikle önce yaşamsal çıkarını düşünecektir . Hangisi uyuyorsa ayakları da aklı da ;oraya yönelecektir. Sonra diğer etkenler gelir. Konumuz onlar değil.  Vakti zamanında Baba Demirel'i izledik,Turgut Özal'ı  Tansu Çiller'lerin, Mesut Yılmaz'ı Bülent Ecevit'i,Necmettin Hoca'yı. Başaran nasıl başardı çuvallayan neden çuvalladı  yaşadık gördük. Tüm  seçim kampanyalarını yakından izlemiş kişi olarak   halkın oyunu alabilmek için yaptıkları neden başardıkları neden başaramadıkları  kolayca görünüyor. 

Satacağınız hayallerin bireysel teması mutlak olmalı.

Popülist söylemlerin doğası böyledir. Ekonominin dar boğazda olduğu yıllara denk gelmişse seçim, işte o vakit insanların oylarını almaya giden yol fazla uçmadan olasılıklı ekonomik vaatlerden geçer. Milleti keriz yerine de koymamak ölçüyü kaçırmamak lazım. Kemal Kılıçdaroğlu  saf ve temiz kalpli insan portresi ile Gandi stratejisiyle ilginç bir portre çizİyor açıkladığı vaatler ekonomik ağırlıklı olduğu için ve bunları çok kısa sürede ve de çok geniş kitlelere dönük yapacağı için bütçeye sıkıntı yaratır mı ? Olacak olan enflasyon 2 li rakamlara çıkar. . Asgari ücret 1500 olacak ve ücretten  vergi alınmayacak, emekliye çifte ikramiye olacak, Toki ucuz taksitli evler verecek, bazı vergiler kaldırılacak, mazot ucuzlatılacak vb. vaatleriyle  CHP yıllardır ilk kez gündemi tayin etti. İlgili ilgisiz iktidar sözcüleri yanıt yetiştirme gayretine girmesine alışık değildik.

*

Bunları yapacak bütçeyi ya da parayı acep nereden bulacaklar diye saçma sapan bir soruyu ben  sormuyorum.? Çünkü tüm bunların karşılığı fazlasıyla bence var . Türkiye'de üretim açlığı var ve maalesef  hala ve hala  bürokraside çöreklenmiş yandaş  rant sınıfı sorunu yaşanıyor, yatırımcıların önünü kesmek ve yatırım heyecanını yıpratmak işinden soğutmak adına elinden geleni yapıyor.  Mevzuatın  gayya kuyularında süründürülen küçük yatırımcıların  öyküleri  yeniden yeniden yazılıyor. Bunu niçin yazıyorum .Sermayeye dayalı liberal ekonomi tercihini yapıyorsan bari onu adam gibi yap.

Türkiye de  daha kapağı açılmadık   el atılmadık  hakkaniyete uygun gelir kaynakları sağlanacak çok ama çok alan var. Yeniden keşfetmeyede gerek yok, gir Alibaba sitesine  yeter. Geçenlerde Çin'e sipariş verdim, ederi 3 dolar küçük bir manuel baskı  aparatı alt tarafı.. 3 günde geldi  oysa bizim küçük sanayide pekala kolayca yapılabilecek bir aparat.  Ama yapan yok. Devlet  işte bu aşamada destek verecek önerecek üreten yatırımcının gençlerin önünü açacak.. Doğruya doğru eskiden devlet fakirdi  halka rağmen ama şimdi halk bitti devlet zengin oldu neden çünkü hazinenin kaynakları gayya kuyuları olan ,partizanlara rant için  yaşatılan KİTlere harcanıyordu. Masrafı devletin hazinesinden karşılanan  kaymağını partili yandaşların  yararlandığı halkın uzaktan seyrettiği yüzlerce  eğitim tesisi ama aslında yandaşlara beleş tatil köyü.. Bu çok gerekli özelleştirmelerin günahını  yakın geçmişte  mevcut iktidar  çekti doğruya doğru .Bu söylemi sık sık yazıyorum  çünkü  özelleştirme yanlısı suçlanıyorum ya..Evet açıkça yine yazıyorum ne var ne yok  hepsi özelleşsin hepsi çünkü hepsi özelleşmeden hepsi asla kollektifleştirilemez.  İki yüzlülüğe  kandırıkçılığa böyle son verilir. Eğitimde fırsat eşitsizliğini göz göre göre katlanıyorsunuz ya. Hem yarıştırıyorsun hemde eşit fırsat sunamıyorsun. Ve bu haksızlığa sektörden rant aldığın için  ses çıkaramıyorsun. Eğitimcilere söylüyorum . İşte şimdi yine yazıyorum. Sistem kapitalistse hatta  vahşi liberal sitemse  onun gereğini yapacaksın. Hepsini özelleştir hatlar keskinleşsin. Bakalım ne olacak. Ama yapmazlar bunu. Sen sosyalist sistemin gereklerini kapitalist düzende uygulayamazsın bu  kandırmacadır.

*. 

 İşçi sınıfını farklı ücret politikalarıyla  bölen ve   dayanışmayı engelleyen en büyük handikap olan  taşaronlaştırılma tüm sektörlerde firesiz şart koşulmalı !!..Tüm işler taşaronlaşsın iş güvencesi kaldırılsın hiç bir yardım yapılmasın !!! . Ama merak etmeyin yapmazlar.  Aynı işe yüksek ücret alanlar asgari ücretle çalışanlarla  değil dayanışma aynı kaldırımda yürümüyor.. İşlerine gelmez. Dayanışmanın mantığı ortak hedeflerle kol kola gitmekse aşağıda buluşulabilir.Yukarıya zaten çekmezler.. Ak Parti iktidarı bu işleri mükemmel yaptı ve kendi Küçük burjuva özentisi kitlesini de kurdu . Sosyalist süreç yolunda proleteryanın  ayağa kalkmaması için yapılan müdaheleler sadece bölmek parçalamak sendikalar yoluyla pasifleştirmekle başarılıyor..   Örnek vereyim isterseniz  bugün özelleştirilmemesi için direnilen Eti Maden - Bandırma'da yaşandı- kendi analizime göre  sadece Ankara idari binalarında 8 bin kişi çalıştığını Ankara da  sendika  sayesinde öğrenmiş olduğumuza göre yılda 30 Milyar dolar kar etmesi gereken DÜNYA BOR TEKELİ hüviyetindeki endrüstri sektörümüzün neden 300 küsür milyon dolarlarda kaldığı net anlaşılmalı. Partizanlık ve yandaş analyışının getirdiği hantallık. CHP nin iktidarında farklı bir bakış açısı getireceğinide hiç sanmıyorum. Bugün bakıyorum Bandırma tesislerinde benim tahminimdir kesin bilgi değil  300 kişi asgari ücret şartlarında iş güvencesiz çalışıyor. Onlarla birlikte çalışan benzer sayıda olan kadrolular ortalama 2,5 katı fazla ücret aldığı gibi sendikanın sağladığı diğer edinimlerde üstüne koyun.Şimdi aynı çatı altında gayet güzel bölünmüş parçalanmış emekçiler yan yana  güllük gülistanlık çalışılabileceğini mi sanıyorsunuz. Şimdi ne alaka diyorsunuz açayım. Yemekhane minibüsü için tüm işçileri seferber ederek fabrikadan kent merkezine yürüyenler neden çok daha kötü şartlarda çalışan yoldaşları  için bir dayanışma göstermekten imtina eder?

İşte bu net örnek proleteryayı bölerek parçalayarak idare etme sanatıdır. Yalan yok benim umudum tüm kadroluların da taşaronlaştırılmasıdır. Başka türlü tersi olmayacak. Proleterya'nın çıkmazı bölünme parçalanma birbirine düşürülme çıkmazıdır. Etnik kimlikler adına özgürlük mücadelesine  sol jargonu etiketleyerek  yola düşenlerde yapıyor üreten kitlelerin çalınan artık değerinin tek kurtuluş çözümü olan Marksist sınıf mücadelesini çarpıtarak  binbir türlü   opurtunist yollara düşenlerde yapıyor. 

*

Bütün bunları toptan silecek sıfırlayacak paradigmaları yıkacak gerçek yani 100 yıl önceki anlamıyla  "sosyal demokrasi"dediğimiz şey  yani sosyalizmdir. Kapitalizmin nihayi ulaşacağı  yer, O 'dur zaten gidişattan belli.. Ürkmeyin. Diyalektik sürecin  mutlak gelip varacağı yeri yakınlaştımanın zararı yok.. Şimdi benim izlenimim şu ..gençlik uyanıyor  başörtülü başörtüsüz  olsun fark etmez . Hepsi  okuyor takip ediyor,dayatılan paradigmaların yanlışlığını sorguluyor. Gençler duruma uyanıyor uyanacak. Bilimsel akıl sonuçta mutlaka kazanır .İnsan aklını küçük görenlere acırım sadece. Seçim vaatlerinin kaale almadığı  proleteryanın çıkmazının farkındalar. Yeni Gençler geliyor. Onlar bir şeylerin farkında  . Çalışana ait "Artık değer"in nasıl  sermaye birikimcilerinin lehine haksızca acımasızca çalındığına uyanıyorlar..Üreten emeğe yönelik hakkının nasıl aşağılık baskılarla  sindirildiğine  uyanıyorlar. Diyalektik  affetmez. . Rövanşı onlar alacak.