Kim Söndürecek ?

KİM SÖNDÜRECEK ?
    Tekrara düşmek istemeyiz ama; kapıları çalmaya, çözüm aramaya da devam etmemiz gerekiyor. Çünkü; bıçak kemiğe dayanmakla kalmadı iliğe doğru ilerliyor. Bir yanda atıklar arasından yiyecek toplamaya çalışan insanlar artarken, birileri malına mal, mülküne mülk ekliyor. Olmayan itibarımızdan bırakın tasarruf etmeyi,  savurganlığımız, şatafatımız yabancı ülkelerin diline düştü.
     İpler mutlu azınlığın elinde. Ha bir de; hem kel, hem fodul olanlar var. Esnaf diyorsunuz, dükkana pislikten girilmiyor. Hangi ürün, hangi rafta belli değil. Mekan sahibini ara ki bulasın! Ya cuma namazına gitmiş, ya evde biraz kestirip kahvesini içecek ya da bir yerlerde  lafa takılmış. Belli ki; karnı tok, belli ki; açın halinden anlamaya niyeti yok! ( Şükretmeyi  bilin, idareli olun, geçinemiyoruz demeyin.) diye fetva veriyor. Ben küçük esnafa dokundum. Hepsi böyle değil tabii. Küçüğü böyleyse , büyüğünü varın siz düşünün diye.  Çünkü onun babadan kalan mallarının henüz  dibi görünmemiş. Herkes mirasyedi değil bu ülkede. Onu da nerden bilsin garibim. Alnının teriyle kazandığı, çoluğunu çocuğunu doyurmaya yetmiyor pek çoğumuzun.. Bakkal amca at gözlüklerini çıkartabilse, belki bir aydınlanma yaşayacak? Belki diyorum, belki! İnsanın kendinden başkalarını görmesi, empati yapması için, izan gerek,  irfan gerek, basiret gerek!
      Bir emekli yaşlanıp bakıma muhtaç olduğunda bakacak kimsesi ve artı geliri yoksa, sokakta ölmeye mahkum. Çünkü emekli maaşı huzurevinde kalmaya yetmiyor.  Bakkal amcanın yağı var, unu var, şekeri var da; helva yapmaya üşeniyor. Sözüm ona küçük esnaf ama; dayanıklı tüketim maddelerini depolamış. Satmasa da malı değer kazanıyor durduğu yerde. Zam üstüne zam geliyor. Adam henüz batan gemide olduğunun farkında değil! .
      Emekli devamlı almak zorunda  olduğu ilacı, dün alırken bugün alamıyor! Niye mi? Yeni bir düzenleme var. İçinde elli tablet  bulunan ilaçlar piyasadan çekilmiş. Yerine 100 tabletlik ilaç kutuları çıkarılmış. Ellilik paketi veren SSK 100 lük paketi veremezmiş. Niye veremezmiş? Orası belli değil. Hasta, varsa, basacak parayı alacak ilacını. Yoksa; ya ölecek, ya sürünecek!
       Öleceksek ölelim...Haydi vur kendini şaraba dönemi kapandı.  Artık şaraba dalıp ölmek yoksa da kimin umrunda? İnsanlar açlıktan ölmeyelim bari diyorlar. Diyorlar da; seslerini duyuracak bir iki TV kanal  kaldı. onlara da toplumun büyük çoğunluğu ulaşamıyor.  Birileri konuşuyor, sesi her noktaya ulaşmıyor. Birileri konuşmaya korkuyor. Birileri de(El ile gelen düğün bayram .) diyor. Diyor demesine de; bu bayramın, senin benim bildiğim bayramlardan olmadığını bilmiyor, düşünmüyor, düşünemiyor.
       Kentsel dönüşüm dolaşıyor dillerde. Ev sahiplerini ikna etmek için dökülen diller, dillere destan.  Sonunda çoğunluk bir şekilde ikna olunuyor. Evler terk ediliyor, sahipler ya kiraya çıkıyor, ya sığınacak bir yer buluyor. Sonunda bağlanılan bir umut var. Anlaşma şartları belli, sözleşmeler yapılmış... Bir de bakıyorsunuz hiç hesapta olmayan  yüklü bir fatura çıkıyor karşınıza. Sözleşmede ne ödeyeceksiniz, ne zaman yeni evinizi teslim alacaksınız, eviniz kaç metrekare olacak belli. Plan ve TAŞŞŞ  gibi  sözleşme elinizde...Hepsi iyi de; inşaata başlamak için  sizin teslim ettiğiniz evi kim yıkacak? Yıkım masrafını kim karşılayacak? Ev sizin siz yıktıracaksınız elbette. Kafanıza uymadıysa , bildiğiniz yere gidin şikayet edin. hakkınızı arayın! Siz daha bunun şokunu atlatmadan duyuyorsunuz ki; inşaat alanına iki üç villa daha sıkıştırılması gerekiyormuş. Başka türlüsü kurtarmazmış. Kimi kurtarmazmış ? Elbette inşaatı yapacak olan şirketi . Senin bahçen daralmış, manzaran kapanmış ...Çok da tınnn!
     Elektrik ,su, doğalgaz faturaları üçe beşe katlandı. Neyse ki hepsi aynı günde gelmiyor. TEK TEK HAZMETMESİ DAHA KOLAY OLABİLİR.
     Ev kiraları ev sahibinin insafına kalmış, tüketim mallarındaki etiketler  keyfe keder! Bir kilo bamya veya bir kilo incir alabilen zil takıp oynasın!
   Ormanlarla birlikte içimiz yanıyor, yangın söndürücü uçak sayısı yeterli değil, olan uçaklar da yakıt borcundan ötürü  kalkamıyor! Borç deyince, eski belediyelerden kalan borcu tahsil etmek için baskı var. Yeni belediyeler kumru gibi düşünüyor. Bir de iktidar değişirse ondan kalan borcu kim nasıl öder, onu hayal etmek bile mümkün değil. Ah bu arada sokak köpekleri ecelsiz ölüme giderken, sokak kedileri tir tir titriyor. Sokak çocukları Allah! emanet!
     Okuyanın içi daraldı, tansiyonu fırladı biliyorum. Bu nedenle kapatılan fabrikaları, eğitimde gelinen noktayı, engellenen instagramı es geçiyorum. Bugün instagram yarın facebook, sonra diğer iletişim kanalları... Hepsi bir yana; muhalefet parti başkanı, yanında iki büyük  şehir belediye başkanı maça gitmişler, kazandık diye mi seviniyorlar, uğurlu geldik diye mi orasını bilmem. Bizim sevinen insanları görmeye tahammülümüz yok arkadaş. Dostluk, arkadaşlık, güvenilirlik  nedir? Giyeceksin kefeni beraber çıkacaksın yola, nerde trak orda bırak !
     Eee  ne diyelim; mutfaktaki yangını kim söndürecek, diye sormanın alemi var mı? Zaten yastayız. Canımız burnumuzda. DOSTUMUZ CAN KARDEŞİMİZ SUİKASTA   KURBAN GİTTİ! Yansın bu dünya. Canını kurtaran kaptan!
                               13-08-2024 /    ULVİYE KARA AKCOŞ