Bandırma Tarım Paneli ve Merinos

TARIM PANELİ VE MERİNOS

Bandırma Ticaret Borsası öncülüğünde dokuzuncusu düzenlenen Tarım Paneli hakkında gazetemizin iki üstadı düşüncelerini yazdı. Geçmiş 8 Tarım Paneline katılmış biri olarak nacizane ben de düşüncelerimi paylaşmak istedim. Birkaç cümlelik giriş sonrası tartışmayı başka bir boyuta taşımak istiyorum.

Bu panelin amacı yerel düzeyde üreticilerin pratikte yaptığı yanlışları ortaya koymaktır. Paneli düzenleyen kişi ve kuruluşlar hakkında eleştiri yapılabilir. Bence de böyle bir paneli yıllardır niye Rotary Kulubü düzenler? Bandırma’da tarımsal sanayinin temsilcileri, tüccarlar, çiftçi örgütleri ve yerel yönetim neden panelin düzenleyicisi olmaz? Konunun bu kısmını ayrı bir tartışma konusu olarak değerlendirip panel üzerindeki eleştirilerimi sizlerle paylaşacağım.

Daha önceki panellere göre üretici katılım düzeyi en düşük paneldi. Bunun pek çok nedeni olabilir. Aynı gün Bandırmasporun maçı olması (bence etken değil), panelin düzenlendiği gün hava sıcaklığının tarlada çalışmaya uygun olması üreticilerimizin katılımını düşüren etkenler olabilir. Bir diğer etken de yeterince duyuru ve organizasyon yapılamaması olabilir.

Panel dolayısıyla yapılacak en büyük eleştirilerden biri Bandırma ile ilgili olmalıdır. Neden mi?

Panelin sonlarına doğru adı geçen "Koyunculuk Araştırma Enstitüsü"nü (Merinos Çiftliğini) İlçe Tarım Müdürü ve panel yöneticisi savunmak zorunda kaldı!. Türkiye’de küçükbaş hayvancılık konusunda tek araştırma enstitüsü olan Merinos Çiftliği geçmiş yedi tarım panelinde olduğu gibi yokları oynadı. Dört yıl önceki bir panele hayvan yetiştirme ve ıslahı ile besleme konusunda iki farklı isim katılmıştı. Bu ilk ve son oldu. Onun dışında "Balıkesir Kuzu"su projesinde olduğu gibi Bandırma’da düzenlenen tarımla ilgili etkinliklerde Merinos Çiftliğinin adını duyamıyoruz. Ne zaman duyuyoruz? Yılda bir kez damızlık satışında bir de müdürden kalan kurbanlıkların satışında.

Yaklaşık 20 bin dekar arazisi, yine 4-5 bin hayvan varlığı olan, kuruluşu 1940’lara dayanan bir Enstitü’nün Bandırma çiftçisine söyleyecek bir çift sözünün olmayışı ne acı. Elbette geçmiş idarecilerin günahları vardır. Ancak ortada un, şeker, yağ ve ateş varken az da olsa bir helva yapamıyorsanız mazereti hiç başka yerlerde aramayın. Aynaya bakın. 15 Temmuz öncesinin müdürü hakkında konuşmaya gerek yok. Yargı konuşuyor. Peki, 2016 Ağustostan buyana görev yapan idarecinin hiç mi günahı yok?

Panel konusu olan kaba yem üretiminden, sağım ve hijyene kadar, sürü yönetiminden hayvan ıslahına kadar konu hakkında konuşabilecek yetkin hiçbir personeli yok mudur? Örneğin, konu uzmanı bir arkadaş gelip yirmi yıldır devam eden "Anadolu Mandası" ıslah projesini ve mandanın önemini anlatsa iyi olmaz mıydı? Yirmi yıldır süren bu projenin neden sonlandırıldığını anlatsaydı da mandacılığa meraklı üreticiler doğruyu öğrense fena mı olur du?

Yâda bunca zamandır devam eden koyun ıslah projelerinin pedigri kayıtlarına göre Bandırma Bölgesi için en uygun ırkların neler olduğunu anlatsaydı da koyunculuk yapmak isteyen üreticilerimiz Romanov gibi, Dorper gibi veya daha başka ırk maceralarına sürüklenmese iyi olmaz mıydı? Koç katım zamanına göre değişmekle birlikte doğum sezonu olan bu aylarda kuzu ölümlerinin nedenlerini ve kabul edilebilir ölüm oranlarını ve kurumun kuzu ölüm oranlarındaki düşüş başarısını nasıl yakaladıklarını anlatsalardı günaha mı girerlerdi?

Yine bünyesinde bulunan su ürünleri Bölümü ile Manyas Gölü, Bandırma Körfezi ve çevre baraj göletlerindeki kirlilik nedenlerini, kirliliğin bu alanlardaki canlı türlerini nasıl etkilediğini ve çözüm önerilerini aktarsaydı da üreticilerimiz ilaçlama ve gübrelemeden kaynaklanan kirlilik nedenlerini azaltabileceklerin öğrense az mı oldurdu?

Bandırma ve çevresi hızla başka bir yöne evriliyor. Kurulacak Ana Metal Sanayi OSB, Kimya Katı Atık Depolama alanı, Kapıdağ’da maden sondajları ve Edincik merasının imara açılması gibi daha pek çok proje konuşuluyor. Bu projeler Merinos Çiftliğinin sonunu getirir. Üniversiteler ve Enstitüler bilim yuvası olması gereken yerlerdir. Işık saçmalıdır. Ama biliyoruz ki bu kurumların İDARECİ’leri asla yönetici olma arzusunda ve/veya vizyonunda değiller. Koltukların mahkumu olmuş idareciler günü kurtarma gayretinden başka bir amaç peşinde koşmazlar. Bunun içinde en zayıf personel ve personellerle uğraşmayı ‘’Yöneticilik’’ sanırlar.

Varlığını sürdürmenin temel koşulu üretmektir. Sen araştırma Enstitüsüsün. Bilgi üretecek ve bu bilgileri paylaşacaksın. Işık saçacaksın. ‘Mum dibine ışık vermez’ derler ama bunun suçlusu kurum değil kurumu idare edenlerdir.

Bence Tarım Paneli sonrası tartışılması ve sahip çıkılması gereken Koyunculuk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’dür. İlçenin tüm dinamikleri el ele verip kurum daha ileriye nasıl taşınır Bandırma’ya nasıl bir marka değeri katar bunu düşünmelidir. Aksi halde beş yıl sonra Bursa’daki Merinos gibi, veya Gönen’deki Tahirova Tarım İşletmesi gibi yok olur gider.

Benden uyarması…

21-02-2020/BANDIRMA/