Kuyruk Acısı ve Uşaklık

KUYRUK ACISI VE UŞAKLIK

Üç yıl sonra yüzüncü yılını kutlayacağımız cumhuriyet rejimini hazmedemeyenler için iki şey düşünüyorum. Bunlar ya kuyruk acısı ya da bilerek veya bilmeyerek emperyalizme uşaklık. Bunun başka bir açıklamasını bulamıyorum. Aşağıdaki örneklerden sonra eğer sizin bir açıklamanız varsa lütfen paylaşın.

Örnek 1.Trabzon Kanuni eğitim ve Araştırma Hastanesi Kaşüstü Kampüsünden görev yapmakta olan Onkoloji Uzmanı Dr. Ahmet Yaşar Zengin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı için sosyal medya hesabından;’’ buna bayram diyen şerefsiz ve şahsiyetsizdir, din düşmanı zihniyeti kınıyorum’’ diye yazdı.

Örnek 2. Gaziantep Nizip İlçe müftülüğünde görevli personel Sıtkı Dağ ‘’ Allah ıslah etsin inşallah. Amin. Bu mübarek gecede şu 19’a bak. Bugün asıl bayram ettikleri Osmanlının çöküşünü kutluyorlar deyyuslar. Uyan ey Müslüman Uyan’’

Örnek 3. Prof. Dr. Burhan Kuzu.’’ Mustafa Kemal Paşa, 30 Nisan 1919’da Resmi Gazetede yayınlanan Sultan Vahdettin imzasıyla Samsun 9. Ordu Müfettişliğine tayin edilmiştir. Mustafa Kemal Samsun’a herhangi bir kişi olarak değil Osmanlı’nın en parlak subayı olarak çıkmıştır. Sultan Vahdettin Han’ı rahmetle anıyorum.’’ Han dediği İngilizlere yalvar yakar olduktan sonra kuyruğunu kıstırıp gemileriyle Malta’ya kaçan vatan haini Vahdettin.

Örnek 4. TRT’nin ve Arda Turan’ın seviyesizlikleri.

Benzeri örnekleri çoğaltmak mümkün. Uzaklarda değil Bandırma içinde bile benzeri yüzlerce örnek gösterilebilir. Akademik seviyeleri, görevleri, statüleri ne olursa olsun bu ve benzeri ifadeleri kullanalar için iki olasılık var. Ya Cumhuriyet Rejimiyle kaybettikleri bir çıkar ilişkileri vardı ya da bilerek veya bilmeyerek emperyalizmin uşaklığını yapıyorlar.

Neden mi?

Açıklamaya çalışayım.

Cumhuriyet rejimi kurulduktan sonra ülkedeki iç isyanların büyük bir kısmı Doğu ve güney Doğu Anadolu kökenlidir. Bugün o isyanları kendini sol ve sosyalist olarak adlandıran ama özünde Kürt ırkçılığına destek veren arkadaşlar farklı bir yere oturtmak isteseler de bütün arşiv kaynakları o bölge isyanlarının temelinde başta İngilizler ve Fransızlar olduğunu ortaya koymaktadır. Doğu ve Güneydoğu dışında hiçbir bölgede kurumsallaşamamış ve olmayan ağalık, beylik, şeyhlik, şıhlık ve aşiret düzeni bu bölgelerde hüküm sürmekteydi. Bu yapının temeli Yavuz Selim zamanında atılmakla birlikte Abdülhamid’in meşhur ‘’Hamidiye Tabyaları’’ ile kurumsallaşmıştı. Bölgede sahip oldukları bu gücü kaybetmek istemeyenler emperyalist güçler için birer kuklaya, tetikçiye dönüştü. Dün öyleydi. Bugün de böyle. Kürt Halkı’nın çıkarları için mücadele ettiğini öne süren örgütler bir gün ABD’nin, ertesi gün Rusya’nın daha ertesi gün Avrupalı emperyalistlerin kucağında dolaşmakta. Şeyh Saitlerin, Seyid Rıza’nın yasını tutmadan önce bazı konuları tarafsız değerlendirmek gerekir. Birilerine şirin görünmek için yas tutarsanız Burhan Kuzu’dan farkınız kalmaz. Somut örnek olarak ifade etmek gerekirse, ABD bir süre önce Suriye ve Irak’tan askeri güçlerini çekeceğini açıkladığında başta Suriye’deki örgütler olmak üzere hepsi ağlamaya sızlamaya yalvarmaya başladı. Bu nasıl bir ‘’özgürlük’’ mücadelesidir ki emperyalist ülkelerden medet ummakta?

Bugün din adına, Müslümanlık adına ahkam kesenler, ulus devlet yapısını ‘’ haram’’ olarak ifade edenler,’’ keşke Yunan işgal etseydi’’ diyen meczupları 10 Kasım’da ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı’nın olduğu bir ülkede bu açıklamaların hiç biri tesadüf değildir. Bunlar sistematik olarak cumhuriyet ve devrimlerini hedef alan açıklamalardır. Oysa bu açıklamaları yapanlar Afganistan, Irak, Suriye başta olmak üzere uluslaşma sürecini tamamlayamamış, laikliği özümseyememiş ülkelere baksalar tepelerine bomba düşme korkusu yaşamadan Cuma namazı kıldıkları için Mustafa Kemal ve arkadaşlarına şükretmeleri gerekir. Ancak bunu görebilmek için emperyalist güçlere kiraya verilmemiş bir beyin gerekir.

Sevgili dostlar; Türkiye Cumhuriyeti sistematik bir şekilde yok edilmeye çalışılıyor. Bir yanda bölücü terör olayları, öte yanda siyasal İslamcı akımlar ve söylemler. Bunların tuzu biberi olarak da yeni Osmanlıcılar ile Turancılar. Açık Toplumcularla neo liberalleri de unutmamak gerekir. Hepsinin ortak paydası dünyada emperyalizmin yenilebileceğini göstermiş Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu cumhuriyet rejimidir.

Soru çok net. Bu rejimin yıkılması, kimin ya da kimlerin işine yarar? Bu rejimi yıkmanın yolları nelerdir? Bu rejimi yıkmak için kimlerle iş birliği yapılabilir?

Herkes kafasında bu soruları doğru yanıt verdiği an, pek çok sorun kendiliğinden çözülecektir. Ha bu arada kimse Kemalizm’in eskidiğini köhne bir düşünceye dönüştüğünü söylemeye kalkmasın. Çünkü Kemalizm’in 6. İlkesi sürekli devrimciliği gerektirir.

Bu ilkeyi özellikle anımsatıyorum ki Kemalizm’i küçümseyen sol sosyalist arkadaşlar gülünç duruma düşmesin.

Bütün bu yaşananlardan sonra Cumhuriyet Savcıları nerede diye soruyorum ama bir türlü bulamıyorum.

CEVDET AYAN -25-05-2020