Siyasi İstikrarın Üç Kuralı Nedir?

SİYÂSİ İSTİKRARIN ÜÇ KURALI NEDİR?

Mustafa Orhan Acu

Her seyi bildiğinı söyleyen,aslında hiç birşey bilmeyendir.

Bu felsefeyi benimseyen biri olarak bugün size 3S 'i anlatmaya çalışacağım. Hepinizin bildiği gibi Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz hayatımızı derinden etkilemiştir. Bugün bu konudaki kişisel düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle bu konuda bir bilen olmadığımı bilmenizi isterim. Burada paylaşacağım fikirler sadece ve sadece beni bağlar. Ekonomi bir iktisat bilmidir. Temel konusu kıt kaynakların tüm insanların en yüksek tatmini sağlayacak şekilde kullanılmasıdır. Ekonomi arz ve talep dengesi üzerine kurulmuştur. Üretim ve tüketim dengelerinin kimi zaman sağlıklı bir şekilde devamını engelleyecek önemli bir unsur, insanların ihtiyaçlarının farkındalık düzeyindeki yetersizlik bilinçsizlik ve aşırılıktır. Ekonomi biliminin bir başka özelliği, teori ve kanunların zaman ve mekana göre değişken olmasıdır. İnsan ve toplum davranışlarının değiştiği an, ekonomi kuralları da değişir. Bu değişebilirlik ekonomi bilimine güçlü bir dinamizm ve hareketlilik verir. Bundan dolayı da ekonomi biliminde aynı konuda farklı görüşler ve kanunlar bir arada bulunabilir. Ekonomi biliminin yasaları fizik biliminin yasaları kadar kesin değildir. Kendine göre doğruları vardır. Ben ekonomiyi edindiğim tecrübelerden, okuduğum iktisat kitaplarından ve bu işi akedemik kariyer alanı olarak seçen insanlardan edindiğim bilgilerden şu şekilde anlatabilirim.

1.Siyasi istikrar,2.Sosyal adalet 3.Sağlık.
Işte ben buna 3S kuralı diyorum.

Siyasi istikrarın olması yanında ülkenin mutlak adil yönetilmesi şarttır. Adalet bir kelimedir fakat uygulamak kolay değildir. Siyasi istikrar olan bir ülke de adaletli yönetim olacağından ekonomi tüm toplumun yararına çalışacaktır. Sosyal adalet sağlanmış olduğundan gelir dengesizliği yaşanmayacaktır. Tüm fertlere sağlıklı yaşam olanakları sunulduğundan daha sağlıklı, mutlu ve çalışkan insanlarla toplumun tüm sorunları hızla çözülebilecektir.
Şu anda içinde bulunduğumuz ekonomik kriz için önceden bilinemez derler, ancak dikkatli olunursa ekonomik göstergeleri iyi takip edip sezgisi güçlü kişiler boyutunu olmasa bile krizi tahmin edebilirler. Resmin bütününe bakıldığı zaman bu kriz bir çok yönden geleceğini hissettirmiştir. Yöneticilerin sorumsuzluğu, harcamaların ölçüsüzlüğü ve dengesizliği bu krizin sinyallerini çok önceden  veriyordu. Şunu belirtmekte fayda görüyorum.

Bütün dünyada insanların önceliği karınlarının doyması ve ekonomidir. Kriz, bireyler, kuruluşlar, ülkeler için hem bir tehlike, tehdit. Hem de yeni fırsatlar ortaya çıkarır. Bu kriz kısa ya da uzun süreli olabilir. En olumsuz özelliği ‘BULAŞICI’ olmasıdır. Bir kuruluş veya ülke de çıkan krizler, ilişki de bulunulan diğer kuruluş, şirket ve ülkeleri de etkilemesidir. Kriz dönemlerinden en az zararla çıkmak, olumsuz gelişmeleri olumluya çevirmek, krize karşı organizasyonların ve devletlerin, firmaların alacağı önlemlerle gerçekleşir. Ekonomi politikalarının asıl işlevi, mevcut dengede bozulma olmadan, arzu edilen dengeye ulaşacak politikaları uygulamaktır. Daha yüksek büyüme hızı, daha iyi gelir dağılımı, düşük enflasyon, daha az kamu borçlanması, daha yetkin istihdam, daha fazla yatırım gibi. Bu ise yazıldığı veya söylendiği kadar kolay değildir. Dünya büyük bir krizin içine girmiştir. Bu ekonomik krizin kısa zamanda sona ermeyeceği görüşündeyim. Eğer bu krizde ekmek ve iş noktasına gelinirse çok büyük sıkıntılar doğar. Dünya ve TÜRKİYE üretmeden tüketme hastalığına yakalanmıştır. Kısacası ayağını yorganına göre uzatamamıştır. Yanlış uygulanan ekonomik politikalar sonucu maalesef şu anki duruma gelinmiştir. Üreticiyi her zaman destekleyen ve onu ayakta tutan sosyal ve ekonomik politikalarımız olmalıdır. Üretilecek bir artı değerimiz olmazsa, tüketebilecek bir şey bulamayız.

Ekonomimiz daha sosyal, daha şeffaf ve aktif olmalıdır. Buna göre planlamalarımızı daha sağlıklı ve güçlü yapıp, vatandaş, işadamı, hükümet, muhalefet yani 7 den 70 'e herkes el ele verip daha çok üretip ihtiyacımız kadar tüketerek bu krizi en az hasarla atlatabiliriz. Bundan daha fazlası ekonomi ve iktisat eğitimi almış akademisyenlerin ilgi alanı olduğundan yazıma burada son veriyorum.Tabi bu konularda siyasilerin durumu ve konuya maydanoz olmasını soruyorsanız, bende size MALUMUNUZ derim..

24-11-2023/MUSTAFA ORHAN ACU/ERDEK -https://strasam.org/yazar/arastirmaci-yazar-mustafa-orhan-acu