Üretim Düşme Eğiliminde

ÜRETİM DÜŞME EĞİLİMİNDE…
Üretim, uzun bir süredir düşme eğiliminde...

Tarımsal üretim, mazot fiyatlarının, gübre fiyatlarının, tarımsal ilaç fiyatlarının ve tohum fiyatlarının sürekli artış göstermesi ve de kredi faizlerinin ödenemez duruma gelmesi, tarımsal teşviklerin yetersiz kalışı karşısında durma noktasına gelmiş bulunmaktadır. 
Kırsal kesimin üretim alanlarından bir diğeri, küçükbaş ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği ise yem ve saman maliyetlerinin artışı karşısında çaresiz bir durumdadır.  Tüketicilere ulaşana kadar yumurta fiyatları, süt fiyatları sürekli artış gösterse bile besiciliğin maliyetlerinin çok altında kalmakta, dolayısıyla süt veren inekler, yumurta veren tavuklar kesilmekten kurtulamamaktadır.
Kırsal kesimdeki üretim, maliyet fiyatlarıyla boğuşurken, kentlerdeki sanayi üretimi iyi durumda olabilir mi? Hiç mümkün değil. Enerji maliyetleri, hammadde maliyetleri sürekli olarak üretim maliyetlerini yükseltmekte ve faiz oranlarındaki tırmanış, döviz fiyatlarındaki tırmanış sanayi üretimini baltalamaktadır. Enerji; elektrik, doğalgaz, akaryakıt büyük oranda döviz ile yurtdışından temin edilmekte, hammadde; her türlü kimyasal madde, elektronik madde, makine, motor aksamları ve yarı mamul madde temini ise büyük oranda döviz ile sağlanmaktadır. 
İthalat kalemleri her daim ihraç edilen ürünlerden daha çok yekûn teşkil etmekte ve daha pahalı olduğu için, sürekli olarak ticari açık verilmekte, döviz açığını kapatmak için yüksek faiz oranlarıyla yurt dışından borç para aranmaktadır. Döviz borçlarını ödemek için daha çok üretip, ihracatı arttırmak gerekmekte, dünya pazarından daha çok pay kapmak için satılan malların fiyatını düşürmek, kalitesini yükseltmek gerekmektedir. Hem ihraç mallarının fiyatlarını düşürmek, hem de turizmden döviz kazanabilmenin en kestirme yolu, döviz karşısında TL’nin değerini düşürmekten geçmektedir. Bunun yolu, Merkez Bankası’nda sürekli miktarda TL basılmasından ve piyasalara bol miktarda TL boca edilmesinden geçmektedir. Paranın bollaşması, tüketimin artmasını, tüketici kredisinin yaygınlaşmasını sağlarken, paranın satın alma gücünü düşürür. Bütün bu gelişmeler, enflasyonun hortlamasına yol açarken, birikimlerin, TL’den kaçıp dövize ve altına yönelmesi ile neticelenir. Metaların fiyatları sürekli yükselirken, bir tek meta yerinde sayar; o da emek-gücü metasıdır . Ücretlerin artması için, işçilerin, çalışanların birlikte hareket etmeleri, sendikaların sağlam ve güçlü olmaları gerekir.
Merkez Bankası’ndaki döviz stoklarımızın yetersiz bakiye göstermesi ve TL karşısındaki yüksek parite, başta petrol ürünleri ile elektrik, doğalgaz fiyatlarının önlenemez artışına yol açmakta ve üretimi durma noktasına getirmektedir. Ama hastane malzemeleri ve ilaç alımları için döviz varlığımız yeterli miktarda bulunduğu düşüncesi bizi rahatlatmaktadır. Dış borçları, kısa ve uzun vadeli borçlanmaları da Hazine çevirebildiğine göre, enseyi karartmaya gerek yoktur. Bu gidişle, ülke olarak, üretimden bağımsız meta ticareti ne kadar sürdürülebilirse o kadarlık bir ticaret döngüsüne mahkûmuz demektir. Üretim ve meta ticaretinden kopuk, bankaların etkin olduğu bir para ticareti ve hizmet sektörü ile ekonomi ne kadar yol alabilirse; o kadarlık bir enerjimiz kaldı demektir. 
Sedat PAMUK , 09. 07. 2022, Tatlısu