Duygusallığım tuttu nedense!

Duygusallığım tuttu nedense!

İnsanoğlu çoğu kez unutur yaşadıklarını… 
Unutmasa da yadsır kötü yaşam dilimlerini. 
Güzel olanlarını anımsamaya çalışır daha çok. 
Çünkü acıları anımsamak; yine, yeni acılar yaşamak kadar zor gelir insana. 
Oysa yaşadıklarımız, hâlâ hatırlayabiliyorsak, çok yakınımızdadırlar. 
Bizden hiç mi hiç uzaklaşmamışlardır… 
Sadece, neşeleri, hüzünleri, bizden alıp götürdükleri, azalmıştır biraz belki…
Belki de eskimişlerdir biraz. 
Yaşadıklarımızın nitelikleri ne olursa olsun, onlarız aslında biz… 
Bizi ömür dediğimiz bu dünya hayatında var kılan onlardır… 
Nasıl inkâr edebiliriz, nasıl yok sayabiliriz ki onları? 
* * *
'Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer' sözü dolanıyor dilime… 
Geçmiş günleri özlemle yâd ederken kullanılan bu cümle… 
Söz ve müziği Necip Celal Andel’e ait bir tango şarkısından gelme… 
“Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer, 
Bir an acı duyar insan belki, sevmişse biraz eğer. 
Anlar ki geçenlerin rüyaymış hepsi meğer, 
Rüya olsa bile o günlerin hayali cihan değer...” 
* * *
Birden William SHAKESPEARE'nin, Rahmetli Can Dündar'ın çevirisiyle yayınlanan "66 SONE"sini paylaşmak arzusu geldi içimden…
Neden, niye, kime sorusunu sormadan!
“Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz.
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış.
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dile bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mİ ki kötüler kadı olmuş Yemen'e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama…”
* * * 
Derken bir şarkı mırıldanıyorum…
“Maziye bir bakı ver!

Neler neler bıraktık…”
*
“Duygusallığım tuttu nedense” diyorum ya!