Lider Kimdir?

Lider Kimdir?

Gazetecinin biri çölde karşılaştığı Bedevi’ye  sorar, “Sana göre lider kimdir?”
“Bir tanım yapmak yerine sana bir hikaye anlatayım” der Bedevi, gazeteci de anlatmasını ister.
“Benim gibi bir Bedevi devesinin üzerinde yakıcı güneş altında çölde yol almaktadır...
Birden ufuk kararır, gökyüzünde ender görülen kuşlar kararmanın aksi yönünde hızla kanat çırparak uzaklaşırlar. Deneyimli Bedevi kum fırtınası geldiğini anlar ve hemen devesini çökerterek üzerinden  iner... 
Heybesinden aldığı bir kazığı kumlara çakar ve devesini sıkıca bağlar... Sonra  katlanmış çadırını heybesinden çıkararak çabuklukla kurarak içine girer. Çadırın son iplerini bağladığı sırada fırtına patlar... 
Fırtına çadırı yerinden koparacakmış gibi şiddetlidir. Kum sağanağının  çarptığı kumlar boynuna saplanan deve canı çok acıdığından dile gelir, “Efendi canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir misin ?”
Dışarıda olmanın zorluğunu iyi bilen Bedevi  devenin bu isteğini kabul eder, “Tamam başını çadıra sokabilirsin” diyerek çadırın kapısındaki düğümleri gevşetir.
Fırtına giderek azmaktadır, deve sahibine tekrar yalvarır, “Efendi derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu anda çok acıyor. İzin ver boynumu da çadıra sokayım” 
Bedevi biraz ikirciklenir ama bu isteği de kabul eder. Fırtına azalacağına daha şiddetlenmiştir.
Deve bu kez ilk ikisinden daha acıklı  yalvarır, “Efendi ne olur hörgücümü de çadıra sokmama izin ver”
Bedevi bu isteği de kabul eder ama hörgücün içeri girmesiyle küçücük  çadırda kımıldayacak yer kalmamıştır. Bu duruma Bedeviden önce deve tepki gösterir, “Efendi bu çadır ikimize dar geliyor, sen dışarı çıkıp başının çaresine baksan iyi olacak.”
Bedevi gazetecinin gözlerinin içine bakarak konuşur, “Lider kimdir diye sormuştunuz. Bu hikayeye dayanarak yanıt vereyim; lider devenin başını bile çadıra sokmasına izin vermeyen  kişidir”
*
Atatürk’ten sonra gelen liderler ve de en son Erdoğan  devenin çadıra girmesine izin vermekle kalmayıp birde destek verdiler... 
Türkiye, 10 Kasım 1938’den bugüne  varlık nedeni olan Cumhuriyeti gerçek anlamda savunan bir liderden yoksun olarak 77 yıl geçirmiştir. Son 20 yıllık süre içinde iktidar olan tüm sözde liderler, kendi siyasi pazarlamalarını ‘Türk Devrimine’ vurmak üzere kurmuşlardır. ..
Önce eğitim ve öğretim sistemiyle oynanarak beyinleri boşaltılmış kuşaklar yetiştirilmiş, sonra da bu boşalan yerlere Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı doldurulmuştur...
29 Ekim 1923 ‘de  başlatılan Türk Devrimi  daha tam olarak olgunlaşıp yerleşemeden, liderinin bu dünyadan ayrılmasıyla  77 yıldır yediği karşı devrim darbeleriyle  tasfiyenin son aşamasına getirilmiştir...
Cumhuriyetin kendi ideolojisine uygun uygar, çağdaş, zinde ve kararlı kuşakların yetişmeleri de aradaki askeri darbelerle  tümüyle ortadan kaldırılmıştır... 
İçte Cumhuriyet düşmanları, dışta Türkiye’yi paylaşmak ya da uydulaştırmak için pusuya yatanlar, geleceğimizi “felaket tünelinde” aramamızı başarıyla sağlamışlardır... 
Başını ‘yalvar yakar’, ‘rica minnet’ çadıra sokan deve, artık sahibini dışarı göndermek istemektedir... 
Bunu görmek için göz, duymak için kulak, anlamak için de beyin gerekir! 

Satyim Alkazak - Erdek- 06-09-2015