Babanı Seçemezsin ! Pareto Prensibi*

DİKKAT ÖNEMLİ UYARI UZUN YAZI .  ÖNCELİKLE KADINLAR VE  ERKEKLERİ DE  İLGİLENDİRİR

Pareto Prensibi* ya da Hipergami* kısaca Babanı seçemezsin prensibi üzerine..

"Kadın ve erkeğin eş seçiminin evrimsel süreçlerde nasıl değiştiğini bilimsel yoldan açıklıyoruz. uzun olduğuna bakmayın okuyun burada okuyacaklarınız adeta kadınların kullanma klavuzudur, kadınların teknik özellikleridir. hazırsanız başlayalım...

"pareto principle" diye bir olay var ki önce onu bi anlayalım. pareto principle yani "pareto analizi" bir nevi doğanın 80/20 kuralıdır. örnek vermek gerekirse; elde edilen başarın %80’i, yapılan işlerin %20’sinden elde edilir, dolabımızdaki kıyafetlerin %20'sini %80 sıklıkla giyeriz, sorunların % 80'i, nedenlerin % 20'sinden olur gibi. doğada buna benzer çok sayıda örnek bulabiliriz. pareto principle kadınların da eş seçiminde farkında olmadan dikkat ettikleri bir durumdur. yani kadınların %80 i erkeklerin %20 si için mücadele eder. bir örnekle somutlaştıralım; hiçbir dinin, kültürün, kuralın olmadığı ıssız bir adaya 100 er tane bekar kadın ve erkek bırakın. böyle bir şey yok ama sadece hayal edin işte. birkaç yıl sonra adaya gittiğinizde herkes birbirleriyle evlenmiş olarak mı bulursunuz? hayır! 100 erkekten 20 tanesi tüm kadınlarla sevişmekte olup, kalan tüm erkekler ise boşta kalmış bir halde bulursunuz. bu 20 kişi pareto principle nin (doğanın 80/20 oranının) bir sonucudur. bu 20 kişi erkekler arasında kadınlara göre grubun en iyileridir. üstelik bu deneyi sadece insanların değil hayvanlarin üzerinde de yapsanız aynı sonuçlara ulaşırsınız. dişilerin tamamı güce tapmakta buldukları ortamdaki en güçlü erkeğe kendilerini bir ödül gibi sunmaktadır. okumaya devam edin.

bir kadın evet aşık olduğu için bir adamla sevgili olmak isteyebilir. fakat bir kadın durduk yere bir adama aşık olmaz. daima kendinden güçlü, yüksek statülü birisini bulup kendisini ona armağan etme eğilimindedir. buna bilimde hipergami denilir. erkekler ise kadınlarda yüksek statü aramazlar. hipergami evrimin doğal bir sonucudur. binlerce yıl önceki atalarımız (yani annelerimiz) güçsüzdü. hayatta kalmak için, yavrularını güvenli şekilde büyütmek için, hamilelik sürecinde yiyecek bulabilmek için kendilerine bir koruyucu bulmak zorundaydılar. ve bu koruyucu erkekler (babalarımız) ise pareto principle de ilk yüzde 20 ye giren erkeklerdi. işte kalan yüzde 80 lik grup çiftleşmeye fırsat bile bulamadı. genlerini gelecek nesillere aktaramadan hayattan ölüp gittiler. peki kimdi bu %80 lik dilimde yer alan kadınların tercih etmediği erkek türü? sakın bunlar çekingenler, ağzı iyi laf yapamayanlar, güçsüz olanlar, ezilenler, kısa boylular, pasif kalanlar vs... diye düşünmeyin yanlış olur. piç olamayan her erkek kadınların gözünde beta erkektir. illa pasif yada güçsüz olmasına gerek yok. (bunlara kısaca beta erkek diyoruz)

hipergami nin pareto principle ile doğrudan bağlantılı olduğu bilimsel olarak da ispatlandı. abd'deki yale üniversitesi yüzlerce fosil üzerinden bir araştırma yaptı. araştırmada farklı ırklara ait genetik seçilimler de incelendi. üstelik sadece bazı hayvan türleri üzerinde değil homo sapiens(günümüz insanı) üzerinde de çalışmalar yapıldı. sonuçlar bilgisayar sistemleri ile analiz edilip raporlaştırıldı. sonuçlar hipergami nin tüm canlı türlerinin dişisinde bulunduğunu gösterdi. günümüzden 250,000 yıl önce yaşamış panthera leo (aslan) dişilerinin yaklaşık %90 ı erkeklerinin ise %20 si kadarının çiftleşebildiğini, günümüzde yaşayan tüm aslanların %20 lik erkek aslanların torunu olduğunu ve bu aslanların genetiği devam ettirdiğini anlaşıldı. üstelik aradan geçen 250,000 yılda hala çok bir şey değişmedi erkek aslanların hala %20 si çocuk yapabiliyor. aynı araştırmada insanların (homo sapiens) ise eski dönemlerde tıpkı aslanlarda olduğu gibi olduğu olduğu, dişilerin nerdeyse hepsinin çiftleştiği, erkeklerin ise bu kadar şanslı olmadığı görüldü. buna survival value denir.
bakınız çok enterasan çok benzeri bir strateji kuşlarda var. yüksek dallarda tüneyip kendini daha büyük yırtıcı kuşlara potansiyel av olarak açıkta bırakan erkek kuşlar dişiler tarafından öncelikli olarak tercih ediliyor. bu kuşlar üreme başarısı açısından diğer erkek kuşlara kıyasla avantajlı oluyor. kaynakça 

bu durum insanın geçirdiği evrimle birlikte giderek değişti. insanların şehirler kurup toplu yaşama geçmesi, tarımın yapılmasıyla yemeğe ulaşmada erkeklerin kas gücünün giderek önemsizleşmesi, toplumsal kuralların ve kültürün oluşumuyla erkeklerin başkasına ait kadınlara artık dokunmamaya başlaması, kadınların yavrularını büyütmek için yabani hayvanlardan koruma ihtiyacının giderek azalması, erkeklerde nadiren de olsa görülen aşk duygusunun onları terk eşliliğe yöneltmesi gibi sebepler zaman içinde çocuk yapabilen %20 lik erkek sayısını giderek arttırdı. artık erkeklerin yarısı çocuk yapabilir hale geldi. tabiki bunlar son 10,000 yılda gerçekleşen hadiseler. önceki erkekler bu kadar şanslı değildi. son 3,000 yıla gelindiğinde ise (yani mö 2000 li yıllar) ilk tek tanrılı dinler oluşmaya başladı. semavi dinlerde ise genellikle halkın ezilen erkeklerinden oluşan peygamberler tüm erkeklere sex yapabileceği şartları sağladı. başta islam olmak üzere çoğu din zaman içinde kadınları tek bir erkeğe ait kılıp, erkeklere ise gücüne göre birden fazla kadınla evlenme ve çok sayıda kadınla birlikte olma şansı tanıyan nikah sistemini icat etti. hipergami artık erkekler lehine tersine dönmüştü yani. 

Türkiye gibi tam gelişmemiş ama modern dünyadan çok da geri kalmamış orta düzey toplumlarda ise hipergami farklı bir şekilde varlığını sürdüyor. kızlar genç yaşlarında yarı özgür şekilde yetişiyorlar. bu dönemde baskın gelen hipergami ile %20 lik erkeklerin peşinde koşuyor, bazen de onların cinsel ihtiyaçlarının karşılanmasında rol üstleniyorlar. fakat tam gelişemediğimiz için toplumun yarattığı evde kalmış kız baskısı, evlilik içinde çocuk yapma zorunluluğu gibi sebeplerle eskiden beğenmedikleri %80 grubundaki erkekler ile evleniyorlar. seks ise kadın için çok kolay elde edilebilir bir şey ama külfeti de bir o kadar ağır. (bunu ileride ayrıntılı şekilde anlatacağım) her partnerde kadının değeri biraz daha düşüyor. iyi bir anne olmaktan uzaklaşıyor çünkü sadık olma potansiyelini yitiriyor. bu da toplum nezdinde kadının kötü bir imaja sahip olmasına sebep oluyor. kaynakça]) okumaya devam edin.

kadınların eş seçiminde pareto principle ile bağlantısını ortaya koyan başka bir araştırma ise oxford üniversitesinde yapıldı. 100 tane kadın ve erkeğe farklı güzellik ve yakışıklılık seviyelerine sahip 20 tane karşı cins insanın çeşitli resimleri gösterildi. yani erkeklere 20 kadın, kadınlara ise 20 erkek resmi gösterildi. deneklere resimlerdeki kişilerin güzellik ve yakışıklılık seviyelerine 1-10 arası puan verilmesi istendi. ancak bir şart vardı. eğer bu kişiyle ben sevgili olabilirim evlenebilirim diyorsanız 5-10 arasında, ben bununla şartlar ne olursa olsun asla sevgili olmam diyorsanız 1-5 arasında puan verin denildi.

erkekler resimlerini gördüğü kadınların %65 ine 5-10 arası yani evlenilebilir seviyesinde bir puan verdiler. kadınlar ise resimlerini gördüğü erkeklerin %20 sine 5-10 arası bir puan verdiler. yani erkekler resmini gördüğü kadınların %65 i ile evlenirim derken, kadınlar gördüğü erkeklerin sadece %20 si ile evlenebilirim dedi. ayrıca bu araştırmanın bir başka sonucu da %80 lik dilimdeki çirkin erkeklere kadınların yaklaşımını ortaya koydu. erkekler evlenilmez seviyesinde not verdiği (1-5 arası) kadınlar için bile puan verirken düşünüp ona göre puan vermiştir. erkeklerin 1-5 arası puan verdiği kadınlar arasında yapılan standart sapma yüksektir. kadınların ise evlenilmez bulduğu (yani 1-5 arası puan verdiği) erkekler arasında hesaplanan standart sapma erkeklerinkine kıyasla çok düşük kalmıştır. bu durumda erkekler evlenilmez bulduğu kadınlara bile ciddiyetle not vermiştir. kadınlar evlenilmez bulduğu erkeklere düşük bir not verirken onlara vereceği notu bile düşünmemiş hepsine standart bir not verip geçmiştir. yani bir erkek kadının gözünde %80 lik dilimde yer alıyorsa, bu dilimdeki diğer erkeklerin arasında kaçıncı olduğunun bir önemi yok. yani siz %20 de değilseniz eğer, ha %75 te olmuşsunuz ha %5 te olmuşsunuz hiç fark etmez. kadınlar %20 ye girip giremediğinize bakar. giremiyorsaniz eğer geri kalanın çok bir önemi yok. kadınlar güçsüz kimseleri sevmezler, güçsüzlere asla merhamet göstermezler, hele ki güçsüz olan bir erkekse onu bırakın sevgili olarak kabul etmeyi ona içten içe acırlar. konuyla ilgili siz de araştırırsanız internette çok fazla yapılmış araştırma olduğunu görebilirsiniz. 3 tanesini ben şöyle bırakıyorum : araştırma 1 araştırma 2 araştırma 3
tüm bu araştırmalar gösteriyor ki, insanlık kadın doğasının güçlüden yana oluşunu dizginleyebilmek ve en güçlü erkeğin çok fazla kadına sahip olmasını engelleyebilmek için kurmuş bu düzeni. çünkü her erkeğe birden fazla kadının düştüğü bir toplum sürdürülebilir bir toplum değil. bunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yok. ancak bu düzen de artık yıkıldı. hipergami artık serbest. kadınlar yalnızca en iyi erkekle beraber olmak istiyorlar. kuzey avrupa ülkelerine gidenler bu gözlemimi onaylayacaktır. isveç'te hollanda'da bir tane gece kulübüne gidin de görün oranın erkekleri ne halde. hepsi uzak doğulu göçmen kadınlarla takılıyorlar. çünkü kendi kadınları bunların yüzüne bakmıyor. durum vahim yani. kadınların erkeklerden beklentileri gerçeklikten çok uzaklaştı. erkek rasyonel bir canlı ve kendi doğasına hakim olabilir, duygularıyla değil de mantığıyla karar vererek kendisine sağdık kalacak, namuslu ve çocuğuna annelik yapacak kadını kendisine eş olarak seçebilir. bu tutum yüzünden en seksi ve en güzel kadınla değil de çirkin ama iyi annelik yapacak ve eşine sadık kalacak kadını kendisine eş kabul eder. ancak kadınların çoğu erkeğin bu fedakarlığını anlayabilecek donanıma sahip bir canlı değil. çünkü kadın mantığının değil kendi doğasının ve duygularının esiri. kadın kendisini seven, asla aldatmayacak, kendisine şiddet uygulamayacak, kendisini sex makinesi olarak görmeyecek, elini tutarken bile iki kere düşünecek erkeği değil duygularının ve içgüdülerinin esiri olarak piç, züppe, kendisini yatağa atmayı planlayan, sex yaptıktan sonra ilk fırsatta ayrılacak erkeği (alfa) kendine eş seçmek istiyor. kendisini ona beğendirmek istiyor. (ileride daha detaylı değineceğim, şimdilik okumaya deva edin) kadın bir erkeği kendisine %100 bağladığını hissettiğinde ise yani erkeği betaize ettiğinde ona saygı duyamıyor. (kaynakça) kadınlar, hep tecrübeli bir erkeğin son kadını olmak istiyor. erkekler ise tam tersi hiç dokunulmamış kadın istiyor. kadınların çoğunun tecrübeli erkek istemesinin sebebi tecrübenin kaliteyi getirdiğine inanmasıdır. bir erkek ne kadar kadınla sevgili olmuşsa, ne kadar kadını yatağa atmışsa, ne kadar çok kadınla sevişmişse o kadar tecrübelidir. erkeğin geçmişinde ne kadar kadın onu tercih etmişse demek ki erkek o kadar kalitelidir yoksa niye o kadar kadın onu tercih etsin ki diye düşünür kadınlar. tüm bu durumun sebebi ise başta söylediğim gibi hipergamidir. hipergami kadınlar için ciddi bir testtir. kadının hayat kadını olması ile eşiniz olması arasındaki farkı belirler. kadın, doğası gereği en çok kaynağa sahip, fiziksel ve mental açıdan en güçlü erkekle çiftleşip en iyi genlerle neslini devam ettirmek ister. bu süreçte, zayıf, fakir ve güçsüz erkekler tercih edilmediği gibi bu tip erkekler, kadınlar tarafından itici bulunur ve saygı görmezler. 

“durmadan konuşup yersiz şakalar yapan, kendisine güvenip başkalarını hor gören, saygısız, boş, hırçın, atak, gelenek ve görenek tanımayan, hiçbir görüşe sahip olmadan fazla özgürlük taslıyan bir erkek, eğer yakışıklı ve biçimli ise, çoğu kadınların ona tutulmaması için neden yoktur.” (la bruyere – karakterler)

hipergami bizde daha çok 18-25 yaş arasında etkili. bu yaştan sonra kadınlar artık seks ihtiyacını toplumun kabul ettiği şekilde karşılamak, toplumda dışlanmamak, evde kalmış muamelesi görmemek adına evlenmek zorundalar. işte burada %80 erkeklerini koruyan tek eşlilik kanunu devreye giriyor. kadınlar %20 lik erkeklerle evlenemiyorsa bile artık 25 yaşından sonra %80 lik erkeklere mecbur kalıyorlar. lakin gelişmiş ülkelerde bizdeki gibi toplum baskısı olmadığından oradaki %80 lik grupta yer alan erkekler daima yalnızlığa mahkum. şuradaki haberi incelediğinizde gelişmiş ülkelerde ve türkiye'de evlilik dışı doğum oranlarını görebilirsiniz. gelişmiş ülkelerde evlenmeden hamile kalan kadınların çocuklarının babası da tahmin ettiğiniz gibi %20 lik dilimdeki erkeklerdir. %80 erkekleri kadınlar tarafından öylesine tercih edilmez ki kadınlar %80 ile evlenip güzel güzel evli mutlu bir yuva kurup, çocuğunu babası ile birlikte büyütmek varken bunu yapmıyorlar, gidip evli olsa bile çoğunu %20 den yapıyorlar. prof. dr. david buss evrimsel psikoloji kitabında kadınların partner seçiminde dikkate aldığı kriterleri açıklamıştır. kitabını alıp okuyabilirsiniz lakin tavsiye etmem. çevrenizdeki piç diye tabir ettiğimiz erkeklere bakın, işte onlar gibi olun diyor kısaca. piç erkeklerin bir de özelliklerini anlamak için kitap alıp okumaya gerek yok hani. zaten biliyoruz. 

ama değişen doğanın şartları ile birlikte pareto principle (80/20 kuralı) de değişti. 1000 yıl öncesinde tek kriter kaslar, güçlü olmak, dominant olmak vs vs gibiydi. ama artık tüm bunları tek seferde sağlayan bir icat var elimizde: para para para. işte para da böyle bir şey. ali ağaoğlu örneğini hatırlayın. şunu kesinlikle ve kesinlikle unutmayın. kadınlar erkeklere değil erkeklerin statüsüne aşık olurlar. (ileride daha detaylı değineceğim) erkeklerle birlikte eşantiyon olarak gelen güç, para, sahiplenme hissi, korunuyormuş hissine aşık olurlar. bunu veremeyen erkeğe asla aşık olmazlar. yani kısacası hipergamiyi tatmin eden erkeklere aşık olurlar. 

kadınların eş seçimindeki bir diğer sebep ise doğurganlık sayısıdır. erkekler bir boşalmada 100,000,000 (yüz milyon) sağlıklı sperm bırakıyorlar. basit bir hesapla bir erkek sadece 35 günde dünyadaki bütün kadınları hamile bırakacak kadar sperm üretebilir. özetle erkekler için çocuk sınırı diye bir şey yok. fakat kadınlar 9 ay hamilelik, bir o kadar emzirme süresi, çocuğun vahşi doğada yaşamına kendi devam edebilmesi için bakılması gereken 10-15 yıllık bir süre vardır. yani uzun bir maraton. sadece hamilelik süresini bile dikkate alsan tahmini 18-50 yaş arasındaki kadınlar maksimum 25-30 tane çocuk sahibi olabilirler. yani bir kadın ömrü boyunca hepi topu 30 çocuk yapabiliyor. hal böyle olunca az sayıdaki yavrusunun babasının mümkün olduğunca güçlü bir erkek olması için elinden geleni yapıyor. cambridge üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre bunun hamilelik maliyeti ile doğrudan alakası var aslında. yani bir erkeğin bir kadını hamile bırakması yarım saatini alır, sonrasında isterse hızla oradan uzaklaşabilir. kadınlar da ise durum başka. bir hamileliğin kadına maliyeti ise çok daha uzundur. bu süre belki 10 yıl. bu yüzden erkekler kadınların kendilerine olan ilgisini abartarak algılarlar. maliyet riski çok düşüktür çünkü. kadın ise karşındaki erkeğin ilgisi bariz bile olsa hatalı bir hamileliğin maliyeti sebebiyle (babalık yatırımı yapmayacak erkekten hamile hamile kalarak riske girmek) ekstra dikkatli davranmak zorundadır. buna cinsel hata yönetme stratejisi denir. kadınlar vücutlarına değer verirler. erkeğin yöntemi çok sayıda kadına ilgisini belli etmektir. kadının metodu ise çok sayıda erkeği deneyip içlerinden en uygun olanına yatırım yapmaktır. kaynakça 

dedim ya kadınlar eğer sizle bir ilişkiye başlıyorsa, sizi gözünde güçlü olarak görmesi gerekir. siz kadına göre %20 nin içinde bulunmalısınız ki kadın size aşık olsun. eğer %20 de değilseniz zaten kadına bir şey veremezsiniz. kadınlar sonunda kazançlı çıkmayacağı bir ilişkiye asla başlamaz. robert briffault tarafından yıllar önce iddia edilen bu sav halen geçerli. buna briffault kanunu denir. kadınlar halktır, erkekler ise politikacıdır. kadınlar kendisine o en çok vaatte bulunan politikacıyı (erkeği) seçerler. siz ne vaadederseniz odur. bu vaatler zenginlik, güç, karizma, üstünlük, koruyuculuk, saygı duyulma gibi şeylerdir. özetle kadınlara verecek bir şeyiniz yoksa sakın aşık olmayın. bakın sonra aşk acısı çeken siz olursunuz. (yeri gelmişken ingilizceniz varsa yazının sonunda 14. linkteki videoyu izleyin) 

bu arada kadınlar seçicidir dedik ama aynı zamanda kadınlar birer vitrindir. nasıl yani? vücutlarını toplumun kabul ettiği ölçüde açarak, seksi ve güzel giyinmeye çalışarak, makyaj yaparak kendilerini en tepedeki %20 lik erkek grubuna beğendirmek için bir vitrine dönüştürürler. erkekler niye güzel arabalar alıyor, güzel saatler takıyor, güzel evlerde oturuyor, kariyer, statü, sosyal değer vs için kasıyor, ama atıyorum cilt bakım ürünlerine ilgi göstermiyorsa, kadınlar da tam olarak aynı sebepten dolayı doğanın kendilerine verdiği avantajları( vücutlarını) sergiliyorlar. erkeklerin kendini gerçekleştirme ölçütü zenginlik saygınlık ve çok fazla kadınla sex yapabilmektir. kadınların ölçütü ise (alfa grubunda o yer alan) mümkün olan en çekici erkeğe kendilerini beğendirmektir. makyaj yapıp seksi giyiniyorlar çünkü erkeklerin kadın vücudundan tahrik olduğunu içgüdüsel olarak doğuştan biliyorlar. bu yüzden vücutlarını ve yüzlerini mümkün olduğunca seksi gösterecek şekilde giyiniyorlar yada makyaj yapıyorlar. mesela gidin avrupa'ya yada türkiyedeki özgür yaşantının olduğu antalya, izmir gibi yerlere bakın kızlar bir karış uzunlukta şortlarla, mini eteklerle, göğüslerinin mümkün olduğunca açarak ne kadar da cüretkar giyiniyorlar. çünkü şehrin toplumsal yapısı buna izin veriyor. ama misal gidin ankara'ya orada vücutlarını açarak seksi giyinemiyorlar ama aşırı makyajla bunu dengelemeye çalışıyorlar. kapalı kızların bile ayak topuğunu açarak giyinmesinin sebebi budur. kendini beğendirmek. erkekler biçimli ve kadınsı bir vücuttan tahrik oluyorlar. bunun içindir ki `erkekler gözleriyle kadınlar kulaklarıyla tahrik olurlar` diyoruz. 10 tane erkeğin olduğu bir ortama çırılçıplak bir kadın gelse tüm erkeklerde anında testesteron salgılanır. yani tüm erkekler tahrik olur. fakat kadınların olduğu bir ortama çırılçıplak bir erkek gelse kadınlardan hiç bir tahrik olmazlar. bir kadınla sex yaparken kadının güzel ve seksi görünmesi erkeği tahrik eder. ancak bir erkeğin bir kadını orgazm edebilmesi için seksi olmasına gerek yok. ön sevişme sırasında kadını tahrik edici sözler söylemesi yeterlidir. kadınların uygun şartlar sağlandığında mümkün olduğunca açık giyinmesinin sebebi de budur. 

peki aşk nedir? insan vücudunda başta adrenalin olmak üzere 20 den fazla hormonun uygun miktarlara ulaşması sunucunda oluşan karşı cinsi beğenme halidir. bu 20 hormon vücutta sürekli olarak farklı miktarlarda üretilir. ancak aşık olmanız için her bir hormonun az yada çok değil tam olması gerektiği kadar üretilmiş olması gerekir. bu dengenin en düzgün haliyle sağlanması sperm yumurta birleşmesine olduğu gibi, veya hücre bölünmesi sırasındaki dna eşlenmesinde olduğu gibi tam bir mucize eseridir. ancak her insanda olur bu. bu hormonlar vücutta uygun seviyeye ulaştığında tebrikler artık aşık oldunuz demektir. peki kime? hiç fark etmez bir kaç gün içinde karşınıza çıkacak olan herhangi birine aşık olacaksınız. buna engel olamazsınız bu vücudunuzun size bir oyunu. işte bu noktada cinsiyet farkları ortaya çıkıyor. erkeklerde bu hormonlarının üretimi çok yavaş ve erkekler ömrü boyunca 1 yada 2 kez aşık olabiliyor. bu durum ırklara göre değişkenlik gösteriyor. avrupalı bir erkek olsaydınız 5-6 kez aşık olacaksınız, türkseniz 1-2 kez aşık olacaksınız. çünkü aşk kadınlarda doğuştan gelen bir özelliktir. erkeklerde ise doğuştan gelmez sonradan erkeğin bir kadını sahiplenme ve kadını koruma çabasının bir sonucu olarak toplum tarafından erkeğe öğretilen bir durumdur. gelişmiş ülkelerde erkekler sayıca daha çok kadına aşık olurlar. bbc’nin araştırmasına afrikalı erkeklerin yarıdan fazlası hiç aşık olamadan ölüp gidiyor. fakat kadınlar biz gibi değiller onlarda bu lanet hormonlar neredeyse doğumdan ölüme kadar üretiliyor. bu hormonların etkisiyle de ilk aşık oldukları kişi ise daha kucakta bebek iken babaları, anneleri yada oyuncak bebeği veya masada sabit duran herhangi bir nesneye aşık oluyor. onu ordan aldığınızda direk ağlamaya başlıyorlar. kadınlar hayatı boyunca 11-15 farklı kişiye aşık olurlar. bizde yaş 40 ı geçince artık yeni birine aşık olmak imkansızdır, kadınlar 80 yaşında bile aşık olabilirler. bu durum tamamen hormoneldir. sık sık ve farklı kişilere aşık olan kadınların aşk acısını erkeklere oranla daha hafif olmasını da buna bağlıyoruz. erkeklerde aşk duygusu nadiren olur ve unutulması çok uzun zaman alır. aşkından kendini içkiye vuran hiç kadın olmaması, fakat erkeklerde bu durumun çok olmasının da bir sebebidir aslında. sonuç olarak kadınlar erkekler gibi aşık olamazlar, erkeklerdeki aşk duygusunu hiç anlayamazlar. erkeklerde aşk duygusu öyle kuvvetlidir ki aşık oldukları kadınla ilişkiye girmek için bile onlara zaman gerekir. aşık erkek uzun bir süre kadının elini bile tutamaz, tabi kendinden başkasına da tutturmaz. sözlükte "o kadar çok sevmek ki seks yapamamak" gibi başlıklara yüzlerce entry girilmesinin bir sebebi var yani. (kaynakça)aşk evrimsel olarak erkeklerde ve kadınlarda iki farklı faydası vardır.
erkekler için faydası; dişi ve erkek çiftleşti. erkek farklı dişilere giderse hamile dişi vahşi doğada yaşamına devam edemeyebilir. ve birde annesi doğacak çocuğu daha çok küçükken tek başına büyütemeyebilir. bunun için erkeği dişinin yanında 4 yıl kadar ona aşık vaziyette tutarak onu koruyup doğacak çocuğun güvenliğini sağlamaktır. 
kadınlar için faydası; düşük kalitedeki genlere sahip bir çocuk doğurmaktan alıkoymaktır. kadınlar daima güçlü, koruyucu, baskın erkeklere aşık olacak şekilde evrimleştiği için düşük profille sahip erkekleri değil alfa erkekleri arzularlar. gen havuzunun tabanını oluşturan %80 grubu erkeklerin soyları doğal seçilime uğrayarak giderek tükenir. ancak bu sayede dişi güçlü genlere sahip bir çocuk doğurabilir. bu durum neyi sağladı? eski atalarımızın örneğin boyları ve ömürleri çok kısaydı. (boy: min, max 1,37-1,67) kadınlar daima uzun erkekleri tercih ettiği için doğan çocuklar hep daha uzun doğdu ve bugünkü şeklini aldı. bir başka örnek 5300 yıl önce ölen buz adam ötzi'nin boyu 1,65, kilosu 50 ölüm yaşı ise 40 tır. bu adamın boyu, kilosu ve ölüm yaşı günümüzle kıyaslayınca çok düşük kalıyor olabilir. fakat bugün daha uzunsak, daha kiloluysak ve daha uzun yaşıyorsak bunu evrimsel olarak kadınların yüzyıllardır yaptığı eş seçimine borçluyuz. peki kadınlar genel olarak neye aşık aşık olur? kadınlar kendi hayallerine aşık olurlar ve bu hayallerde başrol oynatabilecekleri insanlara aşıkmış gibi davranırlar. aşka düştüklerinde aptallaşmalarının, dönem dönem ikileme düşmelerinin, kafalarında sürekli soru işareti taşımalarının sebebi de tam olarak bu sorundur. 
eğer bu yazıyı ilk kez okuyan bir erkekseniz muhtemelen kırmızı hap (the red pill ) düşüncesinin yada mgtow 'un ne olduğunu tam bilmiyorsunuz. zaten bu yazı da size bunları öğretmek için değil konuya giriş için yazıldı. konuya giriş için şunu da bilin; (tecavüz hariç) çocuk yapacakları erkeği seçme konusunda tüm sorumluluk kadının üzerindedir ve bu onun seçimidir. erkeğin de sorumluluğu olsa da sonuçta seks, partner tercihi ve çocuk işleri kadının seçimidir. (bir nevi yuvayı dişi kuş yapar) çiftleşme çizelgesi diye bir şey var. erkeğin gelecek kuşaklara genlerini aktarabilmek için mümkün olduğunca çok kadın üzerine sperm bırakmaya kurulu bir içgüdüsü vardır. bir kadın ise çocuğunun hayatta kalma şansını arttırabilmek için erkeğin bu içgüdüsündem ödün vermesini ister. erkeğin birden çok kadını hamile bırakıp terk etmek yerine sadece bir kadına ve o kadından olacak çocuğuna yatırım yapması kendi genetik geleceği açısından risklidir. bu nedenle erkek kendi üreme stratejisinden ödün verirken hem seçtiği kadının üremek için uygunluğundan, hem de beraber yaptıkları çocuğun kendi çocuğu olduğundan emin olmalıdır. bu yüzden erkekler kendi içgüdüsünden taviz verip tüm kaynaklarını bir kadın ve ondan doğacak çocuğu için harcayacaksa, farklı erkeklerinin penisini görmüş kadınları değil bakire kadınları kendine eş seçer. sosyal ortamlarda takılan, çok erkek arkadaşı olan kadınları değil, az arkadaşı olan, erkeklerle fazla takılmayan kadınları tercih eder. (yapılan araştırmalar daha az erkekle yatan kadınların daha az aldattığını gösteriyor) kaynak 

erkekler kadınlara aşık olur. kadınlar erkeklere aşık olmazlar. kadınlar, erkeklerle birlikte eşantiyon olarak gelen güç, para, mevkii, korunuyormuş hissi, aitlik hissine aşık olurlar. yani erkek değişebilir farklı birisi gelebilir. fakat aşık olunan değer değişmez. odak nokta kadının karşısındaki erkek değil, o erkeğin o anlık durumudur. o gider başkası gelir kadın ona da aşık olur. fakat kadının aradığı nitelikler aşık olduğu erkeğin elinden giderse aşk da orada biter. erkekler hayatı boyunca bir kadını sahiplenmek zorunda olan canlılar değildirler. erkekler kendilerini birinin korumasına ihtiyaç duymazlar. 

bu noktada %80 erkeklerine spor yap, kas yap, kitap oku falan diye tavsiye vermeyeceğim çünkü bi ise yaramaz. spor yapacaksanız veya okuyup, araştırıp, kendine ait fikirleri olan bir birey olacaksanız, varoluş amacını vajinasını sunmaya değer gördüğü erkekleri etrafında kümelendirme ekseninde belirlemiş olan iki hatunla sevişmek için değil kendiniz için bunu yapın.

kadınların sizi tercih etmesinde eğer zenginseniz ırk önemli değildir. birçoğunuz, küçük fikirli ve yüzeysel, beyaz-siyah-arap-hintli-asyalı, her ne olursa olsun, kültürünüze dayanan bir dünya algısı taşır; belki de yaşadığınız yerde beyaz adam tanrıdır ancak tüm ırksal bariyerlerin para ve güç tarafından üstesinden gelinebilir. eğer 2 inch (5 cm) s*ki olan hatunların güldüğü 5/10'luk bir asyalıysanız 7 haneli dijital banka hesabı bunu dengeler. ırksal ayrım, zenginlik ve fakirlik söz konusu olduğunda kadınlar adına önemsizdir. bunu asla unutmayın! beyaz vs. siyah, doğu yakası, batı yakası, sızlanmaları önemsiz. zenginliğin, eşitsizliğin belirtileri, bunların alt çizgisi zenginlik. 

erkekler kadınlarda gençlik ve güzellik ararlar fakat bunlar aşık olmaları için şart değildir bunlar olmasa da aşık olurlar. kadınlar ise erkeklerde güç ve statü ararlar. kadın erkek arasındaki dinamiğin en basit özeti bu. ancak kadınlar her zaman doğalarına karşı bir savaş halindeler, işte buna feminizm diyorlar. güç ve statü sahibi bir erkeğe aşık olmayı, yetersiz olduğunun kabulu, eziklik gibi görüyorlar ama bir yandan da bu kişilere karşı itiraf etmek istemedikleri şiddetli bir çekim duyuyorlar. (sözlük yazarı smit in şu entry sinden alıntıdır) 

kadınlar üstün nitelikli bir eşe sahip olacak şekilde hipergamiktir. ondan daha zengin ya da onunla aynı zenginlikte olmalısın. ondan daha eğitimli yada onunla aynı eğitim düzeyine sahip olmalısın. ondan daha iyi görünmelisin yada onunla aynı görünüşte olmalısın. ondan daha popüler olmalısın yada onunla aynı popülerlikte olmalısın. bir alanı diğeriyle dengeleyebilirsin. ( para, statü, görünüş) ama eğer iki alanda da ondan aşağıdaysan unut gitsin. kadınlar ilişkide paraya değer vermez tarzı şeyler söylemeyin kalbinizi kırarım. en gelişmiş ülkelerde * bile fakir erkeklerin cinselliğe ulaşamaması toplumsal bir sorun olarak görülüyor ve bununla ilgili sayısız tezler yazılıp, çözüm önerisi sunuluyor. paranızla her kadını satın alabilirsiniz. bir fahişenin vücudunu alenen satın alabilir, namuslu bir kadını ise önce paranızla kendinize aşık edip sonra vücudunu satın alabilirsiniz. para aşkı satın alamayan ama pazarlık sırasında elinizi kuvvetlendiriren bir unsurdur. kadınların paraya önem vermediği bi dönem vardı ama o zamanlarda daha lidya uygarlığı kurulmamıştı. paranızla kadınları etkileyemezsiniz lakin paranizla kadınları kendinize aşık edebilirsiniz. "hiçbir kadın bir adamla parası için evlenmez. kadınlar bir milyonerle evlenmeden önce ona aşık olacak kadar akıllıdır." (cesare pavese) ve unutmadan kadınlar: ''ya bu adam milyoner hemen bu adama aşık olmalıyım'' demiyor, para onlara cazip geldiği için zengin adamın hipergamik değeri kadınların gözünde birden arttığı için o adama aşık olup evleniyor. 

eğer bir kadın senden daha iyi olduğunu düşünüyorsa sana saygı duyamaz. eğer sana saygı duyamazsa seni sevemez. kadınlar erkekleri, erkeklerin kadınları sevdiğinden daha farklı severler. kadınların sevgisi hayranlık temellidir. hayranlık duyma saygının yoğunlaşmış halidir. saygı, güçten türemiştir. sevilmek istiyorsan güçlü ol. kadınlar kara kaşına kara gözüne değil senin ona verebileceklerine aşık olurlar. -eğer zayıf olursan kadınlarca hor görülürsün. kadınlar para ve aşk söz konusu olduğunda erkeklerden daha bencillerdir. erkeğin sevgisinden fedakarlık beklenir. kadınınkinden değil.

bir kadın vajinasını başkasına verip, başını senin omzuna koyuyorsa ortada senin açından büyük bir terslik var demektir. bir kadın gençliğinde piç erkeklerin sevgilisi olmuş veya onlarla yatmış ama yıllar geçince aklı başına gelip efendi erkekle evlenmek için senin yanına geliyorsa da senin için yine bir sorun var demektir. %20 lik alfa erkeklerin üzdüğü kadını teselli etme yada onunla evlenip ona koca olma görevi sana düşüyorsa oturup biraz düşünmelisin. unutma! kadınlar pragmatik olarak severler ve çocukları dışında sevgililerini koşulsuz sevme kapasiteleri yoktur. erkek, kadını koşulsuz sever. aşkın hiyerarşisi vardır. * 

kadınlar cinsel çoğunluğa sahiptir. eğer parası, koca malzemesi olan, onu 12 buluşmadan sonra s*kebilecek bir adamsan eğer kadın kadehlerce şaraptan sonra senin temel düzeyde çekici değil, sadece şirin biri olduğunu düşünür. eğer kaslı bir piçsen, onu ilk buluşmadan 2 saat sonra s*kebilecek bir adamsındır. yani kadınları genç yaşlarında alfa erkekler s*ker, fakat kadınlar sonuç olarak beta erkeklerle evlenirler. yani s*ken başkası derdini çeken başkası olur. başka bir ifade ile sex in sefasını alfalar sürer, cefasını betalar çeker. işte biz bu cinsel çoğunluğa ritmik dilde alfa s*ker, dişi s*kilir, konudan bağımsız beta ise hesap öder, deriz. yani sonunda kadınlar illaki beta (efendi erkek) erkeklerle evlenirler. fakat geçmişinde tüm cinsel kaynakları alfa erkekler tarafından sömürüldükten, hipergamisi tatmin edildikten sonra. alfa erkeklerin kadınını tatmin etmediği tek şey olan evlilik, çocuk yapma, düzenli hayat ve en önemlisi tüm kaynaklarını kendisi için kullanacak sadık bir erkekle evlenme duygusudur. işte bunu da yaşı geçtikten sonra beta o erkeklerle evlenerek yaparlar. ekşi sözlükteki efendi erkeğin eninde sonunda kazanacak olması başlığı teorik olarak o doğru mantıken ise tamamen yanlıştır. gençliğinde tüm kaynakları alfa erkekler tarafından sömürülmüş
bir kadın, egosunu tatmin için seninle evlendiğinde bunu bir başarı olarak göremezsin. burada kaynakları sömürülmüş derken illa alfa erkekle yatmış anlamı çıkmasın. burada kastedilen kadın: alfa erkeğe aşık olmuş, bunun için aşk acısı çekmiş, alfa erkeği arzulamış, onun için süslenmiş, onu hayal etmiş, hatta onu düşünerek mastürbasyon yapmış ancak tüm bunlara rağmen alfa erkeğe sahip olamayıp betaya kalmış kızdan bahsediyorum. alfa erkeğin altına yatmış kız hakkında zaten söylenebilecek bir şey yok.

kadın, değer kaybeden bir varlıktır. onların temel varlığı ve eşsiz satış noktası cinsel çekicilikleri ve doğurganlıklarıdır. kadınların çoğu en iyi yıllarını atlı karıncaya biner gibi s*ke binerek, gece klüplerinde farklı erkeklerle sevişerek, sorumsuzca eğlenerek, hiçbir kabiliyetleri olmadan kolay modda geçirirler çünkü sadece güzeldirler ve iyi sakso çekebiliyorlardır. kadınları kadın yapan çocuk yapma kabiliyetleridir.

gelelim son aşamaya; şimdi kadınlar dediğim gibi genç yaşlarında güçlü %20lik erkeklerin peşinden gidip onların seks kölesi oluyorlar. fakat bir yerden sonra onların sadece seks arkadaşı olabileceklerini onların ömür boyunca karısı olamayacaklarını anlıyorlar. yine bu sırada içgüdüsel olarak çocuk yapma istekleri de tavan yapıyor. işte bu aşamada tam da bu yazıyı okuyan sen ve senin gibi erkeklerin peşine takılıyolar. fakat sana gelinceye kadar vermediği alfa erkek kalmamış. senin de doğal olarak bu kadınları bakire olmayan haliyle kabul etmeyeceğini anladıkları için yeni yeni terim uyduruyorlar. mesela benim bedenim, benim kararım, bakirelik beyindedir yada namus bacak arasında aranmaz gibi şeyler işte. bu hatunlar kendilerinin değerli olduğunu kanıtlamak için bekaretin oldukça önemsiz bir olgu olduğunu can hıraş şekilde savunurlar. bekareti savunan erkeğe hemen düşman olurlar çünkü kendileri de değersiz olduklarının farkındadırlar. kompleksi tavırlar sergileyip agresif takılırlar. benim bedenim, benim kararım lafını ağzına pelesenk yapmış kaşarları dikkate almayın gençler. onlar kaliteli erkeklerin görüş alanından uzaklaşmanın, onlar tarafından tercih edilmeyecek olmanın verdiği ezikliği yaşamaktadırlar ve hiçbir zaman iyi bir eş olamayacaklardır. mantıklı olan hiçbir erkek başkasının penisini ağzına almış, belki spermini yutmuş, boynundan öpülmüş, dudakları emilmiş, köpek pozisyonunda memeleri avuçlanmış, kucakta zıplamış, orgazm sırasında nefes nefeseyken erkeğin kaslı kollarına sarılmış, göbeğine boşalınmış bir kadını kendisine eş olarak görmez. göremez! (rahatsız edici kelimeler için özür dilerim, ama bu yazı verilmesi gereken duyguları tam olarak vermiş)
fakat bekaretin en güzel tanımı şu: "beni s*kmeyen kalmadı. türlü fantezilere girdim. değerimin öküz gibi düştüğünün farkındayım. yaşım geçiyor. yanımda yöremde kimse kalmadı. bu saatten sonra evlenip çocuk yapacak bir enayi bulamıyorum." (buradaki enayi siz olmayın)

bir de saçımı şöyle mi yapsam, sakalımı böyle mi yapsam gibi konulara boşuna kafa yormayın. adam yataktan kalktığı gibi sokağa çıksa yine yakışıklı. sen iki saat uğraşsan yine de onun dağınık saçı kadar ilgi görmeyecek. ayrıca kadınlara çekici gelen detaylar başlığını okuyarak da zaman kaybetmeyin. kadınlar oraya hoşlarına giden veya yakışıklı erkeklerin yaptığı şeyleri yazıyor. aynı şeyi biz yapsak s*klerinde olmaz. okuyup okuyup heves yapmayın. kadın gelmiş ''konuşurken saatine bakması'' yazmış mesela. siz ne olursa olsun kendinizi aşağılamayın. bugün sizi beğenmeyen hatunların değeri taş çatlasın 10 yıl sürer. ona bu değeri veren de sizsiniz zaten. bu değere sexual market value denir. aşağıda link 17 deki resmi inceleyin. kadınların değerinin 23 yaşına kadar arttığı sonrasında hızla piyasadan çekildiklerini göreceksiniz. onların etkileyicilikleri en yüksek olan yaşlarında mümkün olan en iyi erkeği arzulamaları normal bir durum yani. linke tekrar bakın, erkeklerin ise değeri 30 yaşından sonra artmakta 35 te ise zirveye çıkmaktadır. bunun ilk sebebi erkek bulamamış boşta kalmış kadınların sağda solda buldukları ilk erkeğe yavşamalarının bir sonucudur. esas sebebi ise hipergamidir. biliyorsunuz ki kadınlar kariyere, statüye, paraya, eve, arabaya ve en önemlisi diğer kadınlar tarafından rağbet görüp görmediğinize bakar. 35 yaşındaki erkek ise bunların çoğuna sahiptir. o yüzden kadınlara çekici gelir. erkeklerin en çok aldattığı yaşın da 35 yaş olması bir tesadüf mü sizin için? elbette hayır! 35 yaşına gelen adam eskisi gibi değil kadınlar tarafından beğenildiğinin farkındadır, 20li yaşlardaki gibi değil artık kadınlara daha kolay sahip olabiliyor. üstelik üniversiteli genç kızlara bile. üzülmeyin bugün sizi beğenmeyen kadınlar yarın peşinizde koşacak yani. sizler de bu arada vajinaperest olmayın. sonuçta kadından cinselliği çıkar sana vaadedebileceği neyi kalır? kavgada seni mi koruyacak yada seni sahiplenecek mi? statüsüyle seni yükseltecek mi? evet sen ilişkinin erkeği olarak tüm bunları yapacaksın ama o ne yapacak. önünde yatıp bacaklarını açmaktan başka sana ne vaadediyor? 

peki bugün sizi beğenmeyen kadınların beğenmesi için ne yapmalısınız? kendinizi geliştirmeniz gerekiyor fakat bu geliştirme normal olarak geliştirme değil kadınların istediği yönde bir gelişme olması gerekiyor. yani kas yapacaksın john cena gibi, esprili olacaksın cem yılmaz gibi, zengin olacaksın ali ağaoğlu gibi birde bunlara ilaveten biraz yavşaklık, biraz züppelik, biraz da karaktersiz olacaksın yani efendi erkek değil piç erkek olacaksın bak o zaman vermeyen kız kalıyor mu? kadınlar bunlara bakar. 1000 tane buluş yapmış ömrü boyunca kendini dünyaya hizmete adamış edison bekar öldü. bir milleti özüne döndürmüş, ülke kurmuş mustafa kemal bekar öldü. abd yi kuran washington bekar öldü. albert einstein bekar öldü. oysa ne kadar zeki bir adamdı. bu kadınların umrunda mı? hayır! sen sokak serserisi olacaksın, piç olacaksın tuttun mu koparacaksın, bulduğun her kız senin on dakikalık zevkin olacak. işte kadınlar bunlara bakar. bunları yapabiliyor musun dostum? cevabın evetse önünde saygıyla eğilirim. eğer bunları yapamıyorsan oturup; bir gün hayatımın aşkı ile tanışacağım, evlenip mutlu olacağım, karım beni çok sevecek, ben onun uğruna ölürüm falan gibi düşünceleri hiç aklından geçirmeyeceksin. kendini kandırma şu s*ktimin ülkesinde seninle evlenen kadın seni sevdiğinden değer verdiğinden değil %20 yi bulamayıp da sana mecbur kaldığından seninle evlenecek. evlendiğin kadının zarı sana gelinceye kadar hala sağlam kaldıysa karın namuslu olduğundan değil piç bir erkeğin bugüne kadar markajına takilmadığındandır. karın seni tanımadan önce piç bir erkek onu s*kmek isteseydi bunu kolaylıkla yapardı. karın da seve seve piç erkeğin organına oral yapar, bacakları açar kendini ona teslim ederdi. ama bu olmadı sevgili karın kendini %20 deki hiç bir erkeğe beğendiremedi, vajinasıyla hiç bir erkeği etkileyemedi, var oluş amacı %20 nin sex ihtiyacını karşılayarak neslin devamlılığını sağlamak olan sevgili karın bunu yapamadı ve seninle evlenmek zorunda kaldı. o yüzden canım cicim aylarında seninle sex yapacak ama sonrasında aklı hep %20 lik piç erkekte kalacak. seni cinselliğe yönelten de, tıpkı senin gibi etten kemikten bir canlıya aşık eden de vücudunda salgılanan iki miligramlık hormonlardan başka bir şey değil. zengin olsaydım, popüler olsaydım, tuttuğunu koparabilir olsaydım kadınlar vajinasını bana sunmayı karşılığında da benim gücümden yararlanmayı isteyeceklerdi. ama sonuçta yine bana değil gücüme aşık olacaklardı. akıllı biriyim diyorsan kadınlara canımsın, bi tanemsin tarzı şeyler söylemeyeceksin. "bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirsen ilk vazgeçeceği kişi sen olursun" (sigmund freud) özellikte bu bir kadınsa vazgeçmesi uzun sürmeyecektir. "bir kadına onun güzel olduğunu hissettiren yada söyleyen ilk erkek, aynı zamanda o kadının boynuzladığı ilk erkek olacaktır.bir kadının seninle kalmasını istiyorsan, onu öyle bir duruma sok ki, başkalarının düşünceleri, kendi çevresinin duyduğu saygı ve kendi öz-çıkarı onun gitmesini engellesin. sadece ona karşı duyduğu aşk ile kadını elinde tutabileceğini sanan erkek yanıldığını ancak kadın gittikten sonra anlar. (cesare pavese)(italyan yazar cesare pavese'nin hayatını okuyun. özellikle de otel odasında intihar etmesinin sebebini öğrenin)

kadın erkek ilişkilerinde aslında normal bir erkeğin istediğini tek şey bir kadına sahip olmak değil, o kadına sahip olan tek erkek olmaktır. fakat bu o kadar masum bir istektir ki size çok şey kaybettirir. inanın kaybettirir. 

burası önemli. tekrar yazıyorum.. karaktersizsen, yüzsüzsen piç isen* istediğin her kadına sahip olabilirsin. bunları yapamıyorsan gerçek aşkın hayalini kurma. biliyorum gerçekler acıdır ama bunun hayalini kurma. bmw ye değil de tofaş a biniyorsun. sen de biliyorsun ki tofaş ın hiç bir özelliği yok ama işte mecburiyetten tofaş kullanıyorsun. bunun sebebi bmw yi alacak gücün olmadığındır. kadın %20 dururken sana aşık olmuş taklidi yapıyor. o da biliyor ki sen iyi değilsin ama mecburiyetten %20 olmayınca sana kaldı. yaşı 30 yaklaşıyor ve hormonlarının etkisinden çıkamıyor acilen çocuk yapmak zorunda. ona lazım olan sperm de sende var. bu spermi bile imkanı olsa gelişmiş ülkelerde ki gibi gidip %20 den alacak ama bu da olmuyor. ve seninle evleniyor. sen erkeksin adriana lima dururken gidip köylü kızına aşık olabilirsin. miranda kerr dururken kenar mahalle kızına aşık olabilirsin. bunun çok örneği var. ama kadınlar böyle değil. %20 dururken sana aşık olamazlar. sen aşık olurken parasına puluna, işine bakmazsın bir bakarsın aşık olmuşsun. ama kadınlar olmaz be kardesim olmaz. olmuyorlar işte. hiç olmadılar bundan sonrada aşık olmayacaklar. kendini kandırma. 

peki biz ne yapalım? ya doğuştan dezavantajlı bir grup olan %80in içine doğmuş bir erkeksek ne yapalım? hiçbir zaman aşık olduğumuz kadına sahip olamayacağız. sahip olsak, onunla evlensek bile kadının alfa erkekler tarafından tercih edilmemesi sebebiyle bizimle evlendiğini biliyoruz. daha da kötüsü kadınlar günden güne cinsel özgürlüğünü kazanıyor ve doğal olarak tüm cinsel kaynaklarını alfa erkeklerle paylaşmayı tercih ediyor. isveç'te kadınlar artık evlenmeyi bile istemiyor, cinsel isteklerini %20 erkekleriyle gideriyor, çocuk yapmak için bile %80 erkeğine tahammül etmeyip (onunla evlenmeyip) işini sperm bankasıyla hallediyor. biz gelişmekte olan ülkeyiz 
henüz tam olarak isveç gibi değiliz. bizde hala devam eden toplum baskısı, bakire kadın isteği, çocuk yapma baskıları devam ettiği için bizdeki %80 erkekleri (alfa erkeklerin yüzüne boşaldığı kadınla evlenmek pahasına bile olsa) bir şekilde evlenebiliyor. kadınlar hala toplum baskısı, din zorlaması, baba korkusu ve en önemlisi erkeklerin gür bir sesle bakire kadınla evlenmeyeceğini söylemesi sebebiyle bakireliklerini koruyorlar. analdan yapıp vajinaya dokundurtmayanları, deli gibi öpüşüp bacak arasını elletmeyenleri,erkeğina soyunup içine sokturmayan kadınları saymazsak halen bakire kadınla evlenebilme ihtimalimiz var. üstelik kadının geçmişinden hiçbir zaman tam olarak emin olamayacağımız diktirme ameliyatlarının olduğu da bir gerçek. bilinçli bir erkeksek, bakire bir kadınla evlensek bile kadının bizimle mecburiyetten evlendiğini, bakire kalmış olsa bile bunun onun başarısı değil %20 erkeklerinin dikkatinden kaçmış olması sebebiyle olduğunu biliyoruz. üstelik bunlara rağmen feminizm saçmalığına destek veren hemcinslerimiz var. kadınların cinsel özgürlüğü olduğunu, bakire olmayan bir kadınla evlenmeyi sorun etmediğini bağıra bağıra söyleyen hemcinslerimiz var. ve ben inanmazsınız ama hipergami, pareto principle, gibi şeylerden hiç haberi olmayan ve ileride birine aşık olup onunla mutlu bir şeklide yaşayacağını düşünen erkeklere her zaman acıyorum. zavallı %80 erkekleri! hiçbir kadın sen efendi erkek olduğun için, temiz bir erkek olduğun için, evine sadık kalacağın için vajinasını sana sunmayacak! temiz bir erkek olduğun için kadınlar seninle evlenmek ve seks yapmak zorunda değil! bizim yetiştirilme tarzımız ile gerçek hayat maalesef çok farklı. sen efendi bir adam oldun diye kadınlar sana seks, saygı, aşk vb. şeyler sunmak zorunda değil. sana zevk veren o malum organ kadınlara ait, ve kadınlar da organlarını %20 ile paylaşmayı tercih eden genetik seçilime sahip. %80 erkeği isen o zaman otur ağla! yada seni mgtow'a alalım. red pill ve mgtow senin gibi erkeklere hitap eden düşünce akımlarıdır. biz o kadar iyi niyetliyiz ki hala red pill gerçeğini kabullenemiyoruz. bunun sebebi bize bugüne kadar anlatılmış olan masalların doğruluğunu görme ihtiyacımızdan kaynaklanıyor. siz hayal kurmaya ve masallara inanmaya devam etmek isterseniz bu sizin tercihinizdir. yada hipergamiyi lehinize çevirerek kadınları sizin için çalışan bir seks makinesine dönüştürebilirsiniz. (bunu daha iyi anlatabilmek ileride hipergamiden yararlanmak diye entry yazacağım) ben bunun nasıl olacağını anlatıncaya kadar siz de oradaki gerçekleri kabullenin. aşkın basit bir hormonel oyun olduğunu anlayın. filmlere dizilere kanmayın. hayalinizden senaryo oluşturup bir kadınla mutlu şekilde yaşadığınızı hayal etmeyin. kendinizi aşk hormonlarına kapatın. sen istersen hiçbir kadına aşık olmazsın, kimse seni üzemez. üstün olan sensin. 

bugünün dünyasında evlilikler, bir aşk birlikteliği değil, kadınların hayatlarını garanti altına almak için düzenlenmiş, erkekleri içine düşürmek için hazırlanmış bir tuzaktır. aptalsanız bu tuzağa düşerseniz, akıllıysanız düşmezsiniz. işte mgtow, size aklın yolunu gösteren felsefedir. maalesef ülkemizde 1 gün evli kalıp vajinaya parmağınızı bile dokunmadan ertesi gün boşansanız size yıllarca nafaka ödettirecek hukuk sistemi mevcut. evlilik olsun, nafaka olsun, boşanma olsun bizde her şey kadını koruma ve bir erkeğin güvencesine verme üzerine kurulu. alıntı 

abiniz olarak size üç tavsiyem olacak birincisi; eğer birine aşık olacaksanız kendi statünüzden daha düşük statüdeki bir kadına aşık olun. siz fakülte mezunuysanız o lise mezunu olsun. sizin maaşınız 3000 lira ise o asgari ücretli olsun. o iki dil biliyorsa siz beş dil bilin. onun beş arkadaşı varsa sizin yirmi arkadaşınız olsun. sizin erkekler arasındaki değeriniz mesela 6/10 ise onun kadınlar arasındaki değeri 3/10 olsun. siz 6/10 luk bir erkekken 6/10 yada 7/10 luk bir kadına tav olmayın o ilişki yürümez. kadına daima şu mesajı alttan alttan verin: "istesem senden daha güzellerini kendime aşık ederim, ama şimdilik bunu yapmıyorum ilerde istersem yaparım". böyle olunca kadın bulabileceği en iyi erkeğin siz olduğunuzu anlayacak sizi kaybetmemek için ne gerekiyorsa yapacaktır. yapılmış araştırmalar gösteriyor ki erkeğin statüsü ile kadının statüsü arasındaki fark, kadının erkeğe duyabileceği maksimum aşk ile doğru orantılı. yani statüsü sizden ne kadar aşağıda bir kadın seçerseniz kadın size o kadar çok aşık olur. bunun örneklerini çevrenizde de görebilirsiniz. kadınlar belli bir olgunluğa ulaşınca çocuk yapabilmek için %20 nin spermlerini alamayacağını anladığı anda kalan %80 in içinde bulabileceği en iyi erkekten çocuk yaparlar. işte siz kadına %80 in içinde bulabileceğin en iyi erkek benim mesajını verin. (%20 lik bir erkek gelip karınıza yavşamaz ise ölünceye kadar işe yarar bu taktik) kadının size olan aşkını (ve evliliğinizin geleceğini) ancak böyle devam ettirirsiniz. kadınlar evlendikleri erkeğin tahmin ettiklerinden daha düşük statüde olmasından çok korkarlar. bunu anladıklarında var olan aşkları anında söner. yani siz 6/10 iken 7/10 bir kadını bir şekilde kendinize aşık etseniz de gerçek anlaşılınca tekmeyi yersiniz. bu ilk tavsiyemdi, gelelim ikinciye. gençler evleneceğiniz kadının mümkünse hiç sevgilisi olmamış olsun, mümkünse eli hiç tutulmamış olsun. ama kesinlikle ve kesinlikle bakire olsun. bakın bi şey biliyoruz ki uzun uzun yazıyoruz buraya laf dinleyin. kadınların orgazm anında vücutlarında oksitosin isimli bi hormon salgılanır. pair bonding yani eşe bağlanma hormonudur. evrimde kadının hamile kaldıktan sonra erkekten uzaklaşmasını engellemeye çalışmasının sonucudur. ama her orgazmda salgılanmaz sadece iyi orgazmda. mesela kadın senden önce 30 erkekle yatmış olsun. bu hormon her orgazmda değil kendisine en çok zevk veren ilişkide salgılanır. mesela 18. ilişkisinde. siz kadının 31. kocası olacaksanız 18. den daha fazla zevk vermelisiniz ki oksitosin yeniden salgılansın. yoksa bayanın aklı hep 18. piçte kalır hep onu arzular onu unutamaz. o anlık size aşık olsa bile 18. piç ileride karına "bize gelsene film izleriz" derse karın bu teklifi asla reddedemez baştan söyliyim. beta bir erkek olduğunuzu düşünüyorsanız özellikle bakirelik kavramına çok önem verin. ekşi sözlükte yazılanlara inanmayın her bakire kadın illa arkadan vermiş değildir. zaten aklınızda en küçük bi şüphe varsa kadını unutun gitsin. kızın ortamına girdiğiniz vakit çenenizle, esprilerinizle, karizmanızla, kültürünüzle herkesi kendinize hayran bırakın. kız biraz arka planda kalsın. diğer insanlar kızı unutup sanki sizi kendi arkadaşıymış gibi hissetsin. kız ilk anda bok gibi olacaktır ama sonra paçalarınıza yapışmazsa gelin suratıma tükürün. ((bkz: #31022901))üçüncü ve son tavsiyem ise: kimse tarafından sevilmiyorsanız eğer kimseye aşık olmayın, beklenti içine girmeyin. 20 yaşını geçtiyseniz ve hala doğru düzgün bir ilişkiniz olmadıysa çok da kasmayın. bu sizin suçunuz değil, büyük ihtimal beta erkeksinizdir. sakın ola, mutlu bir ilişkinin hayalini kurmayın. hayal kurmak sorunu çözmez sadece beyninizi uyuşturur, çözümü erteler. yürüme engelli birinin basketbol oynadığını hayal etmesi onu mutlu eder lakin yapması gereken önce tekerlekli sandalye gerçeğini kabullenmektir. hayatta her şeyin amacı mutlu olmaktır. aşktan yana mutlu olamıyorsanız şansınızı farklı alanlarda deneyin. siz bu işi beceremediniz diye kadınlara küfür etmeyin. sonucu belli olan şikeli bir futbol maçıydı ve bu maçı doğru taktikle oynamasını bilen meriç'ler, ayberk'ler kısacası alfa erkekler kazandı. unutmayın futbolda kazanıp mutlu olamıyorsanız farklı branşı deneyin.aslında şuraya kadınlar için de bir tavsiye yazar "erkeklerin alfasına betasına bakmayın, sizi seven erkeği siz de sevin" derdim. fakat erkeğin aşkında mantık aranır, kadınınkinde 
değil. kadının vücudunda hormonlarla gelişen bir süreç için kadının beynine ben burada istediğim kadar mesaj yollayayım hiç bir işe yaramayacaktır. kadının duygusallığında mantığa yer yoktur çünkü. onlar illa bir alfaya aşık olacaklar, en iyi ihtimalle parkta yiyişecekler( kötüsünü yazmıyorum) terk edilince akılları başlarına gelecektir. unutmayın doğa bir konuda kural koyduysa bu kural şaşmaz hep işler. o yüzden kadınlara tavsiyem akışına bırakın. bazı iyi şeylerin değerini anlamak için kötü şeyleri tatmak gerekir. varsa sorularınızı sorabilmek, akıl danışmak veya cinsiyet hiç fark etmez anonim olarak öylesine boş muhabbet etmek için mail adresim:"

EKŞİ SÖZLÜKTEN ALINTIDIR -  c.yapar@yandex.com. (cinsiyeti farketmeksizin her maile mutlaka cevap veriyorum)