Berke ve Pelit'e Tebrik Kartı

BERKE VE PELİT’E TEBRİK KARTI

Boğaziçili Berke ve Pelit’e yılbaşı tebriği atmak için kitapçılardan tebrik kartı almak istedim. Tebrik kartı yok, satmıyoruz dediler. Neyse ki arkadaşlar elle hazırlamışlar, gönderdik.

Bu olay beni çocukluğuma, gençliğime götürdü. Yılbaşı, bayram öncesinde kitapçılar, postane önleri tebrik satanlarla dolardı. Kızılay , Sakarya caddesi kart satanlardan geçilmezdi. Meydanlara, caddelere tebrik kartları satan işporta tezgahları açılırdı.. Askerler postane önünde kuyruk olurlardı.

Renk renk tebrik kartları...Yılbaşında karlı olanlar tercih edilirdi. Şehir manzaraları, artistli olanlar...

Yetmişlerin ortasından sonra kartlar da değişime uğradı. Kartlar da Nazım’ın, Brecht’in, Neruda’nın şiirleri. Marx’tan, Che’den alıntılar...Devrim kartları...

Seksen sonrası da bir süre devam etti tebrik kartları. Ne zamanki akıllı cep telofonları icat edildi, görüntülü aramalar başladı, kartların yerini bunlar aldı.

Teknolojinin gelişimi yaşamımızı değiştirdi. İyi de oldu (?!)

Biz Türk’lerde zaten yazma alışkanlığı yoktu; kartlarla, mektuplarla bunu bir nebze olsun gideriyorduk. Sağ olsun teknoloji onu da bitirdi.

Dil ve edebiyat eğitimi de çoktan seçmeli testlere kurban edildi.

Kitap okuma alışkanlığımız ise hiç olmadı. Sözcük dağarcığı çok az bir toplum olduk. Bin sözcükle günlük yaşamı sürdürmek olası...

Sonuçta okumayan, yazmayan; okuduğunu anlamayan, anlatamayan bir toplum olduk çıktık.

Yalnız bu işte teknolojinin etkisi kadar uygulanan eğitim politikalarının payının da çok büyük olduğunu unutmamamız gerekir. Bile isteye edilgin bir insan ve toplum yaratıldı. Sinik, silik, duyarsız...Bu ara bilerek yaratılanlardan kuşak çıkaranlara ve bunlara bel bağlayanlara da şaşırmamak mümkün değil.

Tebrik kartı atan, mektup yazan , okuyan altmış, yetmiş kuşağını bu açıdan değerlendirirsek, etkin bir kuşaktılar. Canlıydılar. Sorguladılar, yargıladılar, karşı çıktılar. Bedel ödemesini de bildiler.

Nerde bir haksızlık varsa karşısına dikildiler. Emeğin, emekçinin, halkın yanında oldular.

Özerk, demokratik üniversite mücadelesinin yılmaz savunucusu oldular.

İşte bundan korkan egemenler; bir cunta yönetimiyle, baskıyla, zulümle, 12 Eylül Anayasıyla, YÖK’le bu kuşağı yok etti.

Seksenden bu yana sağ iktidarlar sayesinde ülke ve topl

um bu hale geldi, getirildi.

Peki ne olacak şimdi? Güzel bir söz var.Ya yeni bir yol bulacağız ya yeni bir yol yapacağız.

Bu eskimiş, köhne düzenden kurtulacağız.

Tebrik kartından buralara geldik.

Attığımız kartlar ellerine geçmemiş olsa bile bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını dilediğimiz ve tahliye olan Berke ve Pelit’e de sevgilerle tebrik kartı atmayı unutmayın diyorum.

O kartlarda aşk var, umut var, mücadele var, gelecek var...

GÜLTEKİN MUTLU/11-01-2022