Şiir ve Yerel Şairlerimiz

ŞİİR ve YEREL ŞAİRLERİMİZ!

Fikret ÇAĞIN.

Değerli okurlar, bilindiği gibi, "ŞİİRLER, ŞARKILAR, TÜRKÜLER", ait oldukları milletlerin aynasıdır.

Her milletin kendisine has çok önemli KÜLTÜR varlıklarıdır.

Bazı İnsanların dimağından sökülen, yüreğinden dökülen güzel sözcüklerdir "Şiirler.."

Bu sözcükler, kah hamasi duygularımızı zirveye taşır bizi coşturur, kah gurbetin ayrılığın zorluğunu, sılanın özlemini anlatır.

Kah Sevda’nın (KARASINI) melankoli’nin çaresizliğini ve gerçekliğini dile getirerek bizleri hüzne sevk eder.

Böylesi güzel sözcükleri disipline ederek bir araya getirenlere ŞAİR, eserlerine de ŞİİR diyoruz.

ŞİİR’ler toplumun her kesitinin gerçek yaşamını dile getiren birer manzum öyküler silsilesidir.

Binlercesi beste olur, şarkı olur, dilden dile dolaşır, gönülden gönüle akar, yol olur köprü olur.

Kısacası milletin ruhu’dur, ta kendisidir onlar.

Nesilden nesile aktarılırken adeta zamana meydan okur, ölümsüzlüklerini haykırırlar.

Topluma en gerçekçi ve en güzel mesajları şiirlerden bestelenmiş şarkılarda, türkülerde görmek her zaman mümkündür.

Konumuz yerel şairler olduğundan,

Bazıları pek fazla tanınmamış yerel ozanlarımızın eserlerinden kısa örnekler vermek isterim.

Yozgat yöresinden rahmetli "Nida TÜFEKÇİ’"nin derlediği, isimsiz bir ozanın çaresizliği haykıran hüzünlü bir deyişi, bir nevi AĞIT.

Hastane önünde incir ağacı.  Annem incir ağacı,

Doktor bulamadı bana ilacı. Annem bana ilacı.

Bu da güzel bir isim yapmış rahmetli Abdurrahim KARAKOÇ’dan. Yok’u yokluğu hüzünlü bir şekilde dile getiren (Bayramlar Bayram ola) iirinden kısa bir örnek.

Güneş yükselmeden kuşluk yerine,

Bir adam camiden döndü evine

Oturdu sessizce yer minderine,

Kızı Bayram dedi yalın ayaklı,

Adam Bayram dedi tam ağlamaklı.

Eli öpüldükçe içi burkuldu,

Konuşmak istedi dili tutuldu,

Güçbela ağzından bir OF kurtuldu,

Oğlu Bayram dedi sırtı yamalı,

Adam ‘He ya’ dedi gözü kapalı..

Musa EROĞLU’nun seslendirdiği, YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR Türküsünden.

Bana ne bahardan yazdan,

Bana ne borandan kardan

Aşağıdan yukarıdan

Yolun sonu görünüyor.

Azrail’in gelir kendi,

Ne ağa der ne efendi

Sayılı günler tükendi

Yolun sonu görünüyor.

Şahsen bana da yolun sonu görünüyor gibi geldiğinden olsa gerek bu türkünün sözlerini örnekledim.

Hem bu türkünün sözleri öyle anlı şanlı şairlere ait de değil.

Ordu’nun FATSA İlçesinden Dursun Ali AKINET adlı bir şoföre ait, bu şoför aynı zamanda, yine Musa EROĞLU’nun seslendirdiği "Uslan be HALİL İBRAHİM" adlı türkünün de söz yazarıdır.

Demem o ki, bu gibi değerlere ülkemizin hemen her köşesinde rastlamak mümkündür, bu değerlerin bazılarının bıraktıkları eserler, ne yazık ki kendileri öldükten sonra asıl değerini buluyor, kıymete biniyor, ”Aşık Veysel, Abdurrahim KARAKOÇ, Nazım Hikmet, Can YÜCEL, Melih Cevdet ANDAY ve benzeri pek çok üstatlar gibi”

İşte bu duygularla bir iki yıl önce yerel basınımızın bazı birimlerinde, ve bu köşede, halen bölgemizde ve aramızda yaşamakta olan bu değerlerimizi bir yandan halkla buluşturmak.

Bir yandan da Ülke, İl ve İlçemiz yöneticilerimizden “Resimde Müzikte Şiirde iyi yol kat eden, güzel sanatlara gönül vermiş değerlerimiz var” Onlara, olmayan yerlerde Olanaklar dahilinde Kültür& Sanat merkezleri açarak, olan yerlerde de kurslar açıp , dersler verilmesini sağlayarak destek olunmasını talep eden gayretlerimiz olmuştu

BANDIRMA GERÇEK’te ve ERDEK’te ERDEK DOĞUŞ'ta bulunan bir yerel medyada  açtığım “HAFTANIN ŞİİRLERİ” köşemize şiirlerini gönderme lütfunda bulunan şairimizi tanıtmaya çalışırken 21. Asrın felaketi KORONA belası geldi ve her şeyi berbat etti.

Ama inancım ve ümidim odur ki, Korona’ya rağmen her şey bitmiş değildir. ŞAİR’lerin yüreği temizdir, Akıl yoluyla Şiirlerini yazdıkları gibi aynı yolla bu salgına karşı da kendilerini koruyacaklar ve bu Pandemi sürecinde daha güzel eserler vermeye devam edeceklerdir inşallah. Bekliyoruz…

Tüm İnsanlığa sağlık ve Mutluluklar dilerim…. Esen kalınız!...

04-06-2021/FİKRET ÇAĞIN